Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar, ABD vatandaşlarının internet üzerinden bu gruplarla ilişkiye kurup kolayca aşırılığa kaymasını, muhtemel militanların kimliklerinin belirlenmesini zorlaştırdığını ifade ediyor.
New Jersey eyaleti İç Güvenlik Bürosu Direktörü Charles McKenna, “Şüpheliler artık Suudi Arabistanlıya benzeyen 30 yaşlarındaki sakallı adamlar değil. Sarışın, mavi gözlü kadınları da kontrol altında tutmamız gerekiyor” dedi.
Perşembe günü Jihad Jane’i kendisine internette kullanıcı adı olarak seçen, beyaz tenli, sarışın, Pennsylvanialı kadın Colleen LaRose, teröristlere destek vermek ve yabancı bir ülkede cinayet planlamak suçlarını işlediği iddiasıyla çıkarıldığı mahkemede suçsuz olduğunu söyledi.
LaRose’un Hz. Muhammed’in bir karikatürünü çizerek Müslümanları öfkelendiren İsveçli karikatürist Lars Vilks’i öldürmek için bir grup insanla birlikte plan yaptığı ve İslam adına şehit olmak istediği ifade edildi. Savcılar davanın “bir teröristin görünüşünden anlaşılabileceği yönündeki her türlü iddiayı alt üst ettiğini” söyledi.
HER AY BİR VAKA
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi İç Güvenlik Programı direktörü Rick Nelson, terör suçlamasıyla tutuklanan Amerikalıların sayısının hızla arttığını, neredeyse her ay yeni bir vaka yaşandığını ifade etti.
Nelson, “Artık elimizde bir sebepten dolayı kin güden ve bu yüzden internete giren insanlar var. Bence bu bile sorun yaratacak bir gelişme” dedi.
New Jerseyli, 26 yaşında bir işçi olan Şerif Mobley, bu ay El Kaide militanı olduğu şüphesiyle Yemen’de tutuklanmıştı. Ancak ailesi ve arkadaşları, Mobley’nin Yemen’e taşınana kadar herhangi bir aşırılık emaresi göstermediğini söyledi.
Temsilciler Meclisi’nin alt komitelerinden birinde Çarşamba günü düzenlenen bir toplantıda konuşan FBI Direktörü Robert Mueller, “Amerikan vatandaşlarının arasından çıkan radikaller tek bir coğrafi bölgede toplanmıyor ve herhangi bir düzene bağlı değil. Bu insanlar şehirlerden, küçük kasabalardan ya da kırsal kesimden gelebiliyor” dedi.
BEYAZ SARAY KAYGILI
ABD Başkanı Barack Obama’nın yönetimi ülke içindeki Amerikan karşıtı militanların yarattığı tehlikeden ciddi anlamda endişe ediyor. Özellikle yaşanan son iki olay bu kaygıların ne kadar yerinde olduğunu gösterdi.
Chicago’da yaşayan bir Amerikalı olan David Headley, Perşembe günü çıkarıldığı mahkemede, 2008 yılında Mumbai’de düzenlenen ve altısı ABD vatandaşı 166 kişinin ölümüne sebep olan bombalı saldırılardan sorumlu olduğunu kabul etti.
ABD’de eğitim alan Afganistan doğumlu Necibullah Zazi de Şubat ayında New York’taki metroları bombalama planı yaptığını kabul etmişti. Yetkililer Zazi’nin planladığı bu saldırının ABD’de 11 Eylül saldırılarından beri yaşanan en büyük güvenlik tehdidi olduğunu bildirdi.
Zazi, saldırısını planlamak için El Kaide’yle başarıyla bağlantı kurdu ancak yetkililer, ABD’deki pek çok militanın interneti bir rehber olarak kullanıp kendi araçlarını yarattıkları görüşünde. Mueller, “Bence en çok endişe yaratan şey internet. Sorumlu ne cemaatler ne de cemaatlerin içinden çıkan insanlar. Sorumlu internet” dedi.
"AMATÖR BİR HAREKET"
Bazı uzmanlar ise bu militanların yarattığı tehdidin abartılabileceği görüşünde. Michigan Üniversitesi’nden Prof. Scott Artan, “Bu kişilerin hepsi amatör, organize olmuş bir cihat hareketinden bahsedemeyiz” dedi.
Analistler, Avrupa’da ikinci ve üçüncü nesil göçmen çocuklarının toplumla bütünleşememesinin genç Müslümanları radikal hareketlere karşı daha hassas hale getirdiğini savunuyor. Ancak ABD, Avrupa’daki gibi kapsamlı bir İslami radikalleşme riskiyle karşı karşıya değil.
Bunun en önemli sebebi de ekonomik olanakların daha iyi olması ve ülkedeki Müslümanların İslami aşırılığa daha dayanıklı olması. Ama bu radikal mesajların Amerikalı Müslümanlara işlemeyeceği anlamına da gelmiyor.
West Point’teki ABD Askeri Akademisi Terörizm Çalışmaları bölümü direktörü James Forest, “İnsanlar ABD’nin kuruluşundan bu yana radikal mesajlardan etkileniyorlar. Her türlü insan bu yola sapabiliyor” dedi