Yemek notları

Güncelleme Tarihi:

Yemek notları
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 1998 00:00

Haberin Devamı

Tümöre karşı portakal

Kansere karşı verilen savaşta her geçen gün yeni yöntemler ortaya çıkıyor. İnsanların yeni öğrenmeye başladıkları neoplazmaların (hastalıklı hücre) yüzde 30'u tüketilen yiyeceklere bağlı. Doğru besin tüketimi, özellikle de C vitamini ve lif yönünden zengin portakal tüketimi, kanserli hücrelerle savaşta başrolü oynuyor.

Masada tümörlerle savaşmak mümkün mü?

- İçilen sigaranın azlığı yanında, fazla meyve yiyen ve az yağ tüketenlerin, çok daha az hastalandıkları görülüyor.

Yiyecekler neoplazma için risk faktörü mü?

- Takip edilen diyet ile sindirim sistemi ve solunum yollarında meydana gelen hastalık arasında sıkı bir bağ bulunuyor. Prostat ya da göğüs kanserinde bu bağ daha gevşek. Sebze ve meyve yönünden zengin bir diyeti uygulamak bu tümörlerden korunmak gibi gözüküyor. Ama yine de sonuçlar tam olarak alınmış değil. Bunun nedeni hastalıklı hücrelerin yayılmasının hangi besinle durdurabilineceğinin bilinmemesi olailir. Yine de E ve C vitamini yönünden zengin olan sebzeler bu savaşta büyük rol oynuyor.

Sebzeler doğal yollarla mı yetiştirilmeli?

- Doğal yollarla, kimyasal ilaçların yardımı olmadan yetiştirilen sebzeler daha yararlı ama yapılan araştırmalar gösteriyor ki biyolojik olmayan maddelerin de tümürleri engelleyici özelliği bulunuyor.

Hap halindeki vitaminler tümürlerle savaşımda yarar gösteriyor mu?

- Hayır, koruyucu ya da iyileştirici bir etkileri yok. Çünkü bu haplar vücudun önceden tanımadığı bazı maddeler içeriyor.

Fazla almak da zararlı mı?

- Evet diğer maddeler gibi fazla vitamin almak da oldukça zararlı.

Lifli yiyecekler?

- Lifli yiyecekler bağırsakta bulunan ve tümörlere karşı bir madde üreten bakterilere yardımcı. Ama lifli besinlerin doğal yoldan elde edilmesine dikkat edilmeli.

Mükemmel pizzayı arayışım tabii ki sürüyor.

Mükemmel derken soyut bir kavram da yok kafamda. Sadece pizzanın New York'ta herhangi bir küçük İtalyan pizzacısında yapıldığı gibi yapılmasını istiyorum o kadar.

Pizza Hut güzel bir girişim yaptı ve Sicilian pizzayı mönüsüne ekledi.

Sicilya usulü pizza köylülerin daha fazla ekmekle doyma geleneğine uygun pişiriliyor. Şekli dikdörtgen.

Hamur normal pizzanın dört misli kadar kalın.

Anlıyacağınız pek rejim yapanlar için tavsiye edilecek şey değil. Ben sözde rejim yapıyorum o gece bir bütün Sicilya pizzasının tamamını yemişim.

Ismarladığım pizzanın orta boy olduğunu zannediyordum halbuki büyük boymuş.

(Ayıp oluyor, lütfen çüş demeyin)

Doğal olarak sabaha kadar oturdum midemin doluluğundan.

Böylesine oburluk yapmaz ve itidalli yerseniz Sicilya usulü pizzayı, son derece lezzetli, haberiniz olsun.

Sadece normal Sicilya pizzalarda üst malzeme çok daha yoğundur.

Alttaki kalın hamur üstteki peynir ve ek malzemenin yükü altında ezilir.

Bu nedenle Pizza Hut'ın da Sicilya pizzada en azından peyniri biraz daha arttırması gerekiyor.

*

Hazır söz pizzadan açılmışken Spasso restoran da yeni bir pizzayı akşam mönüsüne koydu.

Sadece bunu denemek için bir gece oraya yemeğe gittim.

İlginç bir deneydi bu.

Normal pizza beklentisi içinde giderseniz, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

Çünkü bu pizza kavramından yola çıkılarak yapılan başka bir yemek.

Pizza hamuru çok ince açılmış.

Üstüne zeytin ezmesi yayılmış.

Daha sonra üstüne bolca roka ve parmesan peyniri pişirilmeden konulmuş.

İtalya'da bunu dürüm yapıp yiyorlarmış.

Lezzeti çok iyiydi. Masadaki diğer arkadaşlarımızın bir bölümü zeytin ezmesinin daha az sürülmesini tercih edeceklerini söylediler ama zevk meselesi.

Ben tuttum bu yeni yemeği.

*

İki pazar önce bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.

Buna rağmen minibüse atlayıp Yeşilköy'e, oradan da Florya'ya geçtik.

Uludağ kebapçısına gitmek zorundaydık.

