Güncelleme Tarihi:
YEŞİL'İN SES KAYDINI DİNLEMEK İÇİN
HARAÇ KESTİĞİ KONUŞMANIN TAM METNİ
Hakındaki son resmi bilgi, 23 Kasım 1996’da MİT’ten alınan pasaport ile Budapeşte’ye gittiği ve 28 Kasım’da Türkiye’ye döndüğü olan ’Yeşil’in halen yaşayıp yaşamadığı, oğlunun kaleme aldığı kitapta yer alan bir fotoğrafla tekrar gündeme geldi.
30 KASIM 1996’dan beri kayıp olan Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım hakkındaki öldü-yaşıyor tartışması, oğlunun yayınladığı kitaptaki bir fotoğrafta görülen gazete sayfasıyla yeniden gündeme oturdu.
Yeşil hakındaki son resmi bilgi 23 Kasım 1996’da MİT tarafından alınan Metin Atmaca adına düzenlenmiş pasaport ile Budapeşte’ye gittiğiydi. 24 Kasım’da Mesut Yılmaz Budapeşte’de bir ülkücü tarafından yumruklandı. Yeşil, 28 Kasım’da aynı pasaport ile Türkiye’ye döndü. Son raporunu yazdı ve MİT ile ilişkisi 30 Kasım 1996’da kesildi. O tarihten sonra Yeşil’in ’yaşamı’ üzerindeki sis perdesi aralanmadı.
Emniyet onu hálá arıyor
Polis ise, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki faili meçhul çok sayıda cinayetin yanı sıra, Akın Birdal ile emekli Binbaşı Cem Ersever suikastları nedeniyle de arama kaydı bulunan ’Yeşil’in dosyasını kapatmadı. Emniyet Genel Müdürlüğü arşivlerinde, Mahmut Yıldırım’ın sağ olduğu ve aramasının devam ettiği bildirildi.
Eymür, ’Öldüğüne eminim’ demişti
Yeşil ile son temas edenlerden biri olarak bilinen eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, 28 Ekim 2008’deki bir açıklamasında, Yıldırım’ın en son 1996 yılında göründüğünü, bu tarihten sonra kimseyle irtibat kurmadığını belirterek, ölmüş olabileceğini söylemişti. Eymür, "Tarık Ümit’in öldürüldüğünden ne kadar eminsem, Yeşil konusunda da o kadar eminim. İkisi de öldü. Eğer yaşasaydı birçok kişinin pisliğini ortaya çıkaracak bilgiye sahipti" demişti.
Etlik’teki evden son anda kaçtı
Yeşil’in yakalanmasına yönelik son ciddi operasyon ise 3 Mart 1998 tarihinde yapıldı. Antalya’dan gelen bir ihbarda Yeşil’in Ankara’da Etlik’te yaşadığının öğrenilmesi üzerine polis aynı gün söz konusu adrese baskın yaptı.
Operasyonu yürüten dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, "İhbar üzerine istihbarat birimlerimiz hemen adresin Yeşil’e ait olup olmadığını araştırdı. Adresi kesinleştirdikten sonra eve özel harekat timleri ve teröre bağlı özel timlerle baskın yaptık. Evde Yeşil’in ailesi vardı. Ancak bizim tahminimize göre kendisi baskından hemen önce kaçtı" dedi. Saral, evi uzun süre izlediklerini; ancak Yeşil’in eve gelmemesi üzerine istihbarat birimlerini geri çektiklerini söyledi.
İki ay sonra suikast oldu
Yeşil’in evine yapılan bu baskından iki ay sonra 12 Mayıs 1998 tarihinde İnsan Hakları Derneği eski Genel Başkanı Akın Birdal silahlı saldırıya uğradı. Birdal, saldırıda ağır yaralanırken, olayı gerçekleştirenler kısa sürede yakalandı. Zanlılar emniyetteki ifadelerinde, "Saldırı emrini Yeşil Kod isimli Mahmut Yıldırım’dan aldık" demişlerdi.
BBG ilanı 2002’de çıktı iddiası
Hafta başında Cemalettin Emeç ile Yeşil’in oğlu Murat Yıldırım’ın kaleme aldığı "Yeşil" isimli kitaptaki bir fotoğraf tartışmayı yeniden alevlendirdi.
Fotoğrafta Yıldırım, Ankara’daki evinde masada gazetelerin üzerine koyduğu tabaktan yemek yerken görülüyor. Gazete sayfasında, 2002 yılında Kanal 6’da yayımlanan Biri Bizi Gözetliyor (BBG) isimli programın reklamı açıkça görülüyor. Star ve Taraf gazeteleri bu fotoğrafı, Yeşil’in sanılanın aksine 1996 yılı sonunda ölmediğinin kanıtı olarak sayfalarına taşıdılar. Ancak daha sonra bu ilanın 1996 yılbaşı programının tanıtımı olduğu anlaşıldı.
Bülent Ecevit’in koruma Müdürlüğü’nü yapan DSP İzmir Milletvekili Recai Birgün önceki gün ’Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşadığına inandığını, kendisine 2-3 ay önce Antalya’dan Ankara’ya geçtiği bilgisinin geldiğini söyledi.
