Yedinci gözden geçirmenin ardından

Güncelleme Tarihi:

Yedinci gözden geçirmenin ardından
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2004 00:00

Yeni bir haftaya merhaba dedik. Ama haftanın yeni olması beklentilerin ya da trendlerin yeni olduğu manasına gelmiyor. Son bir aydır mevcut durum ne ise aynısını yaşamaya devam ediyoruz.Yedinci gözden geçirmenin teknik kısmının tamamlanması ve IMF heyetinin ülkeden ayrılması maalesf şu aşamada pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü henüz IMF icra Direktörleri Kurulu’nun ne zaman toplanacağı ve gözden geçirmeyi onaylayıp, 500 milyon dolarlık kredi dilimini serbest bırakacağı konusunda elimizde net bir bilgi yok. Bakan Babacan toplantının nisan ayında gerçekleşeceğini söyledi. Bu muğlak açıklamaya göre toplantı Nisan’ın ilk haftasında olabileceği gibi son haftasında da olabilir. Bu durumda aklımıza şu soru geliyor, madem heyet temaslarını tamamladı neden kurul bir an önce toplanmıyor da nisan ayını bekliyoruz. Acaba eksik olan üzerinde anlaşmaya varılamamış bir şeyler mi var sorusunun yanıtı da maalesef evet. İsterseniz bir hatırlayalım yedinci gözden geçirme kapsamında neler varmış:- 7.gözden geçirme için, doğrudan vergi reformu 2. paketinin Meclis’te onaylanması ön koşuldu, tamamlandı.- Aralık sonu için yapılması gereken 5 kriter vardı:-25 bin 74 kişilik KİT atıl kadrosunun ortadan kaldırılması performans kriteriydi. Bu konuda bazı girişimler yapıldı ancak henüz bu rakama ulaşılamadı.-İcra İflas kanununda değişiklik: 15 Aralık’a kadar, mahkeme öncesi uzlaşma yöntemiyle iflasa gidilmesi sürecine ilişkin olan iflas hükümlerinin uygulanmasına ilişkin düzenleme tamamlandı, ve yasalaştı.-Kamu sektörü personel sisteminin, memurlar ve kamu yöneticileri için ahlaki görevve uygulama esaslarının oluşturulmasına ilişkin yasal düzenlemenin geçmesini de içerecek şekilde iyileştirilmesi de bir kriterdi; bu konuda bir yasa taslağı hazırlandı ancak meclise gelmedi.-Diğer bir yapısal kriter, taslak aşamasında olan KİT Yönetişimi Kanunu’nun yasalaşmasıydı. Kanun, bütçedeki özel hesapları ve özel ödenek uygulamasını kaldırılmasını, ve tüm özel gelirleri bütçeye gelir olarak kaydedilmesini öngörüyor. Kamuda yönetişimin ve şeffaflığın geliştirilmesini amaçlayan bu değişikliklerin 1 Ocak 2005 ten itibaren yürürlüğe girmesi planlanıyor. - IMF ye sunulan 31 ekim tarihli ek niyet mektubunda sosyal güvenlik reformlarının kamu maliyesi hedefleriyle çelişmesini önlemek amacıyla yeni bir yapısal kriter konuldu. Buna göre sosyal güvenlik reformlarının mali etkilerinin detaylı bir değerlendirmesi: Sosyal güvenlik reformlarının bir sonraki aşamasına ilişkin değişik reform seçeneklerin mali etkilerini inceleyen bir raporun aralık sonuna kadar hazırlanması gerekiyordu..- Bu gözden geçirme kapsamında olmamakla beraber, mart sonuna kadar tamamlanması gereken kriterlerden biri de İmar Bankası vakası ışığında düzenleyici çerçevenin bağımsız soruşturmasını takiben hazırlanan raporun yayımlanmasıBu çerçevede yapılanlar-yapılmayanlara bakıldığında aslında IMF ile aramızda bir sorun olmaması gerekitği açığa çıkıyor. Atıl istihdamın eritilmesinde henüz istenilen başarı sağlanmadı ama hükümet bu konuda kararlılığını göstermiş durumda. Diğer maddeler ise kriz yaratacak kadar ciddi eksiklikler içermiyor. O halde neden net bir tarih yok. İşte piyasalar da benim gibi bu sorunun yanıtını merak ediyor. Günün Malumatı: “Kapitalizmin modern biçimi ile dünya çapında bir güç haline gelmesi ile birlikte, yani Sovyetler Birliği’nin yıkılması ve dünyanın doğusundaki güç merkezenin dağılmasıyla birlikte, hem içerik hem de görünüş anlamıyla yeni gibi görünen bir sürecin de kapısı açıldı. Açılan bu kapıdan ise maalesef barış ve refah yerine daha çok çatışma, daha çok savaş, daha çok yoksulluk ve daha çok ayrılık girdi dünyamıza. Dünyanın son dört yıldır yaşadığı çalkantının temel nedeni ve hatta belki de çalkantının ve kaosun bizzat kendisini artık tek bir isimle tanımlamamız gerek: Küreselleşme. Küreselleşme herkese sınıf atlama ve günlük yaşam kalitesini artırma imkanı sunuyor deniliyor bu süreci tanımlayan teorik yazılarda. Oysa bu bir yanılsama ve ardında bir hayli karanlık bir tablo var. Yani Kapitalizmin Kara Kitabı da bir hayli hacimli bir kitap. Dünyada yaklaşık 6 milyar insan yaşıyor. Kaba bir oranlama ile bunların yarısının kırsal, yarısının ise kentsel alanlarda yaşadığını söyleyebiliyoruz. Ve yine dünyanın yarı nüfusundan fazlasının günlük ortalama gelirinin 2 doların altında olduğunu ve en temel besin ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak olduklarını biliyoruz.Başka neler var Kapitalizmin kara kitabında diye baktığımızda şunlar çıkıyor karşımıza:- 1 milyardan fazla insan temiz içme suyundan mahrum- 2 milyar insan elektrik kullanamıyor- Yaklaşık 2.5 milyar insan sağlıklı barınma olanağından mahrum.Yukarda dünya nüfusunun yarısının kentsel alanlarda yaşadığını söylemiştik ya, işte bu nüfusun 1 milyarı gecekondu mahallelerinde yaşıyor. Birleşmiş Miletler’in 2003 yılında hazırladığı “Gecekondu tehlikesi” isimli araştıma raporunda gelecek 50 yıl içinde dünya çapında gecekondulaşmanın yüzde 300 oranında artacağı belirtiliyor.BM araştırmalarına göre kırsal alanlarda yaşayanlar bir zamanlar hem kendileri hem de ticari maksatlarla tarım yapabiliyorken şimdi kendilerini bile zor doyuracak durumdalar. Buna bir de tarımda büyük şirketlerin toprak satın almaları nedeniyle kendi toprağında işçi duruma düşmelerini eklersek durumun vehameti daha net biçimde ortaya çıkıyor. Bu nedenle de her yıl 20-30 milyon insan köylerden kentlere göç ediyor. Açlık ve yetersiz beslenme de bir başka sorun.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!