Gözümüzde İskender tütüyordu ve bence İstanbul'daki ve hatta Bursa'dan sonra Türkiye'deki en iyi İskender kebabı hala daha Florya'daki Uludağ kebapçısı yapıyor.

Tereyağı, sosu, etlerin tazeliği mükemmeldi.

Onca yolu teptik ve El Nino da gelse yine de teperiz.

*

Birkaç yıl içinde İstanbul yemek malzemesi konusunda ne kadar zenginleşti, inanılacak gibi değil.

Tabii ki birbiri ardına açılan restoranların payı büyük bunda.

Malzeme ithali artan talep nedeniyle çok kârlı hale geldi.

Ve yepyeni sürprizler süpermarket raflarını doldurmaya başladı.

Benim son keşiflerim şöyle:

- Sweet and Sour Souce (Amoy)- Çin usulu stir frying yemeklerinde kullanmak için

- Satay Souce (Amoy)- Bu sosla bir tavuk yemeği yapın, bakın göreceksiniz nasıl fark ettiğini lezzetin.

- Plum Souce (amoy)- Kızartılmış etleri bu sosa batırıp yiyebilirsiniz. Ayrıca Çin usulü börek için de iyi bir eşlik edici sos olur.

*

Hayri ve Arzu Molu, yepyeni şarapları Türkiye'ye getirmeye devam ediyorlar.

Son olarak 1992 Napa Valley Cabernet Sauvignon, Reserve Sutter Home'larını denedim.

Harika bir şarap.

Bunun yanında yine Sutter Home'un Family Reserve 1995 California Chardonnay'i de tamamen dengeli, keyif veren bir tad.

Ve Gewurtztraminer sevenlere müjde. Sutter Home'un 1996 Kaliforniya Gewurtztraminer'i de artık onlar sayesinde Türkiye'de.

Soleo'yu ben sadece soğutulabilen kırmızı şarap olarak biliyordum.

Soleo'nun beyazı da varmış, Hafif, biraz tatlı, ferahlatıcı bir şaraptan hoşlanıyorsanız denemelisiniz.

(Wine and Roses: Spor Caddesi

No 183 Beşiktaş

Telefon:(212) 236 20 92)

*

Ve tabii Robert Mondavi.

Four Seasons'daki tadımda içme şansını yakaladığım Robert Mondavi Special Reserve 1992 Napa Valley Cabernet Sauvignon'u tekrar denedim.

Tek kelimeyle mükemmel.

Bunu Türkiye'ye getiren ADCO'da son derece hayırlı bir iş yaptı.

ADCO: tel:(212) 257 8851- 257 7480

*

McDonald's'ın Türk damak tadına uygun olarak çıkardığı yeni köfteli hamburgeri denediniz mi?

Ben bunu deneyenlerle küçük bir anket yaptım.

Normal hamburger tadına alışık olanları bu yeni ürün fazla tatmin etmemiş.

Bazıları köfteyi fazla yağlı buluyor.

Köfte tutkunları ise tada bayılmışlar.

Ünlü Sultanahmet köftecisinin klasik köfte tadını bile bulanlar var bu köfte burgerde.

En iyisi bir kez deneyip kararınızı verin.

*

Karaköy Güllüoğlu'nun sahibi Nadir Güllü bey beni o muhteşem tatlıların üretildiği modern fabrikasına davet etti.

Bunun anlamı ne biliyorsunuz değil mi?

Etrafınızda o tatlılar boy boy duracak ve siz istediğinizden tadabileceksiniz.

Açıkçası gitmeye korkuyorum ama tabii ki böyle bir deneyi yaşama imkanını da kesinlikle kaçırmam.

Orada yaşayacaklarımı size mutlaka ayrı bir yazıda anlatacağım.

*

Unifree gümrüksüz satış mağazaları bir süredir yeni bir hizmet başlattı.

Yolculuğa çıkmadan önce evinizdeki bilgisayardan www.unifree.com İnternet adresine bağlanıyorsunuz.

Almak istediğiniz malların alışverişini bu adresteki siteden yapıyorsunuz.

Dönüş tarihinizi de bildiriyorsunuz.

Daha sonra yurt dışından döndüğünüzde Unifree'nın havalimanındaki mağazasında paketleriniz eve götürülmek üzere hazır sizi bekliyor.

Zaman kaybı yok, alışveriş telaşı yok.

Bayram tatili için yurt dışına gidenler belki kullanırlar bu servisi diye yazdım bu bilgiyi.

*

Bayram tatilinde İtalya'ya gideceklere bir önerim var.

Öyle Roma'da, Venedik'te filan fazla vakit kaybetmeyin ve doğruca Piedmont bölgesine doğru yola çıkın.

Alba şehrine yarım saat mesafede olan Albaretto'ya gidin.

Orada Dei Cacciori veya aynı zamanda Da Cesare olarak da bilinen Casare'nin yerinde yemek yiyin.

İtalya'da yiyebileceğiniz en mükemmel yemeklerden bir tanesinin burada olduğu söyleniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!