Güncelleme Tarihi:
Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi, davanın ilk duruşmasını dün adliyenin en büyük salonu olan yaklaşık 500 kişilik konferans salonunda yaptı. Duruşma salonunda güvenliği sağlamak amacıyla çok sayıda polis ve çevik kuvvet polisi yer aldı. Duruşma salonunda örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen Dr. Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu 8’i kadın 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. İddianamede yer alan ve bebekleri ölen 5 müşteki aile ise duruşmaya katılmadı.
SİYASİLER, BAROLAR
Davanın ilk duruşmasını TBMM Adalet Komisyon Üyesi ve AK Parti İstanbul Milletvekili Şengül Karslı, TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile bazı baroların başkanları, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları ile bazı siyasi partilerin temsilcileri, çok sayıda avukat ve basın mensubu izledi.
AVUKATLAR ÇIKARILDI
Mahkeme başkanı, salon şartlarının yetersiz olması sebebiyle TBB Başkanı Erinç Sağkan’ın müşteki avukatlarının bulunduğu sıradan kalkarak izleyiciler kısmına geçmesini istedi. Talebe tepki gösteren avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine heyet salondan ayrıldı. Bir süre sonra heyetin salona geri gelmesiyle duruşma yeniden başladı. Mahkeme başkanı, duruşmaya gelen baro başkanlarının isimlerinin zapta geçirileceğini, onlar adına TBB Başkanı Sağkan ile İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu’na söz verilmesine karar verdiklerini belirtti. Kimlik tespitinin ardından davaya katılma talebine ilişkin dilekçeler okunurken ses duyulmaması üzerine bazı avukatlar, “Belki önemli bir talep var, davaya niye katılmak istediklerini öğrenmek istiyoruz” diye tepki gösterdi. Tepki gösteren avukatlar, mahkeme başkanı isteği üzerine, izinsiz konuştukları gerekçesiyle polis tarafından dışarı çıkarıldı. Katılma talebine ilişkin dilekçeler okunduğu sırada SEGBİS sisteminde arıza yaşanması nedeniyle duruşmaya 45 dakika ara verildi.
PERUK GİTTİ GERÇEK GÖRÜNDÜ
Bakırköy’deki duruşma basın, barolar, siyasi parti temsilcileri ve derneklerin yoğun ilgisi altında başladı. Duruşma salonu girişinde kalabalık bir sıra oluştu. Saat 10.00’da başlaması planlanan duruşma, yaklaşık bir saat gecikti. Önce hemşirelerden oluşan kadın sanıklar salona alındı. Ardından da diğer sanıklar yerini aldı. Çetenin lideri doktor Fırat Sarı salona girdiğinde ve kürsüye çıktığında arka sıralardaki birçok izleyici onu daha iyi görebilmek için ayağa kalktı.
SOĞUK VE ACIMASIZ
Takım elbise ve kravatı yoktu. Basına yansıyan fotoğraflarından çok farklı bir görünümü vardı. Önceki fotoğraflarında bir çeşit peruk olduğu anlaşılan gür ve özenle taranmış saçları dikkat çekiyordu. Şimdi ise o gür saçlardan eser yoktu. Gözlük de takmıyordu. Çok ağır suçlamalar yöneltilmesine rağmen üzüntü, utanma veya stres emaresi yoktu. Hemen yakınında ise sağ kolu diğer doktor İlker Gönen vardı. Duruşma boyunca birbirleriyle konuşmadılar. İkili neredeyse bütün izleyicilerin yakın göz takibindeydi.
AYLIK GELİRİ 400 BİN TL
Sarı, bazen sakallarını sıvazladı, bazen de kollarını bağlayıp konuşulanları dinledi. Duruşmaya üzerinde beyaz bir sweatshirt ile gelmişti. İlerleyen bölümlerde yeşil gömlek giydi. Avukatların müdahillik talepleriyle ilgili soruya soğuk ve donuk bir şekilde “Bir diyeceğim yok” diye karşılık verdi. Sarı, 400 bin lira aylık geliri ve 2 çocuğu olduğunu söyledi.
