Aslı SÖZBİLİR
Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2006 00:00
Ergene Nehri’ni kirleten fabrikaların atık suları, yeraltı kaynaklarını zehirliyor. Halk sağlığının büyük tehdit altında olduğunu söyleyen Çorlu Belediye Başkanı Ersin, "Sağlık muayenesindeki bazı kuyularımızdan çektiğimiz sularda fabrikaların kirlettiği sulara rastlıyoruz. Vatan-daşlarımızdan "Suyumuz kokuyor, gri akıyor" şikayetleri geliyor" dedi.
ÇORLU ve Çerkezköy’deki fabrikalar Ergene Nehri’ni kirletmekle kalmadı, yeraltı su kaynaklarını da tehdit etmeye başladı. Fabrikalar arıtma masrafından kurtulmak için, kuyulardan elde ettikleri birinci sınıf içme suyunu sadece bir kere kullandıktan sonra kirleterek, doğaya bırakıyorlar. Çorlu Belediye Başkanı Altan Ersin, suyun Avrupa’da arıtılarak 14 kez kullanıldığına dikkat çekiyor. Yeraltı sularının hoyratça kullanıldığını belirten Ersin, "Eskiden 100-150 metreden temiz içme suyu çıkarken şimdi 350-400 metrelere iniliyor. Böyle giderse 10 sene içinde susuz kalacağız" diyor. Çözümün, bölgede barajlar ve göletler oluşturarak, sanayiyi burada biriktirilen yüzey sularını kullanmaya yönelterek çözülebileceğini söyleyen Başkan Ersin şunları anlattı:
PARA ÖDEMİYOR
"1980’li yıllarda bir genelgeyle "Fabrikalar Büyükşehir hudutları dışına çıktıkları takdirde, suyu kendileri çıkarırlarsa para ödemeyecekler" denildi. Çorlu’ya gelen sanayici, hem yerin altından aldığı içme suyunu kullanıyor, hem de para ödemiyor. Para ödenmeyen şeyin kıymeti de olmuyor. Kayıtlı 700 sanayi tesisinden 400’ü suyu endüstriyel amaçlı kullanıyor. Suyu en çok tüketenler deri, tekstil ve kağıt sektörü. Örneğin deri sektörü 1 kilo deri için 270 litre, tekstil boyama ve yıkama sektörü ise 1 kilo kumaş için 1000 litre su harcıyor. Rekabet şartlarında önde olmak için kullandıkları suyu arıtmıyorlar. Çünkü arıtma tesislerinizi düzenli olarak işletirseniz bir malın fiyatına yüzde 30 ilave etmeniz gerekiyor.
GAZ KOKUYOR
Belediye olarak 29 yerden su pompasıyla suyu çekiyoruz, klorladıktan sonra şehrin şebekesine basıyoruz. Ancak artık içme suyu bulmakta zorlanıyoruz. Eskiden suyu 100 metreden çekiyorduk, şimdi 400 metrelere inmeye başladık. Son kazdığımız kuyularda elimizi yıkarken gaz koktuğunu fark ettik. Çünkü su azaldıkça gaz tabakasına doğru inmeye başladık. Fabrikaların doğaya arıtmadan saldıkları sular, yeraltı kaynaklarına ulaşmaya başladı. Sağlık muayenesindeki bazı kuyularımızdan çektiğimiz sularda onların kirlettiği sulara rastlıyoruz. Vatandaşlarımızdan "Suyumuz kokuyor, gri akıyor" şikayetleri geliyor. Bazı kuyularımızda her ne kadar klorlasanız da su içilemeyecek durumda.
ARITMA GÖSTERMELİK
İl Çevre Müdürlüğü, "Biz inceliyoruz. Kirleten yok" diyor. 08.00-17.00 saatleri arası zaten kimse kirletmiyor. Görünüşte tüm tesislerin arıtması var. İl Çevre Müdürlüğü’nün teftişlerine takılmamak için mesai saatlerinde rutin bir şekilde belli bir suyu karıştırıyorlar. Sabaha karşı by-pass yöntemiyle kirli suları Ergene’ye boşaltıyorlar."
SU FELAKET
Trakya Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi ve Çorlu Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Halim Orta Marmara Çevre Platformu tarafından 29 Temmuz’da Çorlu’da gerçekleştirilen toplantıda şunları söylemişti: "Çorlu’daki Meslek Yüksek Okulumuzun iki içme suyu kuyusu kurudu ve su elde edilmesi imkansızlaştı. Çünkü birinci sınıf içme suları, sanayici tarafından kullanılıyor. Baraj ve gölet yaparak, yerüstü sularını depolayıp, bunların sanayide kullanılması ve arıtılıp geri dönüşümlü hale getirilmesi şarttır. Su kaynaklarının, sanayici tarafından kullanılması, sulu ziraatın yapılmasının önünde en büyük engeldir. Trakya’da 750 köy var. En az 1000 göletin yapılması lazım. Yeraltı ve yerüstü kaynakları için tedbir alınmazsa 10 yıl sonra Trakya’da su sıkıntısı başlayacaktır. Bu da bir felakettir. Onun için zararın neresinden dönersek kárdır."
Ölümler kanserden pirinçler bu sudan
Kanserden ölümlerin arttığına da işaret eden Çorlu Belediye Başkanı Altan Ersin şunları söyledi: "Kabak çekirdeği, salatalık, sebze, kavun-karpuz yetiştirmek neredeyse imkansız hale geldi. Sulardaki asit ve tuz sıcaklarla buharlaşıyor ve sabahları çiğ olarak bitkinin üzerine düşüp, deformasyona neden oluyor. Yakında Trakya’da pirinç olmayacak. Çünkü Ergene Nehri’nin sularıyla yapılıyordu. Halen yapılıyorsa, o suyla yapılan sulamadan elde edilen pirincin, vücudumuza neler taşıdığını düşünün. Köylüler sütü bile dışarıdan almaya başladılar. Hayvan sulayacak akarlar kirli olduğundan kimse hayvan yetiştirmiyor. Ergene Nehri’nden su içen hayvanlar hastalanıp ölüyor. Nehirden yükselen koku ise dayanılmaz. Son dönemlerde ölümler hep kanserden."