Yeni yıl klasiği: Fındıkkıran Şefik KAHRAMANKAPTANÇocukların Noel sevinci, süslü çam ağacı, armağanlar ve tatlı yiyecekler Fındıkkıran'ın vazgeçilmez ortamıdır.

Güncelleme Tarihi:

Yeni yıl klasiği: Fındıkkıran Şefik KAHRAMANKAPTANÇocukların Noel sevinci, süslü çam ağacı, armağanlar ve tatlı yiyecekler Fındıkkıranın vazgeçilmez ortamıdır.
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 1998 00:00

Yeni yıl klasiği: Fındıkkıran Şefik KAHRAMANKAPTANÇocukların Noel sevinci, süslü çam ağacı, armağanlar ve tatlı yiyecekler Fındıkkıran'ın vazgeçilmez ortamıdır. Bu ortam evin kızının rüyasında bir masalı doğurur. Çok sevdiği kurşun asker formundaki fındık kıracağı ile farelerin canlandığı bu masalsı ortam, iki ünlü dansa, Kar Tanelerinin Dansı ile Şeker Perisi'nin dansına tanıklık eder. KALABALIK kadrolu yerleşik bale toplulukları için yeni yılı Fındıkkıran balesiyle karşılamak bir klasiktir. Ankara Devlet Balesi, Çaykovski'nin ölmeden önce tamamladığı son eseri olan Fındıkkıran'ı yılbaşı arifesinde sergileyerek, sanatsaverlere bir yeni yıl armağanı sunuyor. Konusunu ünlü Alman yazar Hoffman'ın masallarından alan Fındıkkıran'ı sergilemek her bale topluluğunun harcı değildir. Yeterli bir kadronun yanı sıra, usta bir yönetmen ve koreograf, ucuzundan geçiştirilemeyecek şık giysiler, pırıltılı bir dekor ister Fındıkkıran. Yeterli bir kadro Ankara'da mevcut. Nurol Şirketler Topluluğu'nun 50 bin dolarlık desteği sayesinde Fransa'da yaşayan ünlü Rus koreograf Andre Prokovsky ile sahne ve giysi tasarımının dâhi çocuğu Alexandre Vassiliev getirtilince, ortaya dört dörtlük bir Fındıkkıran çıkmaması için neden kalmamış. Çocukların Noel sevinci, süslü çam ağacı, armağanlar ve tatlı yiyecekler Fındıkkıran'ın vazgeçilmez ortamıdır. Bu ortam evin kızının rüyasında bir masalı doğurur. Çok sevdiği kurşun asker formundaki fındık kıracağı ile farelerin canlandığı bu masalsı ortam, iki ünlü dansa, Kar Tanelerinin Dansı ile Şeker Perisi'nin dansına tanıklık eder. Konuyu enine boyuna anlatmanın bir gereği yok. Ankara'nın genç kadrosu çok başarılı. Arzu Dirin, Kar Kraliçesi ve Şeker Perisi olarak harikalar yaratıyor. Prens'te Armağan Davran, sihirbaz Drosselmeyer'de Volkan Ersoy, Fındıkkıran'da Serhat Güdül sağlam ve teatral danslarıyla eserin iskeletini oluşturuyorlar. Sahneye çok yakışan Elif Fırat hem Boğaç Özbakır, hem de Bahri Gürcan'la ikili danslarında göz okşuyor. Arap kızında Ekin Ege fazlalıklarını atmış olarak, Ertuğrul Bolat'la güzel bir tipleme yaratıyor. Rus dansında Hakan Odabaşı, Özden Aktürk, Serhat Elifer üçlüsü çok başarılı. Zaten koreograf Prokovsky, Üç Silahşörler'in bu uyumlu üçlüsünü hiç bozmadan kullanmış Rus dansında. Sempatik Çin dansında Sanem Ergüler, Serhat Güdül, Sanem Subaygil, Mirliton'da Ayşegül Aydemir, Almula Özlem, Selin Sezer üçlüsü alkışı fazlasıyla hakediyorlar. Özellikle genç