OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 06, 2003 00:00
AB'ye uyum süreci nedeniyle reform niteliÄŸi taşıması beklenen Türk Ceza Kanunu tasarısı, tersine kadını ikinci sınıf gören geleneklere prim veriyor.AB yolundaki Türkiye, hálá 1889 tarihli Ä°talyan Ceza Kanunu temel alınarak 1926'da yürürlüğe giren ceza kanununu kullanıyor. 80 yılda Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 592 maddesinden sadece 54'ü deÄŸiÅŸti. Kalan maddelerin çoÄŸu çaÄŸdışı yaklaşımlarla dolu. Adalet Bakanlığı'nın AB'ye uyum amacıyla ‘reform’ olarak sunduÄŸu yeni TCK yasa tasarısı da, kadınları ikinci sınıf gören ‘töre’lere prim veriyor. Tasarı, kadına karşı deÄŸil topluma karşı suç saydığı tecavüzü, ancak ÅŸikayet durumunda dikkate alıyor. Namus cinayeti iÅŸleyenleri, kadınları kaçıranları, karısına tecavüz edenleri koruyor, kolluyor. Çocukların tacizde ‘rıza’sı olur muTCK'da deÄŸiÅŸiklik önererek ve AB'ye uyum süreci nedeniyle ‘‘reform’’ niteliÄŸi taşıması beklenen TCK tasarısının çaÄŸdışı maddeleri arasında, son haftalarda çok tartışılan 13 yaşındaki N.Ç. olayını ilgilendiren madde de var. Tasarının 318. maddesi aynen şöyle diyor:‘‘On beÅŸ yaşını bitirmemiÅŸ olan bir çocuÄŸun rızası ile ırzına tasaddi eden kimseye 2-4 yıl arasında hapis cezası verilir.’’Yani tasarı, çocukların cinsel istismarında rızanın sözkonusu olabileceÄŸini varsayıyor! TCK Kadın Çalışma Grubu, henüz psikolojik, cinsel ve zihinsel geliÅŸimini tamamlamamış (N.Ç. gibi) çocukların uÄŸradığı cinsel saldırılarda rızanın sözkonusu olamayacağını, burada fail ve maÄŸdur arasındaki güç ve bağımlılık iliÅŸkisinin ayrı bir madde baÅŸlığı altında düzenlenmesi gerektiÄŸini söylüyorlar.Tecavüzde kadın maÄŸdur deÄŸilmiÅŸAB üyesi ülkelerin hiçbirinin ceza yasasında olmayan bir durum da, cinsel suçların bulunduÄŸu yer! Onların yasalarında kadına karşı iÅŸlenen cinsel suçlar, ‘topluma karşı iÅŸlenen suçlar’ baÅŸlığı altında yer almıyor. Çünkü uluslararası hukuk, cinsel suçların, en baÅŸta buna maruz kalan ‘birey’e zarar verdiÄŸini kabul edeli 40 yıl oldu. Åžimdi bizim yasamıza bakalım: Kadına (tabii çocuklara da, artık erkeklere de) karşı iÅŸlenen suçlar, ‘adab-ı umumiye’ ve ‘nizam-ı aile aleyhine’ iÅŸlenen suçlar içinde görülüyor. Reform olsun diye hazırlanan tasarı da aynı çaÄŸdışı ve ayrımcı yaklaşımla, bu suçları, (315, 316, 317. 318) maddelerinde ‘topluma karşı iÅŸlenen suçlar’ kısmında düzenliyor. Elinizi vicdanınıza koyun, bir kadın kaçırıldığında, tecavüze uÄŸradığında, bundan en fazla zarar gören kimdir? Kendisi, bedeni ve ruhu mu, toplumun genel ahlakı mı, aile düzeni mi? Prof. Aysel Çelikel bunu şöyle yorumluyor: ‘‘Bu suç kadının bedenine karşı yapılmış ağır bir insan hakları ihlalidir. Yasa tasarısında bu suçlar, biliÅŸim, haberleÅŸme, ekonomi ve ticarete iliÅŸkin suçların hemen ardından geliyor. Bu da kadının bu sayılanlar gibi bir meta olarak görüldüğünü gösteriyor.’’