YeÅŸilçam'ın vamp kadını aslında hüzünlü bir anne Suzan Avcı

Güncelleme Tarihi:

Yeşilçamın vamp kadını aslında hüzünlü bir anne Suzan Avcı
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 07, 2004 00:00

Suzan Avcı, Türk sinemasının ‘‘kötü ve vamp’’ kadın deyince ilk akla gelen isimlerinden. Mutlaka birilerinin arasını bozar, saf kızların ayağını kaydırır, yapmayacağı kötülük yoktur. Nice erkeÄŸin kafasındaki Suzan Avcı, siyah jartiyerli, sigarasının dumanını seksi seksi savuran, ‘‘hafif’’ kadındır. Sinemada üstlendiÄŸi rollerden üzerine yapışan bu etiket gerçek yaÅŸamında da zaman zaman canını acıtmıştır: ‘‘OÄŸlumu askere yolladığımda bana, ‘Anne sakın ziyarete gelme' dedi. Maalesef hiç ziyarete gitmedim. Bu içimde hep ukte kalmıştır.’’ Yakında Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde onur ödülü alacak ve yine yakınlarda yayınlanacak 13 bölümlük ‘‘Yadigar’’ adlı bir televizyon dizisiyle de tekrar karşımıza çıkacak. Gelin unutanlara, onu sadece filmlerindeki ‘‘kötü kadın’’ imajıyla bilenlere ve onu hiç tanımayan genç nesillere aslında kimdir Suzan Avcı, anlatalım.1935'te Bursa'da doÄŸan Suzan Avcı, Bursa'ya göç eden bir ailenin kızı. Annesi Kırımlı, babası ise Kazanlı; yani tam bir Tatar kızı. Babası Yusuf 40 yaşında sirozdan öldüğünde Suzan henüz 6 yaşında. 24 yaşındaki annesi üç kız çocuÄŸuyla yapayalnız kalır. Çiftçi olan babası ölmeden önce iflas ettiÄŸinden paraları da yoktur. Behiye Hanım, bir tekstil atölyesinde çalışmaya baÅŸlar. Suzan zar zor ilkokulu bitirir. Ä°lkokulla ilgili hatırında kalan tek ÅŸey, sınıf arkadaÅŸlarıyla birlikte gittikleri sessiz sinemadır. ‘‘Edison'un Hayatı’’ isimli filmi seyrederken, ‘‘Ben burada oynayacağım’’ der. Henüz 9 yaşındadır ve sinemada oynamak saplantısıdır artık.Suzan okulu bitirir bitmez aile Ä°stanbul'a yerleÅŸir. Suzan da annesiyle bir tekstil atölyesinde çalışmaya baÅŸlar. Anne ve kızı diÄŸer iki kız kardeÅŸe bakabilmek için gece ve gündüz vardiyasında çalışır. Daha sonraları ‘‘sarışın vamp’’ olarak tanınacak Suzan Avcı, o sıralar esmer kara kuru bir kızdır. DikiÅŸte çok baÅŸarılı olduÄŸu için bir süre sonra annesinden daha çok para kazanmaya baÅŸlar ve annesini iÅŸten çıkartarak, kardeÅŸlerine bakması için ikna eder.Atölyesindeki en iyi arkadaşı AyÅŸe Abla'dır. Suzan'ın sinema merakını bildiÄŸinden ona sürekli filmler anlatır. Suzan'ın AyÅŸe Abla'sından en severek dinlediÄŸi film, ‘‘Rüzgar Gibi Geçti’’dir.13 yaşındayken Yıldız Mecmuası'nda gördüğü bir ilan dikkatini çeker. Metin Erksan, bir filmde oynatmak için 14-15 yaÅŸlarında esmer bir kız aramaktadır. Suzan, mecmuaya bir mektup yazar ve ona ulaÅŸabilsinler diye bakkalın telefonunu verir. BeklediÄŸi telefon gecikmez, Suzan o gün iÅŸi asar ve o sıralar Ä°stanbul'un öteki ucu Mecidiyeköy'e görüşmeye gider. Suzan'ı beÄŸenirler ama ‘‘Annenin izni var mı’’ diye sorarlar. ‘‘Tabii ki var’’ diyerek yalan söyler. Zira annesi duysa kıyameti kopacaktır. Ama eninde sonunda annesi öğrenir ve o filmde oynamasına engel olur.DAHA ONBEŞİNDE YUVA YIKAN KADIN OLDU15 yaşında, Samatya sahilinde denize girerken, 20 yaÅŸlarındaki Alp adındaki bir genç ‘‘Bacakların ne güzel’’ diyerek Suzan'a laf atar. Suzan koÅŸarak soluÄŸu evde alır ve aynanın karşısında bacaklarını seyreder. Yaz tatili için akrabalarının yanına gelen Alp, yaz bitiminde Ä°zmir'e döndüğünde, Suzan