Almula bu dansta teknik kapasitesini başarıyla sergiliyor. Kar Tanelerinin Dansı ve Çiçek Valsi, kadronun genel başarısının göstergesi. Koreograf Prokovsky, zamanında Fındıkkıran'da dansetmiş. Ankara uygulamasında Ivanov'un klasik koreografisine bir ölçüde bağlı kalmış. İkinci perdedeki büyük ikili dansı aynen alırken, diğer danslarda kendi anlayışını uygulamış. Sohbetimizde sonuçtan memnuniyetini ‘‘Yeni, genç ve kaliteli danscılar var. Ankara'ya son yıllarda taze kan gelmiş, aldığım verimden çok memnunum’’ diye ifade etti. Bu kadro ile önümüzdeki yıllarda Çaykovski müzikleri ve kendi koreografisiyle ‘‘Chistmas Eve’’ adlı yeni bir bale önermeye hazırlanıyor. Fındıkkıran'da Prokovsky, ilk kez sahnede büyük balonlar kullanmış. Sahne tasarımcısı Alexandre Vasiliev, Ankara'nın küçük ve dar sahnesine hem görsel anlamda, hem de kullanım yönünden ferahlık kazandırmada çok başarılı. Temel dansçıların giysi ve tütüleri, Fransa'dan getirtilen malzemeyle Moskova'nın ünlü dikimevi Grijkov tarafından hazırlanmış. Herşey dekorun yalın çarpıcılığında sanki bir rüya gibi. Fındıkkıran, vizyon, para, yetenek ve emek biraraya gelince, başarının nasıl evrensel ölçütlerde elde edilebileceğinin güzel bir göstergesi. Ama sonuç, klasik bir Fındıkkıran. Yenilik özellikle sahne tasarımında. Leoparın kuyruğunu tutma tutarsan asla bırakma! TURGUT Yasalar'ın, senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini üstlendiği ‘‘Leoparın Kuyruğu’’ filmi dün İstanbul'da gösterime girdi. 35. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ‘‘En İyi Senaryo’’ ödülünü alan film, Turgut Yasalar'ın ilk uzun metrajlı filmi. Leoparın Kuyruğu'nda, bir Amerikalı er ve onu kaçıran beş gencin, iki gün boyunca yaşadıkları anlatılıyor. Filmde, idama mahkum olan arkadaşlarının infazını durdurabilmek için beş gencin gerçekleştirdiği kaçırma eyleminin hiç istenmemesine rağmen, politik bir eylem olmaktan çıkması ve kahramanların kendilerini bir ‘‘çıkmaz sokakta’’ bulması konu ediliyor. 1970'lerin başında geçmesine ve kahramanlarının 68'li olmasına karşın Leoparın Kuyruğu, gerçek bir hikayeyi ele almıyor. Ancak filmin senaryo yazarı ve yönetmeninin iddiasına göre, anlatılanların tamamı yaşandı. Turgut Yasalar, ‘‘Filmde gerçek bir öyküyü anlatmıyoruz. Fakat, senaryoyu yazarken o dönemde, hatta daha sonra yaşanmış pek çok olay ve anıdan yararlandım. Dünyada bize benzeyen ülkelerden herhangi birinde geçmesi mümkün, kısaca evrensel bir öykü oluşturdum’’ diyor. Yasalar, filmin adını bir Afrika atasözü olan ‘‘Leoparın kuyruğunu asla tutma, tutarsan asla bırakma’’dan aldığını söylüyor. Turgut Yasalar'ın Ahmet Somuncuoğlu ile birlikte yapımcılığını da üstlendiği Leoparın Kuyruğu'nun yapım sorumluluğu Önder Çakar, görüntü yönetmenliği Y.Deniz Güven, müzikleri de Cengiz Onural tarafından yapıldı. Filmin başrollerini, Yetkin Dikinciler, Devrim Nas, Hakan Pişkin, Tardu Flordun, Ümit Çırak, Lamık Blake, Murat Karasu ve Evren Duyal paylaşıyor. GAZETECİ-SİNEMACI Leoparın Kuyruğu filminin senaryo yazarı ve yönetmeni Turgut Yasalar, 1975-85 yılları arasında Günaydın gazetesi, ISTA Haber Ajansı, Politika, Milliyet ve Dünya gazetelerinde çevirmenlik, muhabirlik ve redaktörlük yaptı. 