Güncelleme Tarihi:
Salih Cumartesi gecesi tedavi için Suudi Arabistan’a giderken, yetkilerini başkan yardımcısı devraldı.
Körfez ülkelerinden diplomatlar Salih’in seyahat edebilecek kadar sağlığına kavuşsa da Suudilerin kendisinin Yemen’e dönüşüne yardım etme ihtimalinin düşük olduğunu ifade etti. Salih’in dönmesi elbette olası ancak dört ay süren ve zaman zaman kana bulanan gösterilerin ardından Sana sokaklarında dün başlayan kutlamalar dolayısıyla, rakipleri Salih döneminin sonuna gelindiğine inanıyor.
Ancak asıl sorulması gereken sorunun maalesef net bir yanıtı yok: Yemen’i şimdi ne bekliyor? Şu an itibarıyla kimse iyimser değil. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague dün yaptığı açıklamada durumun kendisini “çok endişelendirdiğini” söyledi. Hague, “Bu durum bizim güvenliğimiz için çok daha ciddi bir tehdit olabilir” dedi.
En kötü senaryo bir patlama sonucu Suudi Arabistan’ın komşu kapısı ve dünyanın en önemli deniz rotalarından birinin hemen yanı başında Somali benzeri bir El Kaide sığınağı ortaya çıkması olabilir.
Yemen rejimi ciddi ve muhtemelen etkileri geri döndürülemeyecek bir darbe aldı. Salih’i yaralayan roket aynı zamanda kabineden başbakan dahil birçok önemli bakanın yaralanmasına neden oldu. Bu bakanların birkaçı şu an Suudi Arabistan’da tedavi altında.
Salih’e karşı silaha sarılan aşiretler ittifakı bu durumdan çıkar sağlamış gibi görünüyor ancak Yemen toprağı kazsanız silah fışkıran bir ülke. Bu silahlar güvenlik güçleri içindeki rakip unsurlar, güçlü aşiret konfederasyonları, İslamcı militanlar ve güneydeki ayrılıkçıların elinde.
Yemen, 1994 yılında gerçekleşenKuzey ve Güney arasındaki kanlı birleşme süreci sonrasında bile istikrarlı bir ülke olmamıştı. O günden bu yana Salih ülkeyi güçlü aşiret liderleriyle yaptığı anlaşmalar üzerinden yönetti. Birçok lider karmaşık patronaj ağının getirilerinden faydalanıyor, dolayısıyla çok az kişi konumunu terk etmeye niyetli.
Salih her zaman yakın akrabalarının güvenlik güçlerinde önemli mevkilerde bulunmasını sağladı. Örneğin oğlu ve en olası halefi Ahmed Ali Abdullah Salih ve yeğeni Yahya Muhammed Salih, ülkenin en etkili birimlerini komuta ediyor. Hatta 2005 yılında Devlet Başkanı Salih’in 31 kuzeni ordu birimlerini yönetiyordu.
Salih’lerin karşısında ise Haşidlerin liderlerinden oluşan aşiretler federasyonu var. Salih de bu federasyonun bir üyesi. Ancak Devlet Başkanı’nın iktidar ve parayı kendi çevresinden küçük bir topluluğun eline bırakmasıyla Haşidler yavaş yavaş Salih’i terk etti.
Aşiret liderleri arasında İslamcı Islah partisinin liderlerinden, tanınmış işadamı Hamid el Ahmer de bulunuyor. El Ahmer’in Salih’e muhalefeti uzun bir süredir biliniyor. Haşid aşiretinin şu an ki şeyhi ve Hamid’in kardeşi Sadık el Ahmer ise Mart ayında yüzlerce protestocuya ateş açılması üzerine Salih’e istifa çağrısı yapmıştı.
Nesiller boyunca Yemen devleti, el Ahmer’lerin desteğini almadan pek adım atamadı. 2007 yılında hayatını kaybeden Şeyh Abdullah bin Hüseyin el Ahmer Yemen’de çok geniş kitlelerin saygısını kazanmış nadir insanlardan biriydi. Salih aynı anda hem muhalefet lideri hem de meclis başkanı olan Şeyh Abdullah’ı öfkelendirmemek için elinden geleni yapıyordu. Ancak bugün bu kadar etkili bir ismin varlığından söz etmek mümkün değil.
Salih’in yaralanıp hastaneye kaldırılmasıyla, şimdi Yemen’in en etkili ismi Tuğgeneral Ali Muhsin el Ahmer. Birinci Silahlı Birim’in komutanı olan General el Ahmer’in Mart ayında ordudan bazı önemli isimlerle birlikte taraf değiştirmesi, Salih’e çok büyük bir darbe vurmuştu. Daha sonra General el Ahmer askerlerine Sana’daki protestocuları koruma emri verdi. Son olarak el Ahmer’in adamları başkanlık sarayı yakınlarındaki binaları kontrol altına aldı.
