Güncelleme Tarihi:
Beş yıl önce Burç Köyü’ne, Almanya’da yaşayan Ezidi sosyolog Azad Barış’la gitmiştik. Barış, Avrupa’daki resmi kurumlarda ve akademik çevrelerde tanınan ve kabul gören bir bilim adamı. Beş yıl sonra Burç Köyü’ndeyiz. 1980’lerde Avrupa’ya ve özellikle Almanya’ya başlayan göçe rağmen mevcut yine aynı: 21 hanede 100 Ezidi.
Köyde Değişen tek şey, köyün muhtarı. Eski muhtar Ragıp Burç, Almanya’ya gitmiş, kardeşi İbrahim Burç (61) muhtar olmuş bu kez. Köydeki ıssızlığı izah ediyor: “Kurban Bayramı bizim de bayramımız. Kurbanı arefede ve bayramda keseriz. Çocuklar okulda, büyükler Viranşehir’de, bayram hazırlığı...” Muhtar İbrahim Burç’un kökboyalı bordo kilimlerle donanmış misafir odasındayız. Ezidi yerine Yezidi denmesinden rahatsız: “Yezidi değil Ezidiyiz. Yezidi’de hakaret ve aşağılama var. Çünkü Yezid, din tarihinde kötülüğün simgesi. Bizi ona bağlayarak kötülükle bir tutmak istiyorlar.”
Sebebi ziyaretimizi biliyor. Sözü dolaştırmıyor. “Türkiye, Başbakan’ın elinde. Bu nedenle ‘Yezidi de olsa’ sözleri ağzından çıkmamalıydı. Memleketimi, toprağımı sevdiğim için Almanya’ya gitmiyorum. Kardeşlerim, çocuklarım orada hâlbuki.”
Allah herkesindir
Muhtarla sohbet ederken içeriye sanki Rutkay Aziz giriyor. Adı, İbrahim Kızılboğa (61). Almanya’ya göçmek zorunda kalsa da doğup büyüdüğü köyünü sıkça ziyaret ediyormuş. Muhtarla Kürtçe konuştuktan sonra “Her kötülük Ezidilere yükleniyor. Azınlığız ya... On köyümüz vardı, kaçtılar. İncil, Tevrat, Kur’an da olsa bir din var. Din, Allah’tır. Allah aynıdır. İnsanlar mezhep olarak ayrıdır. Sünni, Alevi, Ezidi; Allah herkesindir.”
İbrahim Kızılboğa sanki doğaçlama şiir okuyor. Herkesin başı önünde, dinliyor söylediklerini. Kimi başıyla onaylıyor arada. Kimi laf atıyor: “Nasılsa Almanya’da yaşıyorsun, konuşursun böyle rahat rahat.”
Kürt’ten Kürt’e inanç baskısı
Kızılboğa diyor ki, “Afganistan, Pakistan, Suriye, Türkiye’de gençler ölüyor. Sanki kendi oğullarım. Ezidiyim, ciğerim yanıyor. Kan temizliyor mu? Kanı suyla barıştırmak için kanı barışla temizlemek lazım. Büyük dedem bu ülke için öldü.” Çıkarıp nüfus cüzdanını gösteriyor. “Kimliğimi değiştirmedim!” Kalan birkaç yüz Ezidi’nin polis ve jandarma korumasında yaşadığı günleri anlatıyor. “Kürt Kürt’e inanç baskısı yapıyor.”
Erdoğan’ı seviyorum
Burç’ta, bu kez Avanaş Ailesi’nin evindeyiz. Mustafa Avanaş (70), Başbakan’ın sözlerinden dertli; “Erdoğan Bu sözlerle ayağımıza vurdu” diyor. İkinci eşi Zine Avanaş (60), kırık Türkçesiyle itiraz ediyor. “Erdoğan’ı seviyorum. Seçimde reyimi verdim. O da insan. Gücenmedim. Kendisi için kötü yapıyor. Biz azız ya, baskı yapıyor.” Mustafa Avanaş gülüyor. “Başbakan söylesin. Ne biz ona karışırız, ne o bize karışır. Aynı bayrak altında yaşıyoruz.” Gelinleri Songül gelip sözü alıyor. “Çocuklarımız askerde. Zaten can güvenliğimiz yok. Yetsin, analar ağlamasın.”
Sevmese de sahip çıksın
MUSTAFA AVANAŞ
Tüm insanlar; Aleviler, Ezidiler, Sünniler, Hıristiyanlar hepsi Adem’le Havva’dandır. Eski zamanlarda kimse yoktu. Adem’le Havva vardı. Başbakan bilsin ki 100 kişilik köyümüzden 65’i kendisine oy verdi. On yıldır başımızda. Ezidileri gücendirmek yerine sevmese de sahip çıksın. Çünkü bu ülkeyi yönetiyor.