1985 yılında reklamcılığa geçen Yasalar, çalıştığı ajanslarda yazarlık ve müşteri temsilciliği yaptı, reklam ve tanıtım filmlerinin yapımlarında görev aldı. Birçok TV dizisinde görev alan Turgut Yasalar, TRT 1 için ‘‘Ayaşlı ve Kiracılar’’ dizisinde senaryo yazarlığı, ‘‘Hanımlar Sizin İçin’’ programında Nezihe Araz'a, Engin Noyan'la birlikte yardımcı yazarlık, TeleOn için ‘‘Kanunun da Ötesi’’ adlı dizide proje yazarlığı, yönetmen yardımcılığı ve oyunculuk ile Kanal D için ‘‘Çılgın Bediş’’ adlı dizide yönetmenlik yaptı. Yasalar, aylık sinema dergisi Antrakt ile haftalık Sinema Gazetesi'nin kurucu ortağı ve yayın yönetmenliği görevlerinde bulundu. 1994 yılında ‘‘Sergüzeşt-i Darbe-i Hükümet’’ adlı senaryosuyla Kültür Bakanlığı Senaryo Ödülü'nü kazanan Turgut Yasalar, ilk uzun metrajlı filmi Leoparın Kuyruğu ile 35. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ‘‘En İyi Senaryo’’ ödülünü aldı. Cebeci'den gündelik hayat RESSAM Selim Cebeci'nin son dönem yapıtları, 9 Ocak tarihine kadar İstanbul Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde görülebilir. Cebeci'nin resimleri geleneksel anlamıyla ‘‘gündelik hayat’’ı yansıtıyor. Sanatçı, tablolarında insan ruhuna ait olan ne varsa yansıtıyor. Daha çok da tedirginlik ve kırıklıklar ön planda. Cebeci, tablolarında ağırlıklı olarak pastel renkleri kullanıyor. Seramiğin öyküsü YAŞAMINI bir yıldan bu yana İstanbul'da sürdüren Gürcü seramik sanatçısı Otar Sharabidze'nin yapıtları, 30 Ocak tarihine kadar Tolga Eti Sanatevi'nde sergileniyor. Tiflis Devlet Sanatlar Akademisi Cam Seramik bölümünden mezun olan Sharabidze, daha sonra seramik sanatıyla ilgilenmeye başlamış. Otar Sharabidze'nin sergisinde daha çok kase, vazo ve çaydanlıklar ön planda. ‘‘Onlara şekil verirken bir şeyden emindim’’ diyor sanatçı ‘‘Bu da her zaman alışık olmadığımz bir şeyi arayıp yapmış olmamdır. Yapıtlarımı meydana getirdiğim zaman onların canlanıp benimle sohbet ettiklerdini ve onları yaratırken düştüğüm hataları bana söylediklerini düşünüyorum.’’Denizi seven resimler SANATÇI Metin Gönül'ün son resimleri 31 Aralık'a kadar İstanbul'da Purart Sanat Galerisi'nde görülebilir. Metin Gönül deniz sevgisiyle tanınan bir ressam. Bu sevgisi doğal olarak tuvallerine de yansımış. Yağlıboya kullanarak yaptığı resimlerinde deniz insanlarını, balıkçıları ve günlük yaşamdan sahneleri işleyen Metin Gönül, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Ali Avni Çelebi Atölyesi'nden mezun. Meti
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!