Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2003 01:58
Sirkeci Garı 103 yaşında. Garın ünlü lokantası Orient Express'te turistler ve sinemacılar beğendili kuzu tandır eşliğinde iki tek atıyor. Gar reklam filmleri ve dizilerin popüler platosu. Bekleme salonu ise sergi mekanı.
Şu anda İTÜ Fotoğraf Kulübü'nün hazırladığı ‘‘Fotoğraflarla Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının Belgelenmesi’’ sergisi var.
Seyahate çıkmanız gerekmiyor, bu aralar Sirkeci Garı'na bir gidin. İçini müze gibi gezin, Orient Express Lokantası'nda bir şeyler yiyin.
Gitmeden önce Sirkeci Garı hakkında bilgi edinmenizde yarar var. Türkiye'nin en eski garı olduğunu biliyor musunuz? 3 Mayıs 1890'da açılan Sirkeci Garı'nın öyküsü aslında 1870'te başlıyor. İstanbul'u Avrupa'ya bağlayacak Şark-Rumeli Demiryolu, Yedikule'ye kadar geliyor. Burada İstanbul'un surları çıkıyor karşısına, ardından Topkapı Sarayı'nın bahçesi. Sultan Abdülaziz ‘‘Tren gelsin de, isterse benim sırtımdan geçsin’’ deyip, izni veriyor. Raylar 1872'de Sirkeci'ye kadar getiriliyor. Prusyalı mimar Jasmund tarafından tasarlanan bina Orta Avrupa'daki birçok tren istasyonunun esin kaynağı. Ünlü Orient Express'in son durağı Sirkeci Garı'ndan sayısız ünlü isim gelip geçti: Politikacılar, gazeteciler, sanatçılar ve ünlü yazar Agatha Christie. Malumunuz Christie ‘‘Orient Express’’ isminde bir polisiye roman da yazmıştı.
Garın müdürü Yılmaz Ersöz tam 45 yıldır görevde: ‘‘Bükreş, Çerkezköy, Uzunköprü ve Kapıkule trenleri, bir de banliyö trenlerimiz var. Sirkeci Garı'ndan günde 100 bin insan gelip geçiyor. Orient Express de yılda bir bilemediniz iki defa geliyor. Londra'dan kalkıp İstanbul'a uğrayan tren daha sonra Venedik'e gidiyor.’’
ORİENT EXPRESS LOKANTASI
Sirkeci Garı'nın sınırları içinde bir restoran, dört büfe, iki gazete bayii, bir hediyelik eşya dükkanı ve bir turizm bürosu var. Hepsini Devlet Demiryolları'ndan dükkanları kiralayan işletmeciler çalıştırıyor. Yolcu hizmetleri, temizlik, güvenlik gibi görevlerde toplam 185 memur çalışıyor.
Garın en sonundaki pembe boyalı binaya giriyoruz. Burası misafirhane. Öğrenci yatakhanelerine benzeyen odaları dolaşıyoruz. Yataklarda beyaz çarşafların üzerine kahverengi battaniyeler serilmiş. Karyolaların ayak uçlarına naylon terlikler var. Görevli Hüseyin Efendi'den misafirhanede kalmanın bedelini öğreniyoruz. ‘‘Kamu memuru ya da memurun çocuğu olacaksın ve 2 milyon 250 bin lira vereceksin’’ diyor.
Eskiden Selahattin Hilav, Fethi Naci, Edip Cansever, Oğuz Atay gibi ünlü yazar çizerler, gümrük komisyoncuları ve çevre esnafın uğrak mekanı olan Gar Lokantası, bugün Orient Express adıyla hizmet veriyor. Takım elbisesi, fuları, beyaz saçlarıyla tam bir İstanbul beyefendisi olan restoran sahibi Alaattin Seyhan şimdi lokantaya en çok sinemacılar, turistler, Çapa Tıp Fakültesi doktorları ve avukatların geldiğini söylüyor. Beğendili kuzu tandır ve zeytinyağlı yemekleriyle iddialı olan Orient Express her gün sabah 8.30 gece 02.00 arası açık. Mükellef bir sofranın kişi başı bedeli 25 milyon lira. Günlük tren yolcuları için Orient Express pahalı. Onlar da gar büfelerine uğruyor. Deniz Büfe günde 250 sosisliyi tanesi 750 bin liraya satarken, Üreyil Gar Büfe günde 20 kilo döner tüketiyor.
İTÜ ÖĞRENCİLERİNİN SERGİSİ
Garda her ay mutlaka bir reklam filmi, dizi ya da klip çekiliyor. Son olarak Unutma Beni adlı dizinin bazı sahneleri çekildi. Bekleme salonu bir süredir sergi salonu olarak kullanılıyor. Geçen ay Devrim Erbil'in halı-resimlerine ev sahipliği yaptı. 27 Nisan'da da yeni bir sergi başladı. İTÜ Fotoğraf Kulübü'nün 1,5 yıldır sürdürdüğü ‘‘Fotoğraflarla Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattının Belgelenmesi’’ projesi tamamlandı. Kulüp öğrencileri tüm istasyonlarda fotoğraflar çekti. Banliyöde yaşayanların, istasyon çevresinin görsel tarihini oluşturan 32 fotoğraftan oluşan sergi, 11 Mayıs'a kadar izlenebilecek.