Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2001 00:00
Monaco, Liechtenstein, San Marino, Andorra, Barbados, Grenada, Saint Kitts and Nevin, Palau, Marshall Adaları, Vanuatu. Bu 10 ülke Avrupa'dan Atlas ve Pasifik okyanuslarına uzanan geniş yelpazede yeralıyor. Hepsi de yerkürenin en kapsamlı uluslararası siyasi kurumu B.M.'nin üyesi.Şimdi ufak bir hesap yapalım. Bu minik ülkelerin nüfuslarını toplayıp ikiyle çarptığınız takdirde ortaya çıkacak rakam 2 milyon. Yani Amerika'ya göçetmek üzere ‘‘Yeşil Kart’’ lotaryosuna başvurma hazırlığına girişen vatandaşlarımızın sayısı kadar. Şükürler olsun ki Türkiye Monaco'dan Vanuatu'ya bu ilçe boyu, mahalle nüfuslu ülkeler arasında değil. Yoksa tüm halkımız zorunlu gerekçelerden kaynaklanan ‘‘Amerika Rüyası’’na kapılıp Yeni Dünya girdabında yok olurdu.Tatil geçirirken bizi tanıyan genç, orta yaşlı insanlarımızın çoğu hep aynı konuda akıl danışıyor. ‘‘Lotaryada şansımız nedir? Amerika'ya başka hangi yoldan gidilir? Yeşil Kart çıkarsa nerede iş buluruz? Ev kirası ne kadar, maaş ne olur? Bize iş bulur musunuz? Amerikan vatandaşı olmanın avantajı var mı?’’ Önümüze nükleer fizik problemi sürseler belki daha kolay yanıt vereceğiz. Gerçekçi olsak çizeceğimiz tablo pek pembe görünmeyecek. Umut tacirliği yapmaya ise hiç mi hiç niyetimiz yok. İki cami arasında binamaz, bildiklerimizi, yasal veya kaçak göçmen yaşamıyla ilgili izlem ve gözlenimlerimizi anlatıp soru sahiplerini aydınlatmaya çalışıyoruz.1960'lı yıllarda Türkiye'den Amerika'ya bir ‘‘Beyin Akımı’’ başladı. Doktor, mühendis, mimarlar, bilim dallarında ihtisas peşindeki üniversite mezunları Yeni Dünya'ya geldiler. Büyük kısmı Türkiye'ye kıyasla parlak yaşam kıstasları ve kazanç farkları nedeniyle burada kaldılar. 1970-80'li yıllarda yüksek öğrenimliler grubuna iş-ticaret alanında şansını denemek isteyen müteşebbisler eklendi. Gıda, giyim, taşıma, turizm, benzin ticareti, ithalat-ihracat sektörünü seçenler başarılı oldu.Ekonomik çizelgelerin altına düşen Karadenizli ve Güneydoğu Anadolulu köylü-rençber kesimindeki yurttaşlarımız da bu zaman diliminde daha önceden Amerika'ya yerleşmiş yakınlarının aracılığıyla Yeni Dünya'ya kapağı attılar. 1980'lerin ortasında yasal göçün zorlaşmasıyla New York, Baltimore, Miami ve New Orleans gibi limanlara mal götürüp, getiren Türk şileplerinin mürettebatı gemiden atlayarak, diğerleri ise o zamanlar vize uygulanmayan Kanada üzerinden Amerika'ya sızarak kaçak göçmen statüsüne girdiler.Oysa bugün durum başka. Türkiye, tarihinde benzeri görülmemiş bir ekonomik kriz içinde. Eskinin güç dönemlerinde anavatanda ‘‘Amerika Rüyası’’nı düşleyenler daha iyi bir yaşam için Yeni Dünya'ya kapak atmaya çalışıyordu. Gemisini terkeden denizcinin de kıt kanaat dahi olsa işi, sofrasında aşı, başını sokacak evi vardı, öküzünü, tarlasını satan köylünün de.Ama şimdilerde genç üniversite mezunundan banka müdürüne, kapısına kilit vurulmuş fabrikanın işçisinden mağaza tezgahtarına onlarca bin insan iş, aş, çocuğunu göndereceği okul, kirasını ödeyeceği bir konut bulmak için Amerika'ya gelmek istiyor. Bu insanlar macera değil, yarının güvencesini arıyor. Olayın kökeninde çaresizlik, yoksulluk, istikbal korkusu yatıyor. ‘‘Yeşil Kart ’’ için iki milyona yakın insanımızın kader lotaryacılığına ümit bağlaması bu yüzden. Bu lotarya dünyada 10 milyonu aşkın başvurudan ancak 55 binine Amerika'ya göç hakkı sağlayacak.Peki sihirli anahtar gözüyle bakılan Yeşil Kart tüm sorunları halledecek mi? Sanıldığı kadar kolay değil. Çekilişte ‘‘Yeşil Kart’’ kazanan, eğer birikimi yoksa, borç-harçla Amerika'ya uçak bileti alacak. Cebine kendisini bir süre geçindirecek kadar para koyup Yeni Dünya'ya adım atacak. Eski dost, tanıdık, hemşehrisi varsa bir süre evlerinde misafir edilecek, yoksa otellerin en ucuzu aranacak. Sonra konu iş bulmaya gelecek. Benzin istasyonunda gaz pompalama, fabrika işçiliği, lokanta-hastanede temizlikçilik. Lisan ise başlı başına bir sorun. İngilizceyi bir düzeyde sökmüş olanlar diğer meslek dallarında istihdam şansına sahip olacaklar.Ekim ayında yapılacak, gelecek Mayıs-Haziran içinde sonuçları açıklanacak göçmen lotaryasına başvuru oranı daha sekiz ay öncesinde yerküredeki 189 ülke içinde ekonomisi ilk 20 arasına giren Türkiye adına oldukça üzücü bir durum. Amerikan konsoloslukları önünde Yeşil Kart başvuru formları kuyruğunda İngiliz, Alman, Fransız vatandaşlarına rastlamak mümkün değil. Türk insanını gurbette ekmek aramaya düşürenler utansın.
button