Yeşilçam kadınları

Güncelleme Tarihi:

Yeşilçam kadınları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 1998 00:00

Haberin Devamı

TV’YE ŞÜKÜR

Burçak Evren'e göre Türk Sineması oyuncuları açısından oldukça zengin: ‘‘Türk Sineması 1987'ye kadar dünyada, Amerika, İtalya ve Hindistan'dan sonra en çok film üreten sinema idi. Sinemanın bir avantajı da, Türk halkının en ucuz ve tek eğlence aracı olmasıydı. Bugün televizyona rağmen, sinema değerinden kaybetmiyor, çünkü televizyonda hep eski filmler gösteriliyor ve o starlar, oyuncular unutulmak bir yana, şöhretlerine şöhret katarak büyüyorlar.’’

BEDİA MUVAHHİT'TEN ZUHAL OLCAY'A

Antalya Falez Otel'de, 31 Ekim'e kadar gezilebilecek ‘‘Geçmişten Günümüze Türk Sinemasında Kadın Oyuncular Fotoğraf Sergisi’’nde, her biri dönemine damgasını vuran 32 kadın oyuncunun siyah beyaz fotoğrafları yer alıyor. Falez Otel ve Ephemera Derneği'nin işbirliği ile Burçak Evren'in arşivinden oluşturulan sergi Bedia Muvahhit ile başlıyor, Zuhal Olcay ile bitiyor.

EN BÜYÜK KİM?

Evren, ‘‘Sizin starınız kim?’’ sorusunu şöyle yanıtlıyor: ‘‘Tabii ki, Türk sinemasının en büyük starı, otuz-kırk yıldır başta kalma becerisini gösteren, hala starlığını ve halkın sevgisini koruyan ve gönüllerde sultan olan Türkan Şoray. Bir sinemada bu kadar uzun süre kalmak çok az insana nasip olur.’’

SON STAR

Burçak Evren'e göre Türk Sineması'nın son starı Müjde Ar. Üstelik o, tabulara son veren bir star: ‘‘Türk Sineması'nda cinselliğin sevginin doğal uzantısı olduğu imajını veren, ikisini bir arada kendi bünyesinde toplayan ilk kadın Müjde Ar'dır.’’ Sergide yer alan fotoğraf, Müjde Ar'ın henüz sinemaya geçmediği, tiyatro yıllarına ait.

GERÇEK YILDIZ

30'lu 40'lı yıllarda sinemaya damgasını vuran oyuncu, hem sinemada hem de gerçek yaşamında bir star olan Cahide Sonku'ydu. Burçak Evren, Sonku için, ‘‘Erkeklerin peşinden koştuğu bir yıldızdı. Gerçek yaşamında da ayakkabısından şampanya içilen, ziynet eşyalarına boğulan biriydi. O kadar güzeldi ki, Türk halkına uzak gelen sarışınlığı bile dezavantaj olmadı. Bana göre gelmiş geçmiş en güzel sinema oyuncusu’’ diyor.

Sinemada yeni yıldız yetişmiyor

Burçak Evren, ‘‘Geçmişten Günümüze Türk Sinemasında Kadın Oyuncular Fotoğraf Sergisi’’nde Türk sinemasının en parlak yıldızlarının yanı sıra karakter oyuncularına da yer veriyor. Son 5 yılda Türk sinemasına damgasını vuran kadın oyuncu sayısındaki düşüşe dikkati çeken Evren, ‘‘En son Zuhal Olcay çıktı. Oyuncular artık sinema ve tiyatro kökenli değil, televizyon kökenli. Sinema starlarının yerini televizyonun yarattığı starlar aldı; ses sanatçıları, pop yıldızları, dizi oyuncuları gibi’’ diyor.

Burçak Evren, beş bin resim arasından seçtiği fotoğraflarla açtığı serginin esas ilkesini şöyle anlatıyor: ‘‘Cumhuriyet'in kuruluşu olan 1923'ten günümüze kadar Türk sinemasına damgasını vurmuş en popüler sinema sanatçılarını aldık. O sanatçıyı en kısa yoldan tanımlayan fotoğrafları seçmeye özen gösterdik.’’

Sergi, ilk Müslüman kadın oyuncularımızdan Bedia Muvahhit ile başlıyor. Bedia Hanım'ın sinemaya başlama hikayesi ilginç: ‘‘1923'e kadar bütün Türk filmlerinde gayri müslim kadınlar oynardı. 1923'te Muhsin Ertuğrul, Halide Edip'in romanından esinlenerek Ateşten Gömlek adlı filmi çekmeye karar verdi. Kurtuluş Savaşı'nı anlatan bir filmde yabancı bir oyuncunun oynamasına gönlü razı olmadığı için de gazeteye verdiği ilanla oyuncu aradı. Bu ilana başvuranlardan Bedia Muvahhit ve Neyire Neyir sinema oyuncusu oldular. Neyire Hanım daha sonra Muhsin Bey ile evlendi.’’

