Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2002 00:00
ŞAM'daki Süleymaniye Camii'nin bahçesindeki mezar taşlarını okuyan arkadaşa kulak kabartıyorum. Arap harflerini okuyamıyorum, ama yazı Türkçe. Aynı Hicaz Demiryolu İstasyonu'ndaki yazılar, mezar taşları, tarihi eserlerin duvarlarındaki yazıtlarda olduğu gibi. ‘‘Eski yazı’’, yani Arapça harflerle yazılanları okuyabilsem, Türkiye'de sanacağım kendimi. Hatta İstanbul'da. Şam öylesine yakın bana.‘‘Burada yatan devri inkilabın öksüz kızı...’’ diye başlayan mezar taşından Dördüncü Murad'ın kızı Hatice Sultan'ın mezarının başında olduğumuzu anlıyoruz. Dinmeyen bir vatan hasreti kazınmış taşa. Onun önündeki sırada sade bir mermer kabrin başına gidiyoruz. Osmanlının son Padişah'ı Vahdettin yatıyor burada. En görkemli kabir Medine Valisi Ahmet Hikmet Paşa'ya ait.* * *SURİYE, Osmanlı coğrafyasının en zengin tarihi mirasını paylaşan ortaklarımızdan. İşte bu coğrafyanın olanaklarından yararlanacak yeni bir dönem açılıyor iki ülkenin önüne.Şam'ın PKK ve Öcalan'ı barındırmaktan vazgeçmesinden sonra başlayan yumuşama süreci, Beşar Esad Yönetimi'ndeki Suriye'nin modernleşme ve dünyayı yakalama hedefiyle hız kazanıyor.Yılda bir milyar dolara ulaşan dış ticaret hacminin daha geliştirilmesi için, iki ülke arasındaki ilişkinin önemini kavrayanlar kolları sıvamış durumda.Ama hassasiyetler de yok değil. Türkiye'nin komşularıyla ilişkileri konusunda çalışmalar yapan bir grup gazetecinin oluşturduğu Türk Analiz'in Şam'da gazetecilerle düzenlediği toplantıda, Suriyeli meslektaşlarımız ile tartışırken, ‘‘Araplardan dost olmaz’’ yaklaşımı ve açıklamalarının olumsuz etkisini gördük. Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in neden Suriye'yi hiç ziyaret etmediği sorusuyla karşılaştık. Her şeyi biliyorlar. Çünkü Türkiye'yi, bizim onları izlediğimizden daha büyük bir ilgiyle izliyorlar. * * *DÜNYA Bankası'ndaki Başkan Yardımcılığı görevini bırakıp üç ay önce ülkesine dönen Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı Gassan El Refai, ‘‘Ben de yakın arkadaşım Kemal Derviş gibi aynı nedenlerle ülkeme döndüm. Vatanımın ihtiyacı vardı’’ diyor. Derviş'in yakın arkadaşı olduğunu söylüyor. Ama Türkiye'de kriz olduğu için Derviş'in işi daha zor. Suriye'de ise kriz yok ama ciddi bir reform süreci gerekiyor. ‘‘Günümüzde hiçbir ülke tek başına yaşayamaz. Elbette sorunlarımız var ama hedeflerimiz büyük.’’ Gassan El Refai'nin hedefi ekonomiyi liberalleştirme. Suriye'yi dünya pazarları arasına sokma ve rekabete açma. Dış yatırımı teşvik etmek için finans ve bankacılık alanında devrim niteliğinde reformlar hazırlanıyor. Ekonomik ve siyasi merkeziyetçilik üzerine oturan bir ülkede, ekonomiyi liberalleştirmenin siyasi bedellerini dengellemek için ‘‘şok tedavi’’ değil aşamalı bir geçiş süreci öngörülüyor. Türkiye ile ilişkilere hem siyasi hem de ekonomik açıdan önem veriliyor.Neden?Sekiz yaşından beri yaşadığı ABD'den ülkesine, 30 yıllık Dünya Bankası deneyimiyle dönen yeni ekonomi bakan yanıtlıyor:‘‘Türkiye, bizim için Avrupa kapısının anahtarı. Türkiye ile Suriye arasındaki işbirliği Avrupa'dan başlayan, Türkiye'den geçen, Lübnan ve Ürdün'e açılan bir potansiyeli hayata geçirecek.’’
button