‘Namus’ cinayetine ‘tahrik’ indirimiTasarı, Türkiye'de kadınların en temel hakkı olan yaÅŸama hakkını tehdit eden namus cinayetlerini engelleme görevini de yerine getirmiyor. Çünkü tasarının 31. maddesindeki ‘haksız tahrik’ maddesi, cezayı dörtte üçüne kadar indirerek, suç faillerine açık çek veriyor ve kadın katliamlarına neden olan ‘töre’leri adeta yasa eliyle meÅŸru kılıyor. Kadın derneklerinin oluÅŸturduÄŸu TCK Kadın Çalışma Grubu, namus saikiyle iÅŸlenen suçların da ‘nitelikli insan öldürme’ bölümünde ele alınması gerektiÄŸini söylüyor.Evlilikte tecavüz hálá suç deÄŸilBatı toplumlarında evlilik içi tecavüz suç olarak tanımlanalı çok oldu. Yürürlükteki TCK ve ‘reform’ olarak sunulan tasarı ise ağır bir insan hakkı ihlali olan evlilik içi tecavüz suçunu tanımıyor. Çünkü AKP Kadın Komisyonu üyesi kadınlar bile ‘‘Aile mahremiyetine karışılmaz’’ diyor. Yani kadın evliyse, kocası ona istediÄŸini yapabilir, yasalar da kadını korumaz! Prof. Aysel Çelikel, bu maddenin tasarıdan, 1996'da verilen çaÄŸdışı bir Yargıtay kararına dayanarak çıkarıldığını söylüyor. ‘‘Kocanın karısının rızası hilafına ters cinsel iliÅŸkide bulunması ırza geçme deÄŸil, aile fertlerine kötü muameledir’’ deyip çok az bir ceza öngören Yargıtay kararına, Sami Selçuk muhalefet ÅŸerhi koymuÅŸtu. Çelikel'e göre bu açık bir tecavüz suçuydu ve kanıtlanmış tecavüzü kötü muamele saymak, kocaya karısının bedeni üzerinde istediÄŸi tasarrufta bulunma hakkını vermiÅŸti.Tecavüz ettiÄŸiyle evlenene ceza yokYeni TCK tasarısına göre, bir kadını kaçıran ya da ona tecavüz eden kiÅŸi, eÄŸer onunla evlenirse cezadan kurtuluyor. Faili cezadan kurtarmak için yapılan bu tür evliliklerde kadın, sanki suçlu kendisiymiÅŸ gibi, tecavüzcüsüyle bir arada yaÅŸamaya mahkum ediliyor (Madde 325, 327). Aysel Çelikel'in bakanlığı döneminde bu maddeye ‘‘kızın serbest iradesinin olup olmadığının hakim tarafından araÅŸtırılması’’ hükmü eklenmiÅŸti. Böylece serbest iradenin olmadığı anlaşılırsa, ceza ertelenemeyecekti. EÄŸer kadın ve erkek kendi istekleriyle kaçtılarsa da yolları açılacaktı. Ancak bu bölüm yeni tasarıdan çıkarıldı.Irz ve hayasızlığı AB nasıl anlasınYürürlükteki kanun ve gündemdeki tasarıda cinsel suçlar hep ‘ırz’ kelimesiyle anlatılıyor. Oysa AB'ye girmeye çalışan 2003 Türkiyesi'nde ırz kavramı kiÅŸinin cinsel bütünlüğünü tanımlamaktan artık çok uzak. Irz, ‘namus, iffet, ÅŸan, ÅŸeref’ demek. Tecavüz ise kadının namusuna deÄŸil, fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne bir saldırı. Avrupa, ‘tecavüze uÄŸradığı için namusuna halel gelen kadın’ yaklaşımını nasıl anlayacak? Sonra, yine tasarıda geçen ‘hayasızca hareketler’ (Madde 320), ‘edep töreleri’ gibi, toplumlara ve zamana göre deÄŸiÅŸen, yasal ya da hukuki hiçbir geçerliliÄŸi olmayan terimlere ne anlam verecek? TCK Kadın Çalışma Grubu, tecavüz suçunun tasarıda ÅŸikayete baÄŸlı bırakılmasına da karşı çıkıyor. Çünkü tecavüze uÄŸrayan kadın genelde baskı görüp güçsüzleÅŸtirildiÄŸi için ÅŸikayetçi olamıyor, bu da failleri cezasız bıraktığı gibi, teÅŸvik ediyor. Laf atmak yasak ofiste taciz serbestLaf atma ve