Yeni albümünde daha dinamik, daha deÄŸiÅŸik

Güncelleme Tarihi:

Yeni albümünde daha dinamik, daha değişik
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2002 00:00

Yıllarca sakin bir ÅŸekilde türkü söyledi. Yerel ağızla söylemediÄŸi için kızanlar da oldu, bize türkülerimizi sevdirdin, diyenler de. Önümüzdeki hafta Capitol Records-EMI'den çıkacak olan üçüncü albümü Kumru'da farklı bir Şükriye Tutkun var. Türkülerden sesine yansıyan hüzün uçup gitmiÅŸ. Birbirinden dinamik parçalar sanatçının Türkiye dışına açılma projesinin sinyallerini veriyor. Onu ilk defa yıllar önce, kısa film tadında hazırlanmış klibinde hüzünlü bir aÅŸk türküsü söylerken izledik. MüzisyenliÄŸi seçmemiÅŸ olsaydı, gönlünde yatan iki aslandan biriydi tiyatro. Sesi kadar oyunculuÄŸu da konuÅŸulmuÅŸtu Şükriye Tutkun'un, bir de kısa saçları. Son albümünden bu yana geçen üç yılda sadece saçları uzamamış Tutkun'un, yorumu, seçtiÄŸi parçalar ve seslendirme hızı da deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸramış. Önceki albümlerinden yayılan hüzün, kimi zaman acıyı kabulleniÅŸ, yerini harekete ve yüksek sese bırakmış.Tutkun bu deÄŸiÅŸimi, kendi hikayesiyle anlatıyor. 1965 Artvin doÄŸumlu Tutkun zor geçen çocukluk yıllarının ardından girdiÄŸi konservatuvarda okurken, bir yandan sahnelerde ÅŸarkı söylemiÅŸ, bir yandan da anketçilik gibi müzikle ters köşelere düşen iÅŸlerde çalışmış. Eski iÅŸini herkese öneriyor Tutkun, insanları anket yaparken tanıdığını söylüyor. Altı yıllık sahne hayatında ise okulda öğretilmeyenler var: ‘‘Bir saat söylüyordum sesim kısılıyordu, ya da olmadık zamanlarda detone oluyordum.’’Bütün bunların üstesinden gelmeyi sahnede öğrenmiÅŸ genç sanatçı. Gerçi ne kadar cezbetse de sahneye çıkmak artık çok uzağında. Hem havasızlığından ÅŸikayetçi bu mekanların, hem eÄŸlence tarzından. Sesini bir zamanlar St. Antuan Kilisesi'nin yüksek tavanlarına yaydığı düşünülürse; içki, sigara yoÄŸunluÄŸundan, kalabalığın kargaÅŸasından uzak durması anlaşılır. Tutkun'un iÅŸ tecrübesi bunlarla sınırlı deÄŸil. Liseyi bitirdikten sonra çocuk yuvasında öğretmenlik yapmış. O günleri de güzel hatırlıyor Tutkun, ve en büyük hayallerinden biri çocuklar için müzik eÄŸitimi veren bir anaokulu açmak. Ömrü bir kelebeÄŸinkine eÅŸ Deli dergisinde yaptığı kaligraflık ve Plastip Åžov'da mizah konusundaki yeteneÄŸinin ipuçlarını veriyor. Åžovda Tansu Çiller ve Berna Yılmaz'ı canlandırmış: ‘‘MüziÄŸe eÄŸilim taklitle baÅŸlar, yıllar ilerledikçe bulursun sesini, bazen de hiç bulamazsın’’KUBATLA TÃœRKÃœ SERÃœVENÄ°Tutkun'un müzik geçmiÅŸinde koro çalışmaları oldukça önemli yer tutuyor. Ä°stanbul Devlet Operası Gençlik Korosu ve TRT Gençlik Korosu bunlardan ikisi. 1983'te arkadaÅŸlarıyla ‘Bengitürk‘ adında bir müzik grubu da kuruyorlar. Son albümünde yer alan Tarla Kızları parçasını o zamanlar seslendirdiklerini hatırlıyor. Hiç vokalistlik yapmamış Şükriye Tutkun, sadece Zülfü Livaneli'ye ‘‘Nefesim Nefesine‘‘ parçasında eÅŸlik etmesini hatırlıyoruz. 