kanlı gözyaÅŸları döker. Alp daha sonra Heybeliada'ya bahriyeli olarak askere gelir ve Suzan'la flörte devam ederler. Fakat Suzan'ın arkadaÅŸlarından biri ‘‘Ben Alp'in parmağında alyans gördüm’’ der. Suzan inanmaz. Ä°lk buluÅŸmalarında Alp'e, ‘‘Ceplerinin hepsine bakacağım’’ der. Pantolon cebinde alyansı bulduÄŸunda, kızılca kıyamet kopar. Altı ay boyunca görüşmezler ama Alp onun peÅŸini bırakmaz. Altı ayın sonunda Suzan'ın yolunu keser ve ‘‘Benimle postaneye gel, yüzüğü Ä°zmir'e postalayalım. Annemler bu iÅŸi bitirsinler. Seninle evlenelim’’ der. Postaneye gidilir, yüzük postalanır. 15 yaşında evlenemeyeceÄŸi için yaşını büyütmesi gerekir. Annesiyle birlikte mahkemeye gider. Artık 18 yaşındadır. Bir yılbaşı günü, Suzan ve Alp AkÅŸiray evlenir ve Ä°zmir'e yerleÅŸirler. Alp'in ailesi Suzan'ı ‘‘yuva yıkan kadın’’ olduÄŸu için hiç sevmez. Ta ki, torunları Mete doÄŸana kadar.Suzan evlenmiÅŸ, çocuÄŸu olmuÅŸ ama aklı hálá Ä°stanbul'da ve sinemada kalmıştır: ‘‘Her gün her gece sinema diye diye adamı kahrettim. En ufak bir ÅŸeyi sorun edip, başının etini yiyordum.’’Suzan bütün bunları yaparken, Yıldız Mecmuası'nın bir sinema güzeli yarışması düzenlediÄŸini görür. OÄŸlunu kucakladığı gibi iki valizle birlikte Ä°stanbul'a annesinin yanına döner. Annesi de artık Suzan'a laf geçiremeyeceÄŸini anladığı için sesini çıkarmaz. Suzan yarışmaya katılır. Leyla Sayar birinci, Pervin Par ikinci, Suzan ise üçüncü olmuÅŸtur. Havalara uçar, herkesin ona ‘‘Şu filmde oyna, bu filmde oyna’’ diyeceÄŸini sanır. Ama öyle olmaz. Bir, iki gazete röportajı yapılır o kadar. Ama onun beklemek için ne sabrı ne de parası vardır. ‘‘Sinema olmuyorsa tiyatroya gireyim’’ der ve Muammer Karaca Tiyatrosu'na baÅŸvurur, hemen kabul edilir. Üç ay boyunca küçük rollerde oynar. Tiyatro yazın turneye çıkmak zorundadır ve Suzan'ın oÄŸlunu bırakıp turneye gitmesi mümkün deÄŸildir. Tiyatrodakilere, ‘‘turneye geleceÄŸim’’ der ama gitmez. Bu kez Toto Karaca'nın tiyatrosuna gider. Orada da, ‘‘Turnelere geleceksin deÄŸil mi?’’ diye sorarlar. ‘‘Aaa tabii’’ der, ama yine gitmez. Bu arada ufak ufak sinemaya da baÅŸlamıştır. Bütün derdi Neriman Köksal'ın yerini almaktır.HEDEFÄ° NERÄ°MAN KÖKSAL’IN YERÄ°YDÄ°Toto Karaca'nın tiyatrosunda metres rolünü oynadığı bir sırada, tiyatrodan arkadaşı Alev Sururi, ‘‘Gel seni sarışın yapalım’’ der. O zamanlar Kim Novak modası vardır. Kuaförden çıkıldığında Suzan baÅŸka bir kadın olmuÅŸtur. Suzan Avcı efsanesinin baÅŸlamasına çok az kalmıştır. Daha önce Suzan'ı fark etmeyenler etrafında pervanedir. Yıllar sonra sarışınlıktan bıkıp, evde gizlice saçını kızıla boyadığında ortalık birbirine girecek ve kızıllığı sadece bir gün sürecektir. Renk deÄŸiÅŸtirmeye bir daha asla teÅŸebbüs etmeyecektir. Sinema teklifleri arka arkaya gelir. BeÅŸ tane iyi kız rolünde oynamıştır ama o bu role bir türlü ısınamamıştır. Çünkü Neriman Köksal dövüşmekte, kırmakta, dökmektedir. Ä°yi kız olursa Neriman Köksal'ın yerini nasıl alacaktır? 1962, Suzan Avcı'nın yılı olur. ‘‘Şehvet Uçurumları’’ filmiyle patlar. Erkekler Suzan Avcı'nın peÅŸini bırakmaz, teklif üstüne teklifte bulunurlar. Aldıkları cevap ise kafalarına inen sivri topuklu ayakkabı darbeleridir. Başı yarılarak yanından ayrılan adam sayısı hiç de az deÄŸildir. Hepsine ÅŸunu söyler: ‘‘Ben bir günlük kadın olamam.’’ ELIA KAZAN'I NEDEN REDDETTÄ°?1966'da Türk sinemasının kültlerinden ‘‘Turist Ömer’’in çekimleri Almanya'da yapılacaktır. Sadri Alışık'ın rol arkadaşı Sevda FerdaÄŸ olacaktır ama FerdaÄŸ'ın sevgilisi Tamer YiÄŸit onun Almanya'ya gitmesine izin vermez. Yapımcılar yana yakıla onun yerine oynatacakları birini arar, sonunda Suzan Avcı'ya hemen Almanya'ya gelmesini teklif ederler. Suzan'ın Almanya'ya gitmesi, ikinci evliliÄŸinin de baÅŸlangıcı olur. Turist Ömer'in senaristi ErdoÄŸan TünaÅŸ ile üç yıl sürecek bir flörte baÅŸlarlar. 1970 yılında evlenirler ve bir yıl sonra da kızları Binnaz doÄŸar.Sinema sanatçılarının 3-5 ÅŸarkı ezberleyip sahneye çıktığı dönemdir o yıllar. Suzan Avcı da 10 ÅŸarkı ezberler ve Lunapark Gazinosu'nda sahneye çıkar. Gönül Yazar'ın ilk assolistlik devridir. Suzan Avcı onun altında sahneye çıkar. Bunu öğrenen Gönül Yazar, ona bir haber gönderir: ‘‘Sakın yırtmaçlı elbise giyme.’’ Suzan Avcı bu not için, ‘‘Adam benim bacağımı görmek ister haliyle, ama tamam giymem’’ cevabını verir.Aynı yıllar Elia Kazan Türkiye'ye gelmiÅŸ ve Suzan Avcı'nın esmer bir fotoÄŸrafını görmüştür. Hemen görüşmek ister. O zamanın tek büyük oteli Hilton'da buluÅŸurlar. Elia Kazan onu Hollywood'a götürmeyi teklif eder. Ama ÅŸartları vardır; Amerikan Ä°ngilizcesi öğrenecek ve beÅŸ yıl tiyatrosunda çalışacaktır. Suzan Avcı'nın ilk sorusu ‘‘Kaç para vereceksiniz?’’ olur. Elia Kazan yanındakilerle birlikte kahkahayı basar. ‘‘Dünyanın neresine gitsem, herkes bu teklif için bayılır. Sen bir de üstüne para mı istiyorsun’’ der. Suzan Avcı da kendinden emin ‘‘Evet’’ cevabını verir. Elia Kazan, ‘‘Tamam yarın bir daha görüşelim’’ deyip masadan kalkar. Suzan Avcı ise ‘‘Bana ne adamdan, Elia Kazan, Mazan kimse kim. Benim para kazanmam lazım’’ der ve ikinci görüşmeye gitmez.Suzan Avcı, Neriman Köksal'ın yerini almaya çalışmıştır, peki Suzan Avcı'nın yerini almak isteyenler yok mudur? Ä°ÅŸte Suzan Avcı'nın cevabı: ‘‘Banu Alkan'la film çekerken, ‘Ben sizin yerinizi almak istiyorum' dedi. O zamanlar güzel kadındı. Tazeydi, belli inceydi, memiÅŸi güzeldi. Ama hiç mütevazı deÄŸildi. ‘Paris'ten aldığım ayakkabılarımı, zümrüt küpelerimi getirin' diye konuÅŸuyordu. Sabah 8.30'da çekimimiz vardı, o öğlen 12'de geldi. GeldiÄŸinde ‘Saçımı kurutuyordum' dedi. O zaman ona, ‘Sen Suzan Avcı'nın tırnağı olamazsın, bir daha da seninle film çekmem' dedim.’’OÄžLU ÖLÃœNCE HAYATA KÃœSTÃœSuzan Avcı'nın ilk evliliÄŸinden olan oÄŸlu Mete ile kızı arasında 16 yaÅŸ fark vardı ama Mete kız kardeÅŸine tapıyordu. Binnaz neredeyse abisinin elinde büyümüştü. Mete turizm okuyordu. Okulunu bitirince Alman Eva ile evlenerek Almanya'ya yerleÅŸmiÅŸti. Suzan Avcı, 1997'de hayatının en kötü haberini aldı. 40 yaşındaki Mete, Almanya'daki bir alışveriÅŸ merkezinde aniden beyin kanaması geçirmiÅŸti. Suzan Avcı'nın, oÄŸlunun ölümünden sonra kendini toplaması ve insan içine çıkması tam dört yıl aldı. Bu sürede çok film teklifi aldı ama hiçbirini kabul etmedi. Gün geçtikçe içine kapandığını gören ailesi çok endiÅŸelenip, film ya da dizi çekmesi için onu ikna etmeye çalıştılar. Ä°ÅŸte bu uzun süren ısrarlar geçtiÄŸimiz aylarda sonuç verdi ve Avcı aldığı tekliflerden birini kabul etti. Sarışın afet Suzan Avcı, yakınlarda yayınlanacak 13 bölümlük ‘‘Yadigar’’ adlı diziyle tekrar karşımıza çıkacak.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!