sarkıntılık suçları, az bir cezayla da olsa Ceza Kanunu'nda var (Madde 321). Ama ‘iÅŸ yerinde taciz’den hiç sözedilmiyor. Tasarı, Türkiye'de sık sık meydana gelen zorla bekaret kontrolünü de suç saymıyor. Çok yaygın olan çocukların aile içinde cinsel istismarına iliÅŸkin bir madde de yok.MaÄŸdur bakire deÄŸilse ceza azAnayasa'nın ve uluslararası hukukun eÅŸitlik ilkesini ihlal eden bir TCK yaklaşımı da, kadınları evli, bekar, bakire, bakire olmayan diye ayırması. Kaçırılan ya da tecavüze uÄŸrayan kadın evliyse, ceza daha fazla (Herhalde kocası, yani bir sahibi olmasından (Madde 325/2). Yani düşünülen yine kadın deÄŸil erkek ya da aile). Bekarsa daha az. Ama bakire deÄŸilse daha da az!Evlilik dışı çocuÄŸu öldürene indirimTCK çocuklar arasında da ayrım yapıyor. Adeta yasa eliyle evlilik dışı çocuk öldürmeyi teÅŸvik ediyor. Evlilik dışı doÄŸmuÅŸ bir çocuk, annesi tarafından ‘şeref kurtarma’ amacıyla öldürülürse, bu hafifletici bir neden (Madde 139). Yani yasa açıkça cinayete teÅŸvik ediyor. TCK Kadın Çalışma Grubu, ‘‘Bu madde, doÄŸumdan kaynaklanan psikolojik rahatsızlıklar, doÄŸum sonrası bunalım ya da aile veya toplum baskısından kaynaklanan öldürülme korkusu varsa uygulanmalı’’ diyor.Kadınlara sormadan yasa hazırladılarTCK'da reform çalışmaları aslında 10 yıldır hükümetlerin gündemine gelmeye çalışıyor. Son tasarılardan biri, Prof. Aysel Çelikel'in Adalet Bakanlığı sırasında, kadın kuruluÅŸlarına da danışılarak hazırlanmıştı. Tasarıda AB'ye uyum sürecine, Türkiye'nin imza attığı uluslararası anlaÅŸmalara uygun ve kadın hukukçuların görüşlerini yansıtan maddeler vardı. Ancak AKP hükümeti, bu tasarıyı gündemden kaldırarak, Hikmet Sami Türk'ün Adalet Bakanlığı sırasında hazırlanan tasarıyı Adalet Komisyonu'nun önüne koydu. Aysel Çelikel, ‘‘Bu tasarıyı hazırlayan komisyonda tek bir kadın ceza hukukçusu bile yoktu’’ diyor.Herkesi memnun edemeyiz kiAdalet Bakanı Cemil Çiçek, AB standartlarına uymaktan çok uzakta ve Türkiye'nin altına imza koyduÄŸu uluslararası sözleÅŸmelere aykırı bu tasarıyı savunurken, ‘‘Herkesi memnun edemeyiz ki’’ demiÅŸti. Hürriyet yazarı Ferai Tınç da soruyor: ‘‘Herkes kim acaba? Kadınlar olmasın?’’Tınç, bu bakış açısıyla binlerce uyum paketi hayata geçirilse bile ‘uyumsuzluÄŸun’ sonsuza kadar devam edeceÄŸini belirtiyor.Kadın örgütleri harekete geçtikadınları ikinci sınıf sayan ‘reform’, sivil toplum örgütlerini ayaÄŸa kaldırdı. Cumhuriyet Kadınları DerneÄŸi'nden Ä°stanbul ValiliÄŸi Kadının Statüsü Birimi'ne kadar çok sayıda örgüt, bir araya gelerek Türk Ceza Kanunu Kadın Çalışma Grubu'nu oluÅŸturdu. Grup, hazırladığı ‘‘DeÄŸiÅŸiklik Talepleri’’ baÅŸlıklı bir metni Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e gönderdi. Çünkü Bakan Çiçek, ‘‘Reform tasarısı, Alt Komisyon'da eylüle kadar tartışılacak. Bütün görüşlere açığız. Sivil toplum örgütleri, vatandaÅŸlar görüşlerini, taleplerini Adalet Komisyonu BaÅŸkanı'na ya da üyelere iletebilirler’’ demiÅŸti. Çiçek'in sözünü tutup tutmadığını zaman gösterecek.Â
button