Güncelleme Tarihi:
YAKLAŞIK bir yıldır faaliyet gösteren ‘Life (Hayat)’ sosyo-ekonomik kalkınma alanında projeler geliştiren kuruluş Idema’ya ait. Kurucularından Güler Altınsoy’un verdiği bilgiye göre, Life (Hayat) çeşitli uluslararası kurumların bir araya gelerek, gıda girişimcilerinin desteklendiği bir kuluçka merkezi. Proje şef eğitmiyor. Katılım için tek şartı ‘iyi fikir’ olan bir ‘girişimcilik’ okulu. 40 kişilik gruplar halindeki katılımcılara ücretsiz programlar sunuluyor. 12 haftalık ders müfredatında teorik eğitimler veriliyor. Altınsoy, “Satıştan pazar analizine kadar pek çok şey öğreniyorlar. Gıda sektöründen örnek isimler gelip ders anlatıyor. Programa katılanlar mutfağı kullanma hakkına da sahip oluyor. Burada kendi ürünlerini deniyorlar” diyor. Programın sonunda düzenlenen yarışmada en iyi iş projesi fikrine sahip dört girişimciye finansal destek sağlanıyor.
YÜZDE 50 MÜLTECİ KOTASI
Programın tek amacı katılımcılara girişimcilik konusunda yol göstermek değil. Mülteciler için yüzde 50’lik bir kotası var. Ayrıca mentörlük programı da var. Alanında başarılı isimler gelip katılımcılarla deneyimlerini paylaşıyor, finansal danışmanlık yapıyor. Programa Türklerle birlikte Ürdün, Yemen, Mısır, Irak ve Suriye gibi ülkelerden göçmenler katılıyor.
Tarifler birleşiyor
Projenin koordinatörlerinden Suriyeli Rama Alkalas (33), “Bu proje, Türk ve Arap kültürünü birleştirerek yemek sektöründe çalışmayı öğretiyor” diyor. Deneme mutfağında çeşitli tarifleri deneyip dışarıda tutup tutmayacağına baktıklarını söylüyor: “Özellikle yabancılar lezzetlerini Türk katılımcılara tattırmak istiyor. Çünkü müşterileri de Türkler olacak. İlk olarak Yemen yemeği ‘zubriani’yi pişirdik. Hepimiz birbirimizden öğreniyoruz.”
Hayaline kavuştu
KATILIMCILARDAN biri Yemenli Fatima Ahmed. Ülkesi, Birleşmiş Milletler’in ifadesiyle dünyadaki en kötü insani krizini yaşıyor. Ahmed, İstanbul’a gelirken hayallerini de yıkılmış ülkesinde bırakmıştı. Ahmed, hikâyesini şöyle anlatıyor:
‘Atom’u bitirdi peynirciliğe geçti
SURİYELİ Muhammed Bakkar, Şam Üniversitesi Atom Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Okulunu birinci olarak bitirince Kanada’ya eğitime gönderildi. 15 sene devlette roket ve uçaklar ile X-ray cihazları üzerine çalıştı. Görevi sebebiyle ülkeden çıkışı yasaktı. 2014’te ailesini Türkiye’ye yolladı. Kendisi de bir gün Halep’ten taksiye atlayıp sınırdan Türkiye’ye geçti. Eski hayatını geride bırakmıştı ama bu yeni ülkede ne yapacaktı? Muhammed Bakkar, birkaç ay elektrikçi olarak çalıştıktan sonra kendine bir iş kurdu: Peynir üretimi. Artık fizik problemleri üzerine değil, ideal peynirin formülleri üzerine çalışacaktı. Üç yıl önce Esenyurt’ta açtığı imalathanede günde 150 kilo labne ve ‘şellale’ gibi peynirler üretip Suriyeli dükkanlarına satmaya başladı. İşleri büyütmek, finans ve muhasebe desteği almak için Life Projesi’nin kapısını çaldı. Bakkar, “Şimdilik hedef kitlemiz Suriyeliler. İstanbul’a yalnızca turist olarak geleceğimi düşünürdüm hep. İsmim ‘kara liste’de olduğu için Suriye’ye dönemem. Zaten ‘Ülkeye dön’ çağrılarına inanmıyoruz. Burada en azından Suriye’nin kokusunu alabiliyoruz” diyor.
Onun işi tadım
İstanbul Üniversitesi’nde Çalışma Ekonomisi öğrencisi Ahmet Yellice, mülteci katılımcıların tatlarını deneyen Türk girişimcilerden biri. Yellice şunları söylüyor: “Kâr amacı gütmeyen, üretici ve yatırımcıları bir araya getirmeyi hedefleyen ‘Agriculture Ventures (Tarımsal Gişirimler)’ isimli bir ‘start-up’ımız var. Ayrıca dikey sera isminde topraksız tarım tasarımları yapıyor, ürünler geliştiriyoruz. Suriyeli ve Iraklı girişimcilerin, kendi bölgelerindeki gıda ve tarım metotlarını dinledik. Suriyelilerin yaptığı yemeği biz tadıyor, bizim ürünlerimizi onlar tadıyordu. Birbirimize fikir verdik.”