1996'da çıkan ilk albümü Sevin Gayrı ile tanınınca yurt dışında düzenlenen festival ve etkinliklerin de vazgeçilmezi olmuÅŸ. Vize alma taktiÄŸi çok basit; bir imzalı kasete bir yıllık vize. Türkiye'nin uzağında vatan hasreti yaÅŸayan insanlara ilaç gibi gelmiÅŸ türküleri. Almanya, Hollanda ve Belçika'da da hayranları çok. Dışarda yaÅŸayan insanları daha hassas buluyor genç sanatçı, konserlerinde yaÅŸanan duygusallığı unutamıyor. TelevizyonculuÄŸu da var Tutkun'un. Kubat'la birlikte hazırlayıp sundukları STV'de yayınlanan 13 bölümlük türkü ağırlıklı program büyük ilgi görüyor. Bu süreçte, biraz da ‘‘ailenizin sanatçısı‘‘ haline geliyor. Şükriye Tutkun, çocuklarına türküleri sevdirdiÄŸi ailelerin, yoÄŸun ilgisine mazhar halde dolaşıyor sokaklarda. Sokakta çevirip, ‘‘bizim yöreden de türkü söyle’’ diyenler var mı, merak edip soruyorum: En çok hemÅŸehrileri bastırıyormuÅŸ ama ‘‘ne yapayım‘‘ diyor, ‘‘yaylaları ve daÄŸları güzel de, türküleri hazır deÄŸil.‘Bir hayranı internet ortamında sanatçının telefonlarını dağıtınca epeyce eziyet çekmiÅŸ, savcılığa baÅŸvurmuÅŸ ama numarasını deÄŸiÅŸtirmemiÅŸ. Hala aynı numaraları kullanıyor ve telefonlara kendisi cevap veriyor. Belki de bu yüzden internete mesafeli. Adına açılmış sitelerden haberdar, fakat pek ilgilenmiyor. Bütün bu koÅŸuÅŸturmalardan arta kalan zamanda edebiyatla ilgileniyor Tutkun. Yerli roman okumadığını, Artvin'de yayınlanan bir yerel gazeteye yazılar yazdığını anlatıyor.SAHNELERÄ° ÖZLEMÄ°ÅžMüzikten para kazanamadığı için ÅŸikayetçi. 'Sadece bir ev alabildim Kuzguncuk'ta' diyor. Evinde ise bitmek bilmeyen bir tadilat var ve her tadilat sahibi gibi ustalardan dert yanıyor. Bunu öğrenince barter öneriyorum, ‘‘dö'rt metre fayans yapana bir türkü oku, elektrik tesisatına tüm albümü.’’ Gülüp, geçiÅŸtiriyor. Bir de arabası var: Turnike programından yadigar. Bayi toplantılarına neden çaÄŸrılmadığını merak ediyor. Yaptığı müziÄŸin gece hayatına uymadığını ama gene de sahneyi özlediÄŸini, uzun halini beÄŸenmezlerse hayranları için saçlarını kestirebileceÄŸini söylüyor. Müzikte geldiÄŸi yeni noktayı ve deÄŸiÅŸimi ise yeni abümünde yer alan bir türkünün sözleriyle açıklıyor ‘‘Evvel böyle deÄŸildin, el sözüne uyan yar.‘Bu albümde özgürümŞükriye Tutkun'un son albümünde yeni besteler, düzenlemeler var türkülerden baÅŸka. Sürpriz isimler de. Biri Atilla ÖzdemiroÄŸlu, güzel bir Urfa türküsünde yaptığı keman solosuyla beliriyor. Albümde iki düzenlemesi de yer alıyor ÖzdemiroÄŸlu'nun, seçimde kaybetti ama müzikte kazanmış. Ä°kinci sürpriz ise Murat Hasarı. Şükriye Tutkun'un 15 yıllık arkadaşı Hasarı, yeni albüme sözü ve müziÄŸiyle neredeyse damgasını vurmuÅŸ. Tutkun, ilk iki kasedinin yapımında fazla söz hakkı olmadığından Hasarı ile çalışamamış. Fakat bir isim tayin etme hakkını elde eder etmez Hasarı'yı seçmiÅŸ. Albümü dinlerken hala ‘‘şurası şöyle olabilirdi‘‘ dediÄŸi yerler var. Buena Vista Social Club'tan bir parçaya Türkçe söz yazıp söylemeyi çok istemiÅŸ ama olmamış. Tutkun içinde bulunduÄŸumuz yılın bitmesine sayılı günler kala iddialı konuÅŸuyor; ‘yılın albümü olacak‘Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!