Güncelleme Tarihi:
Sizi tanıyalım öncelikle.
İlkin Göker: 52 yaşındayım. 29 yıldır hekim olarak görev yapıyorum. Fizik tedavi uzmanıyım. Liseyi, tıp fakültesini Konya’da okudum. Yıl 1992. Zorunlu hizmet kurasında Aksaray’ı çektim. 3 No’lu sağlık ocağını, Mehmet de orada çalışıyordu. Konya dışında okuyamadım. Babam göndermedi.
İki yıl Aksaray’da Mehmet ile birlikte çalıştık. Aksaray’da da evlendik. İkimiz de Aksaray’dayken Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ihtisas kazandık. 24 yaşındayken tanıştık, 26’da da evlendik.
İLK GÜN DİKKATİMİ ÇEKTİ
Mehmet Göker: Sağlık ocağının kurucu hekimiydim. Göreve başlayalı bir yıl olmuştu. Müstakbel kayınpederle gelmişti İlkin. Hoşça bir hanımefendi, geldiği gün dikkatimi çekmişti zaten. Baş başa kalmayı gerektirecek ekstra bir akşam yemeğine ihtiyacımız hiç olmadı, sağlık ocağında iki hekimiz. Birbirimizi tanımak için ister istemez fazlasıyla zamanımız oldu. Ben o dönemde Balıkesir Havran’a tayin istemiştim. Atladık otobüse sağlık ocağını görmeye gittik. Ortamı beğenmedik geri dönüyoruz otobüsle. Evlenme teklifini de otobüste yaptım. Siyasette de ev yaşantısında da meslekte de gerçekten bana katkısı yüzde 50’nin üzerindedir. Kadere inanmanın önemi de var. İkimiz de ihtisas yazdık. Aksaray’dan sonra ikimiz de Sivas’ı kazandık. İkimizin de altıncı tercihiydi.
Hangi özelliklerinizden etkilendiniz?
İlkin Göker: Ben duygularımı anlatamam babam çok sert yetiştirdi bizi. Mehmet’in girişkenliği, pratik zekası, esprili kişiliği beni çok etkilemişti.
Mehmet Göker: Çok güzeldi ve candandı, içtendi. Bir insan orada bir fare gördüğü zaman ‘Bak bak fare’ diye korkutmaya çalışır. İlkin o fareyi kovar, ondan sonra sana söyler ‘Burada fare vardı’ diye. Ne oldu be, yeniden mi âşık oluyoruz ne (gülüşmeler)...
DÜĞÜNÜMÜZDE MEHMET AĞLADI
Eşinizi anlatır mısınız?
İlkin Göker: Sevecendir, duygusaldır, yardımseverdir. Çabuk ağlar. Hatta düğünümüzde bile ağlamıştı. Normalde gelinler ağlar ama ben gülüyordum o ağlıyordu. Ailesine çok düşkündür. İnsandır Mehmet. Yapacağı her işte obsesif kompulsiftir. Hekimken de öyleydi. Akşamları benim üzerimde yapardı ameliyatları. Evirir, çevirir, ‘Bak bunu şöyle yapacağım’ derdi. Bu özelliği Mehmet’i çok yıprattı. Biraz dağınıktır.
O OLMAYINCA YARIM KALIRIM
Mehmet Göker: Bilgili ve mantıklı; verdiği kararlarda her zaman objektiftir. Mehmet Göker birse eğer yarısı İlkin’dir. O olmayınca yarım eksik kalmak gibi. Sihirlidir. Ankara’dan her dönüşüm büyük özlemle olur. Ben Hababam Sınıfı’nda bile ağlamış adamım. Hiç çekinmem ağlarım ama iyi de gülerim.
ÇOK GÜZEL YEMEK YAPAR
İlkin Göker: Mehmet yemek yapmayı da yemeyi de çok sever. Hatta bazen yaprak sarar. Mutfağı toplama işi bende.
Mehmet Göker: Yemek yapmak benim hevesim, hobim. En büyük hayallerimden biri butik; üç, beş masalık ev yemekleri lokantası açmak.
İNEK KOVALADI GÜBREYE DÜŞTÜM
Eşinizin siyasete girişini nasıl karşıladınız? Seçim bölgesinde çalışmalara katıldınız mı?
İlkin Göker: Mehmet çok istiyordu. Bu kadar gönülden inandığı bir iş olunca da karşı çıkmak olmazdı. Ön seçimde zevkli çalıştık. Ev ev herkesi gezdik. Aktif olarak benim de çalışmam gerekiyordu. Değişik bir tecrübeydi benim için. Önceleri doktor olduğumu söyleyemiyordum, çekiniyordum. Çok gezdik. Dağın tepesindeki köylere bile gittik. Köpekler, inekler kovaladı, gübrenin içine düştüm. Meşakkatliydi ama unutulmaz anılar biriktirmiş olduk.
