Güncelleme Tarihi:
Yasmin
Eli Amir
Çeviren: Nita Kurrant
Goa Yayınları
Ne renkler, ne zıtlıklar, birbirinden farklı kültürler, ama birbirlerine dokunmuyorlar. Bir yanda çarşaflarının içinden yalnız gözleri gözüken Arap kadınları ve ciddi yüzlü, geniş kuşaklı uzun elbiseleri, kefiyeleriyle erkekler ya da basit giyimleri ve sepetleriyle köylüler, öbür tarafta sakladığından daha fazla şeyi gösteren kıyafetleriyle başı açık kadınlar.”
Açık kalpler ne zaman kapanmış, aydınlık yüzler ne zaman sönmüştü?
Bu gerçek romanın merkezinde, genç yaşlarının en verimli çağında Nuri ve Yasmin'in, iç dünyalarındaki engellerle ve aralarındaki uçurumla başa çıkmaya çalışan bir erkek ve bir kadının, dokunaklı aşk öyküsü var. Roman birbirine zıt kültürlerin arasında gidip gelerek birbirlerini tanıyan değişik ve renkli karakterleri acıyla ve keyifle gün ışığına çıkarıyor.
Bir Varmış Bir Yokmuş
Ayşe Kulin
Everest Yayınları
Bir Varmış Bir Yokmuş’un bir yüzünde gerçek yaşamdan alınmış öyküler, diğer yüzünde ise kurgulanmış öyküler var… Ancak Ayşe Kulin’in kitabın önsözünde de belirttiği gibi hayal ile hakikat, kurgu ile gerçek kimileyin öylesine iç içe geçiyor ki… Bu iç içe geçişi en iyi dile getirecek biçim bu kitabı önlü arkalı, evire çevire okunacak bir kitap olarak tasarlamaktı.
Biz de öyle yaptık, bir yanda gerçek öyküler bir yanda kurgular var ama hangisinin gerçek, hangisinin hayal ürünü olduğunu karıştırmak mümkün. Belki hayatın gerçeği de tam bunu anlatmak istiyor bize…
Putin'in Rusya'sı
Anna Politkovskaya
Çeviren: Kemal Ülker
Agora Kitaplığı
Kendi hayatını tehlikeye atma pahasına insan hakları için mücadele eden bir gazeteci ve yazar Anna Politkovskaya... Çeçenistan'daki savaşa ilişkin yaptığı cesur haberlerle tanınan Politkovskaya, 2002'de Çeçen saldırganların düzenlediği Nord Ost tiyatro baskınında da arabulucu olarak görev yapmıştı. Politkovskaya bu kez Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i anlatıyor. Hem de eşine az rastlanır bir cesaretle..
"Bu Putin hakkında bir kitap değildir" diye anlatıyor Anna Politkovskaya. Ve ekliyor: "Ama Putin'in Batı'da görüldügü şekliyle bir portresini de sunmaz. Ayrıca bu kitapta Putin'in Rusya'sına pembe gözlüklerle de bakılmaz. "
Politkovskaya Rusya'daki gerçekliğe pembe gözlüklerle bakabilmenin neden bu kadar zor hatta imkansız olduğunu da şöyle anlatıyor: "Çünkü Putin ülkenin en iğrenç istihbarat servisinin bir yetiştirmesi olarak kendi kökenlerini aşmayı başaramamış ve Sovyet KGB'sinde bir yarbaymış gibi davranmaktan kesinlikle vazgeçememiştir. O hala özgürlük aşığı yurttaşlarının arzu ettiğinin tam tersi bir politika izlemekle meşguldür, kariyerinin dahna önceki dönemlerinde gözlendiği üzere asıl derdi özgürlüğü boğmak ve özgürlük isteyenleri ezmektir."
Anna Politkovskaya'nın kitabı, Vladimir Putin hakkındaki gerçekleri son derece cesur bir şekilde satırlara döküyor.
Altın Kafes
Kraliçe Esther'in Anıları
Rebecca Kohn
Çeviren: Nita Kurrant
Goa Yayınları
"Kraliyet sarayına, Kral'ın hükümdarlığının yedinci yılında gittim. Ama o ilk akşam, kendi etimle gitmedim. Bir tanrıçaydım, bir heykel, bir bakireydim. Bazen çok konuştum, bazen sessizdim. Bazen Kral'a hizmet etmeye istekliydim. Bazen isteksizdim. Kral'ın olmamı istediği her şey olmaya hazırdım. Ama tenim bana ait değildi."
"Kral'ın önünde zarafetimi ve nezaketimi korudum. Adımı, milletimi ya da ailemi bilmiyordu. Umurunda da değildi. Arzusu mantığına hâkim olup onu uyuşukluğundan ve umursamazlığından uyandırdı. Bu yüzden beni diğer kadınların hepsinden daha çok sevdi."
Okuyucuları büyüleyici bir dünyaya götüren Altın Kafes, Babil toplumunun en alt sınıfından, Kral'ın en çok değer verdiği kulu haline gelen ve sonunda milletini kurtaran Kraliçe Ester'in yaşamını anlatıyor. Yeni ve tehlikeli bir dünyaya giren Ester, yalnız adını ve atalarının tanrısına olan inancını değil, aynı zamanda kalbini kazanan inanılmaz bir adama olan sevgisini de saklamak sorunda kalıyor.