MAHKEMEDEKİ İFADESİ KAN DONDURDU
Duruşmada ilk olarak, “Yenidoğan çetesinde” 11 hastanenin hasta kabulünden sorumlu olan hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın savunması alındı. Taşçı’nın davanın diğer tutuklu sanığı hemşire Hasan Basri Gök ile yaptığı ve iddianamenin delilleri arasında yer alan görüşmeleri kan dondurmuştu.
Taşçı, mahkemede hâkim karşısında verdiği ifadesinde özetle şunları söyledi:
* Yoğun bakımda gece bilakis doktor durmuyor. Acil müdahale olması gerektiğinde biz müdahale ediyoruz. Aile, doktor ya da muhatap bulamayınca, aileye kendimizi doktor olarak tanıtıyorduk bilgi veriyorduk ‘Gerçeğe aykırı mı?’ diye sorarsanız, evet gerçeğe aykırıydı. Hasta 5 gün entübe kaldıysa 10 gün yazıyorduk, SGK’dan fazla para almak için daha fazla entübe yazıyorduk.
SGK'YI DOLANDIRDIK
* SGK’nın ödeme yaptığı bebek ilaçlarını sattık. Normalde bebeklerin kullanması gerektiği bir ilaç, SGK karşılıyor. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. Biz de Fırat Sarı ile konuştuk, ilaçların çöpe gitmesi yerine satılması için, satımını yapıyorduk. Hasan Basri bana ilaçları getirirdi, ben satardım.
* Fırat Sarı, ‘Hasta yok, doldur’ diyordu. Ne kadar hasta, o kadar para demek. Sürekli öyle para kazanılıyor.
* Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, para olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi. Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler.
'ÇEK FİŞİNİ GİTSİN'
* Kaya Bebek ile gözümün önünde öldü’ sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun ‘Çek fişi gitsin’ dediğini söyledi. Rıza Hocaymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadı gibi gösterdiler
PUSETLİ TEPKİ
Adliye önüne bebek beşiği, çocuk arabaları ve pankartlar ile gelen grup “Sağlık haktır satılamaz” sloganları attı. CHP’liler adına açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz da “Davada yargılanan bir tane bile kamu görevlisi yoktur. Dava bu yönüyle eksiktir. Bu tip yapılara, çetelere izin veren, görmezden gelerek katliama göz yuman kamu görevlileri yargılanmalıdır. İstanbul İl Sağlık Müdürü olarak 2016’dan yılından beri, sekiz yıl süre ile İstanbul’u yöneten şu andaki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu bu katliamın birinci elden sorumlusudur” dedi.
Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Genel Başkanı Saadet Özkan ise “Türkiye tarihinde bebeklerimize göz dikildiğini hiç görmemiştik” ifadelerini kullandı.
HEYETTE BİR KADIN HÂKİM
Duruşmanın ilk bölümü usül tartışmalarıyla geçti. Mahkeme başkanı geç vakte kadar yargılamanın sürebileceğini söyledi. Türkiye’nin birçok ilinden barolar davaya katılma talebinde bulundu. Salonda zaman zaman gerilim arttı. Avukatlarla mahkeme heyeti arasında müdahillik konusunda tartışmalar çıktı. Bu tartışmalara duruşmayı takip etmeye gelen AK Parti ve CHP milletvekilleri de dahil oldu. Devam eden süreçte izleyici bir avukat “duruşmanın disiplinini bozmak” sebebiyle salondan atıldı. Mahkeme heyeti zaman zaman tartışmaları yatıştırmakta zorlandı. Heyette bir kadın hâkim de vardı. Konferans salonundan dönüştürülen duruşma salonu tıka basa doldu. Bazı izleyici avukatlar duruşmayı ayakta takip etti.
NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
* Doktorlar Fırat Sarı ve İlker Gönen’e 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanmak üzere “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis.
* Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’e “ihmali davranışla kasten öldürme”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis.
* Aralarında hemşire Hasan Basri Gök’ün de olduğu diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları talep edilmişti. İddianamede ayrıca malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve şirketler lehine ‘dolandırıcılık’ suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep edilmişti.
DOSYALAR MARKET ARABASINDA
İçinde ifadeler, tapeler, dijital veriler ve davaya dair bütün detayların bulunduğu dava dosyaları, duruşma salonuna market arabasıyla getirildi.