Devlete çalışmaya 20 yaşında başladı
EN çok ’Yeşil’ kod adı ile tanındı. ’Ahmet Yeşil-Mehmet Kırmızı Tire-Sakallı ve Terminatör’ ise, Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk raporunda geçen diğer kod isimleri. Gerçek adı Mahmut Yıldırım. 1953’te Bingöl’ün Solhan İlçesi’nde doğdu. 20 yaşında Bingöl Genç İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından kullanıldı. 1975’te başladığı MİT görevi, 1989’da bitti. Bu tarihten sonra jandarma ile çalışmaya başlayan Yıldırım, önce Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı emrinde daha sonra da Diyarbakır’da görev aldı. Güneydoğu’da sayısız operasyonda yer alan Yeşil, asayiş ve il emniyet komisyon toplantılarına bile katıldı.
Silah, kimlik, telsiz
Polis İstihbarat ve Özel Harekát birimleriyle hareket etti. Kendisine silah, hüviyet ve telsiz verildi. Diyarbakır’daki döneminde Cem Ersever ile yakınlaştı ve birçok operasyona birlikte gittiler. Ancak Binbaşı Ersever’in öldürülmesinde de Yeşil’in aktif rol aldığı iddialar arasında yer aldı. 1994’te MİT’in operasyonel faaliyetlerinin başında bulunan Mehmet Eymür ile temasa geçti. Eleman adayı statüsüne alınan Yıldırım, 5 yıl sonra tekrar MİT ile çalışmaya başladı.
1996’da ’yok oldu’
Susurluk döneminin ünlü aktörlerinden Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmeden önce para yatırdığı Ziraat Bankası Ankara Heykel Şubesi’ndeki hesabın sahibinin de Ahmet Demir kimliğini kullanan Yeşil olduğu ortaya çıktı. Mahmut Yıldırım’ın Abdullah Öcalan’a 6 Mayıs 1996 ve 23 Kasım 1996’da başarısız iki suikast girişiminde bulunduğu öne sürüldü. 1996’dan sonra Yeşil esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. 2006 yılında Yeşil’in oğlu Murat Yıldırım ve 13 adamı Lacivert operasyonu kapsamında gözaltına alındı. Baskında görevli bir emniyet görevlisi, "Yeşil’i 20 dakika farkla kaçırdık" dedi.
Yalnız yeme, akıllı ol
YEŞİL’in oturduğu yerden sadece telefon ederek haraç topladığı yüzlerce kişiden biri, ’Tilki Selim’ olarak bilinen Selim Işık, Van’da Urartu Oteli’nin bir odasından 13 Nisan 1995 günü onu aramış, görüşmeyi kaydetmişti. İşte Yeşil’in "Kafası kopartılan" (haraç alınan) kişiyle yaptığı "iş görüşmesi.’’ (tam metin www.hurriyet.com.tr adresinde)
YEŞİL: Efendim?
Selim Işık: Ben Selim, telefonunuzu Zafer’den aldım.
YEŞİL:: Ooo, merhaba Tilki Selim. Tilki, sen niye rahat durmuyosun?
S.I.: Ben ne yapmışım efendim?
YEŞİL: Benim kod adım Yeşil. Gerçek adım da Ahmet Demir. Bir tarihte Esendere’ye geldim, senin köyünü öğrendim, Kotul Dağı’na doğru. Seni Allahı’na kadar kazığa oturtacaktım. Zafer bana yalvardı. Sen öyle yırttın işi yani.
Yalnız yiyene kustururlar
YEŞİL: Şimdi bana bak bana. Tilki Selim, akıllı ol. Benim adım Yeşil bak. Sen İran-Türkiye bağlantısını, sevkiyatları çok iyi bilen bir insansın. Bana okuma.
S.I.:Yok ben ticaretimi inkár etmiyorum. Ben kaçakçıyım.
YEŞİL: Ben sana a... k..., yapma da demiyorum. Yap diyorum. Ama ben sana diyorum ki oğlum yalnız yeme, akıllı ol. Yalnız yedirmezler adama. Yalnız yiyen adama da bir gün kustururlar...
Kodumu ver yeter
S.I.: Oldu efendim...
YEŞİL: Hah. Şimdi senin bu ticaretinde, sana yapabileceğimiz kolaylıkları böyle çok açık, netçe gel, biz sana Allahı’na kadar da sağlarız. Ben sana ilerde bir hesap numarası iletecem. O hesaba biraz iletirsin, ulaştırırsın, oldu mu? Biz o ekmeği bölüşürüz. Bizim mağdurlarımız var, yani bizim ihtiyacı olan kardeşlerimiz var. Sana yeri geldiği zaman Allahı’na kadar...
S.I.: Sağol...
YEŞİL: İsmini sileriz bazı yerlerden. Tamam babam? Sen telefonumu biliyorsun.
S.I.: Şimdi efendim burda birisi var, bilmiyom herhalde o beni şikáyet etmiş.
YEŞİL: Hah. Bak sana en ufak bişey söyleyen adama, benim telefonumu vereceksin. Diyeceksin ki, Yeşil kod. Diyeceksin ki, beni ona sorun. Ben sana Allahına kadar bazı ışıklar yaktırırım.
S.I.: Sağol, teşekkür ederim.
Narkotik kanalı var
YEŞİL: Tamam mı babam? Bizim narkotikten sorumlu başka bir kanalımız var. Bir de İstanbul kanalı... Senin İstanbul’da da çok adın geçiyo yaa..
S.I.: Buranın basınını biliyorsunuz, zaten bişey buldu mu hemen...
YEŞİL: Bak sen bizim şu İstanbul kanalını bi sustur. Tamam? Ben ordan sana ilerde bir hesap numarası veririm, sen onlara bir miktar çıkart da onlar sussun. İstanbul’a bi şey sal, ben kendilerine söyleyeceğim, diyecem tamam, bu yalnız yemez, işte bir miktarını alın, susun diyecem. Tamam mı?
S.I.: Tamam.