Salih, Cuma günü başkanlık sarayını vuran roketlerden General el Ahmer’i sorumlu tuttu. Diğer yetkililer ise sadece profesyonel orduların böyle net bir saldırı düzenleyebileceğini belirtti.
General el Ahmer’in Batılı hükümetlerde kaygı yaratmasının sebebi radikal İslamcı Sünni gruplarla bağlantıları. Yemenli gözlemciler Müslüman Kardeşlerin uzun bir süredir el Ahmer’in birlikleri arasında etkili olduğunu ve Yemenli Şiilere karşı bir antipati beslediğini söylüyor.
Ortadoğu ve Güney Asya’da terör olaylarına odaklanan Yeni Amerika Vakfı araştırmacısı Barak Barfi, El Ahmer’in “El Kaide lideri Usame bin Ladin’le birlikte Afganistan’da savaşan Tarık el Fadlı’nın kız kardeşiyle evli olduğunu” belirterek 4 binden fazla Arap, Sovyetlere karşı savaştan döndüklerinde el Ahmer’in bu kişileri birimler halinde 1994 iç savaşında kullandığını söyledi.
Wikileaks’in yayımladığı bir iç yazışmada öne sürülenler eğer doğruysa el Ahmer’in taraf değiştirme kararı şahsi olarak intikam arayışından kaynaklanıyor olabilir. El Ahmer 2009 yılında bir Şii klanın ayaklanmasını Suudilerden gelen hava gücü desteğiyle bastırmaya çalışırken, Sana’daki yetkililer Suudilere bir isyancı kampının koordinatları yerine “yanlışlıkla” el Ahmer’in komuta merkezinin koordinatlarını vermişti. Neyse ki Suudiler bu istihbarattan şüphelenerek harekete geçmedi.
Yemen toplumunda silah taşımayan nadir unsurlardan biri olan öğrenciler, Mısır ve Tunus’tan etkilenerek Ocak ayında Salih’e karşı protestolara başladı. O günden bu yana geçen sürede önemli tavizler veren askerlerin, “devrim”i bir aşiret pazarlığına kurban etmemek için sokak protestolarına devam etmeleri bekleniyor. Ancak genç ve eğitimli orta sınıf bu muhafazakar ve hiyerarşik toplumda çok sınırlı kalıyor.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan April Alley’nin Nisan ayında yazdığı raporda belirttiği üzere, “Güçlü muhalif partiler, Husi isyancılar, güneydeki bazı ayrılıkçılar, dini liderler, önde gelenaşiret şeyhleri, işadamları ve ordu komutanları protestolara katıldı. Gençler ve sivil toplum aktivistleri Salih’in devrilmesi için dışarıdan gelecek yardımı memnuniyetle karşılasa da, bazı güçlerin gelecekte oynayabilecekleri rolle ilgili olarak şüphe duyuyor.”
Sosyalistlerden İslamcılara, ana muhalefet partileri kendilerini protesto hareketlerine dahil etti ancak İslamcılar dışında organizasyonu düzgün olan bir parti olmadı.
Önemli rol oynayabilecek diğer isimler arasında İslamcı Islah Partisi’nin muhafazakar Selefi kanadının lideri, din adamı Abdülmecid Zindani de bulunuyor. Liberal Yemenliler Zindani’den korkuyor.
Analistler şimdi Suudi Arabistan’ın pek de istikrarlı olmayan bir ateşkesi daha kalıcı bir plana çevirmeye çalışacağını söylüyor. Bu bağlamda Salih sonrası süreçte seçimlere gidiş yolu hazırlanacak. Suudi Arabistan’ın en etkili üyesi olduğu Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi de böyle bir plan ortaya koymuş, Salih önce planı kabul etmiş ardından reddetmişti.
Ancak geri kalan Salih’lerin ve el Ahmer’lerin sorunlarını silahla çözmeye kalkması riski söz konusu. Şimdilik Başkan Yardımcısı Abd-Rabbu Mansur Hadi yönetimle birlikte silahlı kuvvetlerin ve güvenlik birimlerinin de komutasını devraldı.1994’ten beri başkan yardımcısı olan Hadi, son haftalarda başkanlık görevini istemediğini belirtmişti. Dahası bir güneyli olan Hadi’nin çok büyük bir tabanı da yok.
Ali Abdullah Salih başkan olduğu sırada Beyaz Saray’da Jimmy Carter bulunuyordu. O günden bu yana bütün rakiplerini alt eden Salih’le ilgili olarak bir Wikileaks belgesinde, “Kendisinden sonra gelebilecek potansiyel isimler sorulduğunda, Yemenliler tek bir adaydan bahsedemiyor” deniliyor.
Yeni güç yapısı nasıl oluşursa oluşsun, Yemen’in yeni liderleri çok zorlu görevlerle karşı karşıya kalacak: Petrol gelirleri azalan, ekonomisi harap halde, fakirlik soru kronikleşmiş, susuzluktan kırılan bir ülke. Bunlara bir de kuzeyde ve güneyde başlayan ayaklanmaları ve El Kaide yanlısı militanları da eklemek gerek.