Güncelleme Tarihi:
Soğuk Savaş dönemine dair en sık anlatılan hikâyelerden biridir: ABD’li bilim adamları beyin üzerinde yaptıkları çalışmalarda komünizmin sırrını çözmüş. Kendilerini komünist olarak tanımlayan deneklerin ön lobundan bir parça kestiklerinde deneklerin komünizm fikrinden vazgeçtikleri görülmüş. Bunun üzerine ABD, “Komünizmin bir beyin hastalığı olduğunu ispatladık” diye buyurmuş. Rusya’dan da cevap gecikmemiş: “Yaptığınız çalışmayla ancak beyinsizlerin kapitalist olabileceğini ispatlamış bulunuyorsunuz.”
Her alanda rekabetin savaşa dönüştüğü Soğuk Savaş, yıllar önce sona ermiş olabilir. Fakat bazı gelişmeler pek hayırla olmasa da o dönemi hatırlamamıza neden oluyor. Son örneği, casus yunuslar. Evet, doğru duydunuz, casus yunuslar.
Her daim gülen, yeryüzünün bu en sevimli canlılarının daha önce gösteri merkezlerine kapatıldığını görüp, Japon balıkçılar tarafından katledilmelerine şahit olmuştuk. Şimdi de ABD ve Rus donanmalarının yeni stratejilerinde sahaya sürülüyorlar. Her iki ülke de mayın tarama ve GPS yönlendirmek için yunusları askeri operasyonlarda kullanıyor.
“Bu sevimli dostlarımızı askere almak hangi aklı evvelin fikri” derseniz, geçmişi 1970’lere kadar uzanıyor. Yunuslar için Sovyetler döneminde Sivastopol’da ABD cephesinde de California’da iki eğitim üssü açılmış. ABD, casus yunuslardan Körfez savaşı ve Irak Savaşı sırasında yararlanmış. Rusya’nın yunuslarıysa Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Ukrayna’da kalmış. Ta ki geçen aya kadar. Ukrayna’nın çatışmalı Kırım meselesi patlak verdiğinde Rusya, Sivastopol’daki yunus eğitim merkezine tekrar el koymuş. Ve yunuslar tekrar Rusya’nın eline geçmiş.
Yunusların savaşı
İş bununla sınırlı kalsa iyi. Geçen hafta ABD’li askeri kaynaklar yazın Karadeniz’de yapılacak NATO tatbikatlarında ilk kez casus yunus ve denizaslanlarının kullanılacağını açıkladı. Tam da Rusya casus yunuslarına yeniden kavuşmuşken, zamanlaması manidar. Karadeniz’deki bu tatbikatta Rus yunuslarıyla ABD askeri yunuslarının karşı karşıya gelme olasılığı var. Uzmanlar bu durumda tam olarak ne yaşanacağını bilemiyor.
Hayvan severler doğal olarak bu duruma tepki gösteriyor. Yunusların Karadeniz’e taşınması sırasında bile zarar görebileceği düşünülüyor. Daha büyük tehlikeyse iki ülkenin askeri donanımlı yunuslarının denizaltında karşılaşma ihtimali. ABD Deniz Kuvvetleri Sözcüsü Tom LaPuzza, böyle bir şeyin mümkün olmadığını açıklamış. Hayvanseverlere göreyse bu karşılaşma bir faciaya neden olabilir.
Tek umut aşk
Fakat başka bir ihtimal daha var. Yıllardır süren bütün eğitim çabalarına rağmen, askeri yunus eğitmenlerinin çözemediği bir sorun mevcut: Yunusların aşk hayatları. Malumunuz yunuslar zevk için sevişen iki memeli türünden biri olarak nam yapmış vaziyetteler. Casus yunuslar da ne kadar askeri disiplinle yetiştirilirse yetiştirilsin, gönül gözleri açıldığında orduymuş, savaşmış pek düşünmüyorlarmış.
Mesela geçen yıl beş yunus Sivastopol’daki merkezden yüreğinin götürdüğü yere doğru firar etmiş. Aşklarına karşılık bulamadıklarından mı, yoksa heveslerinin kaçtığından mıdır bilinmez bir süre sonra üsse geri dönmüşler. Askeri uzmanlar bir türlü çözemedikleri bu soruna karşı, “Nasıl olsa geri dönüyorlar” bakış açısını geliştirmişler. Onlar açısından durumu şöyle özetlemek de mümkün, “Dönerse bizimdir, dönmezse zaten hiç bizim olmamıştır”.
Bu durumda tatbikat sırasında iki ülke yunusları karşılaşırsa ne yaşanır? Anadolu Ajansı’nın haberindeki bilgiye göre eski bir anti sabotaj uzmanı olan Yuri Plyaçenko durumu net bir cümleyle değerlendirmiş: “Eğer erkek bir yunus, çiftleşme dönemindeki dişi bir yunusu görürse peşine düşer!” Özetle, “Yunus yunustur arkadaş, Rus’u, Amerikan’ı olmaz” diyor Plyaçenko.
Galiba insanoğlunun da anlayamadığı bu olsa gerek. Dünyanın en sevimli canlılarından savaş makinesi yaratmaya çalışırken, yunusların verdiği mesajı göremiyor. Oysa o yunuslar askerden boşuna kaçmıyor. Flipper’dan bu yana gülümseyerek anlattıkları mesaj gayet açık: Savaşma, seviş!