Yeni savaş (III)

Güncelleme Tarihi:

Yeni savaş (III)
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2003 00:00

SALI gününden beri vurguladığım gibi, esas olarak ‘‘Çift Blok Sistemi’’nin yerleşiklik kazanmasıyla birlikte ‘‘emperyalistleşen’’ Washington bu sistemin iki aktöründen biri sıfatıyla, tüm ‘‘Soğuk Savaş’’ dönemi boyunca ‘‘realpolitik’’ siyasetler uyguladı.Yani, ‘‘Amerikan ahlakçılığı’’ tamamen rafa kalktı. En kanlı diktatörlüklerden en köktendinci başkentlere kadar, pespayelikte üzerine olmayan rejimler ‘‘müttefik’’ addedildi. Şüphesiz, bunu ‘‘moral’’ açıdan eleştirebiliriz. Eleştirmemiz de gerekir.Ancak, ‘‘tencere dibin kara, seninki benden kara’’ misali, kendisine ‘‘insanlığın kurtarıcısı’’ yaftasını yapıştıran SSCB'nin aslında ABD'den çok daha rezilane davrandığı göz önüne alınırsa, o kırk yıllık ‘‘dehşet dengesi’’ konjonktürü bunu ‘‘normal’’ kılıyordu.Ta ki, lanet ‘‘Duvar’’ çöke ve ‘‘tarihin en büyük yalanı’’ olan komünizm yıkıla...*NİTEKİM, önceki gün sözünü ettiğim o çok elastiki ve o çok kemiksiz ‘‘post modern zamanlar’’ın esas fikri hakimiyeti aynı çökmüş ‘‘Duvar’’ın taşları üzerinde inşa edildi. Bu zihin hükümranlığı da Beyaz Saray dış politikasına, özellikle Clinton'lu sekiz yılda, kısmi ve göreceli dahi olsa ABD'nin tekrar belirli bir ‘‘ahlakçılığa’’ dönüşüyle yansıdı.Diyelim ki, iyi - kötü bir liberal demokrasi yeniden eksen olarak algılanmaya başlandı. Ancak, ideolojide muğlak ‘‘post modernizm’’in; dünyada ise ‘‘yeni düzensizliğin’’ yükseldiği ve Kasım 1989'dan Eylül 2001'e kadar süren devre bir ‘‘geçiş dönemi’’ydi. Başka bir deyişle, eskinin altüst olduğu fakat yeninin yerleşiklik kazanmadığı bu kaotik süreçteki ‘‘muallaklık’’, tarihte örneği görüldüğü gibi, ‘‘nihilist İslamcı’’lardan ‘‘kokain gerillacı’’larına, çağdaş zamanda bilinmeyen ‘‘süper istikrarsızlık unsurları’’nı üretti.Ve, 11 Eylül 2001'de hem bütün bunlar, hem de genel anlamında ‘‘post modernizm’’ en zirveye ulaştıktan sonra, New York gökdelenin tepesinden intihar etti.*İNTİHARDAN beri, farklı boyutta da olsa, ‘‘neo - modern zamanlar’’a dönüyoruz.Yani, rasyonel akılcılığın ilk plana geçtiği ve daha da geçeceği bir kavise girdik.En başta da ABD girdi ! Öncü o ! Zaten bunun için ‘‘Amerikan Savaşı’’ diyoruz.Çünkü bir; ‘‘ikiz gökdelenler katliamı’’, eski ‘‘tecritçi’’ geleneğin de etkisiyle o güne dek kendisini ‘‘dokunulmaz’’ addeden Birleşik Amerika'yı silkeledi. En az, Japonya'nın 1941'deki Pearl Harbour baskını kadar sarstı. ABD Hawai'deki baskın ertesinde de savaşa girmişti, New York'tan sonra da girdi.Çünkü iki; şu an Washington'da ‘‘neo - muhafazakar intelligentsia’’ denilen ve Bush'un politikasında ana ekseni belirleyen düşünce elitleri, o ‘‘muhazakar’’ etiketine rağmen aslında mantıkçı ve pozitifist ‘‘modernist düşünceyi temsil ediyorlar.Hatta, söz konusu kesim için ‘‘Jakoben liberaller’’ tanımını dahi kullanabiliriz.Zira, onlar, hem hanidir muğlaklaşmış olan kıstasları, dün dediğim gibi özünde ‘‘aydınlanma çağı’’nın çocuğu olan ‘‘Amerikan ahlakçılığı’’ temelinde formate etmek istiyorlar; hem de ilk örneği ‘‘Irak seferi’’nde yaşandığı gibi, bu ‘‘ahlakçılığa’’ az çok uygun bir ‘‘liberalizan demokrasi’’yi ‘‘bilek gücüyle’’ empoze etmek gerektiğini vurguluyorlar.Zaten bundan dolayıdır ki çünkü üç; yukarıdaki yaklaşım 19. Yüzyıl sonu, 20. Yüzyıl başı modern Avrupa sömürgeciliğinin ‘‘geri kalmış insanlığa’’ (!) ‘‘uygarlık götürmeyi’’ (!) bir misyon, hatta ‘‘hümanist bir görev’’ addetmesiyle son derece benzeşiyor.Ve de nihayet dört; yeni başlayan ve uzun sürecek olan ‘‘Amerikan Savaşı’’ yıkılmış statükonun yerine yeni statüko kurmak amacını taşıdığından, ‘‘modernist düşünce’’nin ‘‘belirsizlik kaosuna karşı uyumluluk kozmosu’’ paradigmasına gayet iyi oturuyor..Tabii ekleyeyim, müneccimbaşı değilim, üç gündür sadece nesnel saptamalarını yapmakla yetindiğim bu ‘‘Yeni Savaş’’ın nasıl biteceği hakkında hiçbir öngörüm yok !
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!