Güncelleme Tarihi:
Newsweek dergisinin teknoloji editörü “A Decade of Destruction” başlığıyla yayımladığı bir haber analizde, geçtiğimiz on yılın, internetin her şeyi mahvettiği bir süreç olduğuna dikkat çekilirken, internetin yükselişiyle birlikte, gazetecilik, dergicilik, yayıncılık, televizyon, film ve müzik gibi endüstrilerin büyük bir zarar gördüğü belirtildi.
Haber analizde ayrıca, internetin her türlü perakende işlemlerinin ve para kazanmak için reklama ihtiyaç duyan her türde şirketin kazançlarını sekteye uğrattığına dikkat çekildi.
YARATICI YIKIM
" İnternet her şeyi değiştirip, insanlara yeni bir çağa girmelerinde öncülük edecekti. Bu vaadin yerine getirilmesi için ilk olarak ünlü ekonomist Joseph Schumpeter’in “yaratıcı yıkım” olarak adlandırdığı ve internetin bütün endüstrileri mahvettiği bir süreçten geçmemiz gerekti" diyen Lyons yazısına şu şekilde devam etti:
"İnternetin ilk mağduru gazeteler oldu. Bilgi çağında en büyük kurbanın bilgiyi bize sunan bir aracın olacağını kimse tahmin edemezdi. Ancak gazeteler insanlara bilgi sunmanın yeni dinamiklerini fark edemeyip, sunuş hızından internetin gerisinde kaldıklarından ötürü teker teker yok olmaya başladı. Gazetelerin piyasalardan silinişini izlemek, insanların şişe süt yerine karton kutulardaki sütleri içmeyi tercih etmesinden dolayı piyasadan çekilen süt dağıtım işletmelerini izlemekle gibiydi"
İNTERNETİN ASIL MAĞDURLARI
Yazıda, gazetelerin piyasada güç kaybetmesinin bir diğer nedeni de internetin yıllardır reklam konusunda rakipsiz çalışan haber şirketlerinin tekellerini ele geçirmesi olarak belirtilirken, gazetelerde yayımlanan reklamların önemi, daha ucuz bir maliyete çok daha geniş kitlelere hitap edebilen internet ile birlikte azaldığına işaret edildi.
Televizyon endüstrisi de internetin gazabına uğradı. ABD’de son 30 yıldır üç tane büyük yayın ağı piyasaya hükmetti. Bu yayın ağları çok büyük kalabalıklara ulaşabildikleri için reklam yayınlayacakları zamanlar için fahiş rakamlar isteyebiliyordu. Yayın ağlarının gücü ilk olarak kablolu yayınların getirdiği rekabetle sarsılırken, internet ile birlikte çöktü.
Müzik sektörü ise bu yükselişten en büyük darbeyi alan sektör oldu. İlk başta ücretsiz müzik dağıtımı yapan Napster ortaya çıktı. Apple iTunes Store adlı insanların uygun fiyatlarda müzik alışverişi yapabileceği online bir mağazanın çıkışıyla birlikte, müzik şirketleri endüstrinin kontrolünü Steve Jobs’a teslim etti.
Film endüstrisi ise dijital devrimin kendi işlerini mahvettiğini fark ediyor ancak ellerinden gelen tek şey yıkımın şiddetinin hafiflemesini umut etmek.
TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ DE NASİBİNİ ALDI
İnternetin yükselişinden teknoloji şirketleri de büyük oranda etkilendi. İnternet ortaya çıkmadan önce, bilgisayar endüstrisinin tek hakimi Microsoft’tu.
Küçük yazılım şirketleri Microsoft’un gölgesinde yaşıyordu. İşlerinin iyiye gitmesi durumunda Microsoft engeline takılacaklarını biliyorlardı. Ancak ABD Adalet Bakanlığı’nın 2002 yılında Microsoft’un aleyhine sonuçlanan bir anti-tröst davası teknoloji devinin hükümdarlığının sarsılmasına neden oldu.
Bugün artık kimse Microsoft’tan korkmuyor. Şirketin kendisinden daha küçük ama yenilikçi şirketleri bünyesine geçirip şirketlerin ortaya çıkardığı yeni ürünleri kopyalama sistemi artık işe yaramıyor. Çünkü herkes daha hızlı adımlar atarken, Microsoft kopyalama da bile geç kalmaya başladı.
Google gibi internet temelli yeni şirketler arama sonuçlarıyla reklam yayınlama gibi bir sistem geliştirerek, Microsoft’un erişemeyeceği bir seviyeye yükseldi. Microsoft internet üzerinden müzik satmanın kârlı bir iş olabileceğini fark ettiğinde Apple o alanda iPod ve iPhone gibi ürünlerle kendi imparatorluğunu çoktan kurmuştu.
İnternet geçtiğimiz on yılda hayatımızı hemen hemen her açıdan etkilerken, bu değişimin iyi ya da kötü yönde bir değişim olduğu sorduğunuz kişiye göre değişebilir.