DOKTOR HANIMI GÖTÜRMEYİN
Mehmet Göker: Bir şeyleri değiştirmemiz gerekir, bu taşın altına bizim de elimizi koymamız gerekir diye düşündüm. Kapı kapı gezerken İlkin’i tanıyan herkesin benden istediği tek şey vardı; ‘Doktor hanımı Ankara’ya götürmeyin’di
Burdur’da bir gününüz nasıl geçiyor?
İlkin Göker: Saat 08.10’da hastanedeyim. Günde ortalama 70-80 hasta bakıyoruz. Saat 17.00 civarında evde oluyorum. Bazı akşamlar arkadaşlarla göl kenarına gidiyoruz. Tebeşir boyası diye bir şey var. İnsanlar evlerindeki eşyalarını boyuyorlar. Vaktim olsa onu yapacağım. Pilatese, yogaya gidiyorum.
DÖVMEYE TEPKİ: TÖVBE TÖVBE
İLKİN Hanımın kolundaki ve omuzundaki dövmeler dikkatimi çekiyor. Kolunda Mehmet ve Günce yazılı, omzunda ise minicik bir kuş var. Ressam arkadaşı yapmış. Eşi dövmeleri görür görmez “Tövbe tövbe bu yaşta” demiş. “Siz neden yaptırmıyorsunuz” diye soruyorum. Mehmet Göker, “Ben asla istemem. Silemem, silemedikçe takıntılı olurum. Ciddi şekilde obsesifim ben” diyor.
KIZIMIZ ‘BABA’ DİYE AĞLARDI
Kızınız Günce’nin dünyaya gelişi. Bebek haberini nasıl verdiniz?
İlkin Göker: Bebek haberini nasıl verdiğim değil de Günce’nin dünyaya gelişi çetrefilli. Henüz doğum iznine ayrılmamıştım. 8 aylık hamileydim doğum sancım başladı. Hastaneye gittik, sezaryen olacağını söylediler. Gece olduğu için doğuma girecek hekim arkadaşımız evde. Mehmet’in hocayı gidip evinden alacağı ambulansın tekeri patlak çıkıyor. Altı saat şiddetli sancı çektim. Kızımızı kuvöze aldılar. Aileden kimse yok, Sivas’ta asistanlık yapıyoruz. 20 günlükken de asistan olduğum ve çalışmak zorunda kaldığım için bakıcıya bıraktım. Çok zor günlerdi. Kızımızın matematiği beceremeyebileceğinden, okul sorunu olabileceğinden bahsettiler. Bizim kız dokuz aylıkken konuştu, 11 aylıkken yürüdü, bilgisayar mühendisi oldu. Günce ‘baba’ diye ağlardı o nedenle ben uyurdum geceleri. Mehmet de çok güzel bakardı kızımıza.
Mehmet Bey kıskanç bir baba olduğunu söylüyor. Peki, kıskanç bir eş midir?
İlkin Göker: Kıskançtı. Giyimime karışırdı başlarda. Sonra sakinledi, delikanlılık dönemleri geride kalınca. Ben de çok huysuzdum, yapmazdım. Sonuçta oğlak burcuyum.
KORONADAN NASIL KORUNUYORLAR
Korona günlerinde ne gibi önlemler alıyorsunuz?
İlkin Göker: Yıllardır ateşlendiğimi bilmem geçtiğimiz haftalarda ateşlendim. Yeni doğmuş taylar ayakta duramazlar ya öyleydim. Korkunç bir eklem ağrısı oldu. Bir ay süren de kuru öksürük. Tablo çok uyuyordu herhalde geçirdik diyorum. Büyük halsizliğe sebep oluyor. Şimdilerde neler yapıyoruz derseniz, Mehmet Bey dışarı çıkmıyor. Ben işim gereği hastaneye gidiyorum. Dönüşte ilk iş kapının önünde hastanede giydiğim kıyafetleri çıkarıyorum. Duşa gidiyorum, derhal. Makineye atıp yıkıyorum. Kullandığımız ortak eşyaları ayırdık. Bağışıklığı artırıcı, mesela günde 1000 miligram C vitamini, 80 miligrama kadar çinko gibi destekler gerekli.
Mehmet Göker: Hekim olarak en önemli çağrımız herkesin evinde kalması.
DOGGY İLE TERLİK KAPMACA
Köpeklerine Harry Potter’daki karakterden esinlenip Doggy adını koymuşlar. İlkin Göker’in zor bulunan 34 numara terliklerini ondan kurtarmak da zor oluyor.