Kurtlar Vadisi de bizi aşağılıyor
BİR GRUP EZİDİ GENÇ
‘Kurtlar Vadisi’, ‘Tek Türkiye’, ‘Şefkat Tepe’ dizi filmlerini izliyorduk, artık izlemiyoruz. Ezidileri aşağılıyorlar. Askerliğimizi Uludere’de yaptık. Bin askere yemek pişirdik. Ülkemiz için canımızı seve seve feda ederiz. Kürt sorunu bir an önce çözülsün. Hepimiz huzur ve barış içinde yaşamak istiyoruz.
Kıbrıs’ta savaştım
İSMET AVANAŞ
Bayrağımız aynı. Savaş olsa, birlikte gideriz. Ben Kıbrıs’ta savaştım. Alevi, Sünni, Fellah, Ezidi kardeş gibidir. Kürt meselesi böyle çözülmez. Allah rahmet versin, Turgut Özal zamanında herkesin keyfi yerindeydi. Onun gibi kimse gelmedi.
EZİDİLER KİMDİR
Kürt kökenliler. Allah’a Xweda (Huda) diyorlar. Cebrail Emin yani Tavusi Melek, Allah tarafından gönderilmiş bir melek. Her yıl 12 Aralık’ta başlayan üç günlük Ezidi Orucu farzdır. Güneş doğarken sabah duası yaparlar. “Ya kudret sahibi Tanrım. Bütün dünyadaki halkları kötülüklerden ve belalardan koru ve bizi de ihmal etme.” Güneşi ata binmiş bir süvariye benzetirler. Kazasız, belasız sabaha varması için akşam duası yaparlar.
* Ateş ve Melek-i Tavus’a yani iyilik prensibine tapıyorlar.
* Kötülük ve karanlığın simgesi Şeytan’a asla tapmıyorlar.
* Domuz ve marul asla yemiyorlar.
* Kötülüğün simgesi Şeytan’ı asla ağızlarına almıyorlar.
* Anne ve babanın Ezidi olması kaydıyla ancak Ezidi doğuluyor, sonradan olunmuyor.
ZERDÜŞTLÜK TEK TANRILI BİR DİN
MÖ 660’ta İran-Medya’da doğan, MÖ 585’te öldürülen Zerdüşt’ten adını alan, tek tanrılı bir din. Kutsal kitabının adı Avesta. İçindeki kutsal metinlere Gatha deniyor. Zerdüştlük’te İyilik ve Kötülük, Karanlık ve Aydınlık sürekli çatışır. İyilik ve Aydınlık’ın temsilcisi Ahura Mazda ile Kötülük ve Karanlık’ın temsilcisi Ehrimen savaş halindedir. Zerdüşt’lükte kadın ve erkek eşit kabul edilir. Ateş, Zerdüşt dininde kutsaldır. Kutsal kitapları Avesta’ya göre ateş, tanrı Ahura Mazda’nın oğludur. Zerdüştlük, İran ve Hindistan’ın yanı sıra Mezopotamya’da yayıldığı yüzyıllarda Kürtler tarafından da benimsendi. İslamiyet’in yayılmasıyla birlikte Kürtler üzerindeki etkisi silindi. Bugün dünyada 200 bin Zerdüşt yaşıyor. 40 bini İran, 100 bini Hindistan’da. İngiltere, ABD, Pakistan ve Kanada’da 60 bin Zerdüştün yaşadığı tahmin ediliyor.
TÜRKİYE’DE 200 EZİDİ KALDI
Kürtler’in bir bölümü, Zerdüştlük’ün devamı kabul edilen Ezidilik inancını kabul etti. Bugün Ezidiler’in büyük bölümü Irak’ta yaşıyor. Suriye, Lübnan, Ermenistan ve Türkiye’de çok küçük bir Ezidi nüfusu mevcut. 1980’e kadar Şanlıurfa ve Mardin çevresinde 20 bin civarında Ezidi yaşıyordu. Ancak 12 Eylül sonrası büyük baskı gördükleri için köylerini, topraklarını bırakıp Avrupa’ya, özellikle Almanya’ya göç etmek zorunda kaldılar. 2007’de tüm Türkiye’de 377 Ezidi kalmıştı. Bugünse sayıları 200’e indi. Murat Belge, 23 Ekim’de Taraf gazetesindeki köşesinde Ezidiler’le ilgili şunları yazdı: “Zerdüşt, Avesta, Manicilik, Kürtler arasında tutulmuş Ezidîlik, bunlar, bir ‘düalizm’ temeli üstünde birleşen dinî inançlardır. Çin’de ‘Yin-Yang’ inancı da bu tür ‘düalist’ bir inançtır. İyice şematize ederek özetleyecek olursak, ‘iyilik’ olması için ‘kötülük’ de olmasının zorunluluğunu savunurlar. (…) Ancak, daha göreneksel kalabalıkların gözünde, iyi ile kötüyü bir arada ele almaları, ‘şeytana tapma’ olarak yorumlanmıştır. Onun için de ağır baskıya uğratılmışlardır. Uğursuz 1915 ortamında, Kürt bölgelerinde yaşayan Ezidîler de saldırıya, kıyıma uğradılar. Bir kısmı kuzeye kaçtı. Bugün Ermenistan’da böyle bir Ezidî Kürt azınlık yaşıyor. Bir kısmı da güneye, Irak’a göçtü.”