Yeni dünya düzeninde ekonomi politikalarını G20 belirleyecek
Güncelleme Tarihi:
The New York Times gazetesi, G20 ülkelerinin yakın bir gelecekte ekonomi politikalarının belirlenmesinde G7 ülkelerinin yerini alacağını ifade etti.
Obama yönetiminin açıklamalarına dayandırılan ve Edmund L. Andrews tarafından yazılan 24 Eylül tarihli haberde, Başkan’ın, ekonomi politikalarının belirlenmesinde zengin sanayi ülkelerinden oluşan elitler kulübü G7’nin yerine Çin, Hindistan, Brezilya gibi hızla gelişmekte olan ülkeleri de kapsayan G20 ülkelerinin geçeceği vurgusunu yapacağı belirtildi.
Haberde özellikle ABD ve Avrupa ekonomilerinin Amerikan mortgage piyasasındaki aşırılıklardan kaynaklanan bir krizle felç olmasının ardından gelen bu hamlenin Asya’nın ve bazı Latin Amerika ülkelerinin öneminin altını çizdiği yorumu yapıldı.
ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya’dan oluşan G7 ülkelerinin 30 yıldan fazla süredir ekonomi politikalarını belirleyen ana grup olduğuna dikkat çekilen yazıda, Clinton yıllarında bu gruba Rusya’nın kademeli olarak katıldığı ifade edildi.
Andrews haberinde bunun Rusya ekonomisinin büyüklüğünden ziyade Batı’yla bütünleşmesinin hızlandırılması için atılmış bir adım olduğunu belirtti.
Haber ayrıca ABD yönetiminin, G7 ülkelerinin yılda iki kez toplanmaya devam edeceğini, ancak pratikte son 30 yıldır zirvelerde tartışılan konularda kararı G20 ülkelerine bırakan bir yemek kulübü görevi göreceğini ifade eden açıklamalarına yer verdi.
Bu gelişmenin çoğunlukla Batılı güçlerden oluşan elit G7 ülkeleri ile geri kalan daha yoksul ülkeler topluluğu arasındaki artmakta olan eşitsizliği de öne çıkardığı yorumuna da yer verildi.
Andrews'a göre, Başkan Obama’nın Brezilya, Çin gibi ülkelerin kapsanması konusundaki sözlerine rağmen Pittsburgh’daki toplantının gündeminin ağırlıklı olarak ABD’de başlayan ve “yaşlı oğlanlar kulübü”nü meşgul eden finans krizi olacak. Andrews, gelişmekte olan ülkelerin gündemindeki tarım gibi siyaseten hassas sektörlerde uygulanan ticaret engelleri konusuna resmi tartışmalarda yer verilmeyeceğini sözlerine ekledi.
Haberde G20 gündeminin bunun yerine, finans kuruluşlarının güvenli sermayeleri ile ilgili tekliflerle dolu olacağı belirtildi.
Obama’nın Temmuz ayında L’Aquila’daki G8 zirvesine katıldığı andan itibaren bu forumun dünyanın ekonomik sorunlarını çözmekte doğru kanal olmadığını düşündüğünün altını çizen Andrews, o dönemde Başkan’ın adamlarının bu süreci “G20’ye giden yolda bir durak” olarak tanımladıklarını söyledi.
Başkan’ın baş müzakerecisi Mike Forman’ın “Biz bu toplantıyı Londra’da ve Pittsburgh’da yapılacak G20 zirvelerine giden yolda bir durak olarak görüyoruz” şeklindeki sözlerine yer verilen haberde “küçük grup, büyük grup” tartışmasına da değinildi:
“Küçük grubun destekçileri, ülkeler arasındaki dostluğun grup içinde bir sürtüşme yaşandığında ya da grup dışında uluslararasında birebir politika anlaşmazlıkları olduğunda önem kazandığını iddia ediyorlar.
“Aynı zamanda ekonomik durumları birbirinden çok farklı 20 ülkenin döviz kurları ya da başka karmaşık finans meseleleri konusunda anlaşmaya varmaya çalışmalarının zorluğuna işaret ediyorlar.
“Büyük grubu destekleyenler ise gelişmekte olan ülkelerin ve dolayısıyla dünya nüfusu içinde temsil ettikleri büyük dilimin, sadece ekonomik konuları değil aynı zamanda iklim değişikliği gibi çevre konularını tartışmak için de masada olmaları gerektiğini öne sürüyorlar.”
Haberde ayrıca Obama’nın küresel ticaretin gelişmesi sonucu büyüyen küresel dengesizliklere değineceğinin bilinmesine rağmen, Avrupalı ve Asyalı yetkililerin Başkan’ın serbest ticaret için baskı yapacağından kuşku duydukları da belirtildi.
Başkan’ın özellikle ABD’nin tarım ithalatındaki engellemeler gibi siyaseten hassas konulardaki tavrının merak edildiğine vurgu yapan Andrews, son olarak Avrupa Komisyonu başkanı José Manuel Barroso’nun dün zengin ülkelere yaptığı küresel işbirliğinin bir an önce tamamlanması yönündeki çağrıya değindi.
Ticaret uzmanlarının ABD’nin bağlılığı olmadan sonuca varılamayacağını düşündüğünü belirten yazar, diğer ülkelerdeki finans yetkililerinin Obama yönetiminin sessizliğini henüz böyle bir adım atmaya hazır olmamasıyla açıkladığını ifade etti.