ŞAHANE KADIN

30'lu 40'lı yıllarda sinemaya damgasını vuran oyuncu, hem sinemada hem de gerçek yaşamında bir star olan Cahide Sonku. Burçak Evren, Sonku için ‘‘şahane kadın’’ tanımını kullanıyor: ‘‘Bütün erkeklerin peşinden koştuğu bir yıldızdı. Gerçek yaşamında da ayakkabısından şampaya içilen, ziynet eşyalarına boğulan biriydi. O kadar güzeldi ki, Türk halkına uzak gelen sarışınlığı bile onun için dezavantaj olmadı. Bana göre gelmiş geçmiş en güzel sinema oyuncusu.’’

50'li 60'lı yıllara damgasını vuran oyuncular arasında Muhterem Nur ve Belgin Doruk var: ‘‘Nur ve Doruk aynı dönemin oyuncuları, ama oynadıkları roller farklı. Muhterem Nur, kenar mahallenin namus timsali, ızdırap çeken, masum ezik kızıydı her zaman. Daha çok fakir kız rollerinde görünürdü. Belgin Doruk ise onun bir kalem üstü, şımarık, güzel, zengin kızdı.’’

Doruk ve Nur'un ardından Türk sinemasının ‘‘kare ası’’ geliyor. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın. Burçak Evren Filiz Akın'ı bu dörtlünün biraz dışında tutuyor: ‘‘Filiz Akın güzel ve yetenekli bir oyuncuydu. Ancak sarışınlığı ve Avrupai fiziği, seyircinin onunla özdeşleşmesini zorlaştırdı. Fatma Girik, erkek gibi kızdı, Hülya Koçyiğit, saf, masum kız rollerinde göründü. Türkan Şoray ise onlardan farklı olarak, her role giren muhteşem kadındı.’’

Yalnızca starların değil, oyuncuların da yer aldığı sergideki Neriman Köksal portresi için şunları söylüyor: ‘‘Köksal ilk vamp kadın oyuncularımızdan biriydi. Önceleri Türk filmlerinde, starın fahişe ruhlu da olsa sevişmesi yasaktı. Seyirci bunu kaldıramıyordu. Ama gerçek yaşamda cinsellik var. Dolayısıyla starın yanında ikinci bir kadın oyuncu olurdu. İyi kadın esmerse kötü kadın sarışındı. Bir kadının işlevini iki kadın görüyordu. Cinselliği ön planda olan bir kadına ihtiyaç vardı. Bu da bir dönem Neriman Köksal oldu.’’ Türk sinemasının son starı olarak tanımlanan Müjde Ar, bu ikiliğe son vermesi açısından önemli: ‘‘Türk sinemasında cinselliğin bir sevginin doğal uzantısı olduğu imajını veren, ikisini bir arada kendi bünyesinde toplayan kadın Müjde Ar'dı. Fahişe ise yatağa giriyordu. Çünkü onun olduğu dönemde yaşamımıza televizyon girdi. Kimi değerleri ortadan kaldırdı. O güne kadar kadınları tek boyutlu görüyorduk. İyi kadın, kötü kadın. Türkan Şoray'ın fahişe rolünü oynadığı bir çok filmi vardır, ama diz kapağından yukarısını göremezsiniz. Dallas gibi dizilerden sonra insanlar bu masalları yutmamaya başladı.’’

Burçak Evren sergiyi Zuhal Olcay ile kapatmayı uygun görmüş: ‘‘Son beş yıl içinde sinemaya damgasını vuran kim deseniz aklınıza bir isim gelmeyebilir. En son Zuhal Olcay çıktı. Artık dönem oyuncuları çıkmıyor, çünkü çekilen film sayısı azaldı. Oyuncular artık sinema ve tiyatro kökenli değil, televizyon kökenli. Sinema starlarının yerini televizyonun yarattığı starlar aldı; ses sanatçıları, pop yıldızları, dizi oyuncuları gibi.’’

ASIL HEDEF MÜZE

‘‘Geçmişten Günümüze Türk Sinemasında Kadın Oyuncular Fotoğraf Sergisi’’, Antalya'dan sonra ‘‘Gezici Avrupa Film Festivalleri’’ bünyesinde Bursa'da sergilenecek. Burçak Evren'in bundan sonraki sergi projeleri, Türk sinemasının yönetmenleri ve Türk sinemasının unutulmayan jönleri ile ilgili. Otuz yıldır sinema yazarlığı yapan ve yalnızca fotoğraf değil Türk sinemasıyla ilgili her türlü dokümanı toplayan Evren'in asıl hedefi sinema müzesinin oluşumuna katkıda bulunmak. Burçak Evren elindeki tüm birikmiş malzemeyi kendisinin de yer aldığı TÜRSAK'ın oluşturacağı sinema müzesine bağışlayacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!