Güncelleme Tarihi:
Hüsnü Doğan, “hurriyet.com.tr”ye , “Şüpheleri varsa bunu aradan 17 yıl geçtikten sonra değil, o zaman dile getirip, gereğini yapmaları gerekirdi” dedi. Doğan, açılan soruşturma için de “herkesin bildiklerini samimi bir biçimde anlatmasını” önerdi.
“Başbakanın sağlığı iyidir anonsunu yaptım”
Anavatan partisi’nin kongresinde, Başbakan Özal’a yapılan silahlı saldırı ve yaşanan olaylar saatler gibi gelse bile olayın başlangıç ve bitişinin sadece 18 saniye olduğunu belirten Hüsnü Doğan, suikast olayı ile ilgili şüphelerini de şöyle anlattı:
“Özal’ın o kongrede yapacağı 60-70 sayfalık konuşma metnini ben hazırlamıştım. Bakanlar için ayrılan yerde yanımda Ahmet Kurtcebe Alptemoçin’in verdiği simidi yiyordum. Birden silahlar patlamaya başladı. O an ‘herkes yere yatsın’ diye bağırıyorlardı. Ben belki olayın şaşkınlığıyla olsa gerek yere yatmadan oturduğum yerde olayı izledim. İlk şaşkınlığım geçer geçmez hemen kürsüye yaklaştım. Özal yerde yatıyordu. Genel durumu iyi idi. Orada bir megafon buldum ve onunla ‘Sayın Başbakanımızın durumu iyidir. Endişe edilecek bir durum yoktur’ diye peş peşe anonslar yaptım. Suikastçı Kartal Demirağ’ın üzerindeki tişört ilginçti. Tabancası sanki iki mermiye göre ayarlanmıştı. Sanki Özal, öldürülmüş olsa, sanki birileri de orada onu öldürecekti diye bir düşüncem var.
Kaseti izlemeyi bırak artık
Suikast olayından sonra, ne zaman Turgut Beyin yanına gitsem hep suikastla ilgili kasetleri izliyordu. Olayın üzerinden bir aydan fazla zaman geçmişti. Gittiğimde yine izliyordu. ‘Artık yeter ağabey. Kaseti izlemeyi bırak artık’ dedim. Bir daha izlerken görmedim. Olayla ilgili bazı şüpheleri vardı. O konuları da araştırttı. Bildiğim kadarıyla bir sonuca ulaşılamadı.”
“Hüsnü, gel, o işi bitirelim artık”
Turgut Özal’ın, 15 Nisan 1993 gecesi saat 02.00’de Azerbaycan’dan döndüğünü, bürokratların yanı sıra parti kurma hazırlığı içinde olan yaklaşık 70 kişilik grupla da kendilerinin karşılamada hazır bulunduğunu kaydeden yeğen hüsnü Doğan, o geceyi ve sonrasını şöyle anlattı:
“İktidar, Özal’a sıkıntı veriyordu. Özal, yeni bir siyasi parti kurulması için beni görevlendirmişti. Özal’ı karşılamaya gittiğimizde halsiz olduğunu fark ettim. Karşılamaya gelen grubun başındaki kişiyi öperse diğerlerini de öpeceğini bildiğim için kendimi öptürmedim o da bunu fark etti. Cuma günü saat 18.00 civarında evinden aradım. Çevre Sokakta bir sergiye gittiği söylendi. Saat 19.30 da beni telefonla aradı. Ben ‘görüşmemiz lazım’ deyince sanıyorum takvime baktı, ‘Cumartesi saat 17.00’de gel. O işi bitirelim artık’ dedi. ‘O iş’ dediği yeni bir siyasi partinin kuruluşuydu. Bu kendisiyle son konuşmam oldu. Onu kaybettim.”
İyi ki Özal diye birisi vardı
Hüsnü Doğan, Ankara’da bir alış-veriş merkezinde kahvesini içerken şunları söyledi:
“İyi ki Turgut Özal vardı. İyi ki bu ülkeye Başbakan, Cumhurbaşkanı oldu. Yoksa, Türkiye bugün bulunduğu durumun çok gerisinde olan bir ülke olarak kalırdı. İlk büyük alış-veriş merkezi İstanbul’da Galleria idi. Yurt dışında gördüğü Galleria’nın aynısı yapıldı ve o yüzden de adına o isim verilmişti. Bugün, Türkiye’deki alış-veriş merkezleri dünyanın önde gelen merkezleridir.”.