Kral'ın haremi için kaçırılmasına rağmen, büyüleyici güzelliği Ester'in sarayda önemli bir yer edinmesini sağlıyor ve sevdiği adamın da arasında olduğu binlerce kişinin hayatını kurtarmak için yaptığı plan, zekâsı ve cesareti sayesinde başarıya ulaşıyor.
Mutluluk Peşinde
Oguz Tansel
Evrensel Basım Yayın
"Üç kanatlı bir masal kuşuna benzettim Oğuz Tansel'i. Gerçekten öyledir benzemezlikleriyle öne çıkmıştır, benzerlikleriyle değil. Halk bilgisiyle çağdaşlığı özümseyerek kendi bilgeliğini yaratmıştır." Adnan Binyazar, şair oğuz Tansel'i böyle tanımlıyor.
Fakir Baykurt'a göre ise "Yepyeni söyleyişlerin ustalığında bilenmiş bir çelik şairdir o."
1915 yılında Torosların yamacındaki Meyre köyünde dünyaya gelen Oğuz Tansel, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde okurken öğretmenlik yapmaya başladı ve bu mesleği 1969 yılına kadar sürdürdü.
İlk şiirleri 1937 yılında Servet-i Fünun ve Varlık dergilerinde yayınlandı. Öğretmenlik, halk kültürleri araştırmacalığı yaptı. Pertev Naili Boratav ile Wolfram Eberhard'ın hazırladığı Türk Masal Tipleri Kataloğu'na katkıda bulundu.
Yapıtları İngilizce, Almanca, Fransızca Danimarka ve Kore dillerine çevrilen Tansel, 1994 yaşama veda etti.
Türk edebiyatının Anadolu'dan beslenen bu yaratıcı şairinin toplu şiirleri Mutluluk Peşinde adlı kitapta okura sunuluyor.Nuri İyem ve Metin Eloğlu'nun desenleri ise kitaba renk katıyor.
Beni Sevdiğini Biliyorsun
New York'un görmüş- geçirmiş ablası anlatmaya devam ediyor... Bu kozmopolit kentin dostluklarına ışık tutan ve perde arkasındaki bilinmeyenleri anlatan Dedikoducu Kız serisi, New York'un Yukarı Doğu yakasında yaşayan bir grup zengin gencin hayatından kesitler sunuyor yine.
Bu sosyetik ekip, bir yandan zarif yemeklerde eğleniyor, içki içiyor, ünlü mağazalardan alış-veriş yapıyor. Ama bir yandan da iyi bir üniversitede öğrenimini sürdürmeyi düşünüyor.
Beni Sevdiğini Biliyorsun bir eleştirmenin de dediği gibi alkol, uyuşturucu ve müstehcenlikle bezenmiş romantik bir trajedi.
Öfke
Jonathan Kellerman
Çeviren: Murat Namlı
Altın Kitaplar
Troy Turner ve Randy Duchay 2 yaşında bir kızı kaçırıp öldürdüklerinde daha birer yeniyetmeydi. Troy demirparmaklıkların ardında bir cinayete kurban gider. Duchay ise hayatta kalmayı başarır. 21 yaşında hapisten çıkar. Artık geçmişi ve geleceği olmayan bir genç adamdır.
Duchay hapisten çıkınca işledikleri suçla ilgili bir değerlendime raporu hazırlayan klinik psikolog Delawere'i arar ilk iş olarak. Bir buluşma ayarlanır. Ancak hiç karşılaşamadan Duchay da öldürülür. .
Deneyimli klinik psikolog Delawere ve arkadaşı L.A.P.D. cinayet dedektifi Milo Sturgis, bu korkunç suçun işlendiği yere geri döndüklerinde beklenmedik ürpertici ayrıntılar keşfederler. Tabii okur da. Gerilim romanlarından hoşlananlara.
Ramon Mercader'in İkinci Ölümü
Jorge Semprun
Çeviren: İsmet Birkan
Can Yayınları
1917 Sovyet Devrimi’nin önderlerinden Troçki, Stalin’in emriyle 1940’ta Meksika’da Ramón Mercader adında bir İspanyol komünist tarafından öldürüldü. Jorge Semprun’un 1960’ların sonlarında yayınlanan Ramón Mercader’in İkinci Ölümü adlı romanındaki kahramanın da aynı adı taşıması, kuşkusuz, bir rastlantı değil.
Türkiye'de çok sayıda kitabı yayınlanan Semprun, böylesi bir isim ikizliğinden ve bir casusluk öyküsünden yola çıkarak komünist hareketin yakın tarihiyle bir hesaplaşmaya girişiyor. Ama tüm Semprun romanları gibi Ramón Mercader de, belleğin dolambaçlarında gidip gelen çok katmanlı bir roman. Bu yönüyle, alışılmış casusluk edebiyatına apayrı bir boyut getiriyor.