Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2001 00:00
İnci Asena'nın hazırladığı ''20. Yüzyılda Yazınımıza El Verenler'' kitabında, Necati Cumalı'dan Yaşar Kemal'e, Mina Urgan'dan Murathan Mungan'a 70 ünlü yazarın akrilik boyaile çıkarılan el izleri yer alıyor. Kitapta, yazarların, ''yaratıcılığın simgesi'' olarak kabul edilen eller hakkındaki düşüncelerine de yer veriliyor.
Asena, bu projeye 1999 yılında başladığını söyledi. Asena, bulabildiği ve fikrini kabul ettirebildiği70 yazarın el izlerini bir pano üzerinde topladığını, bu anı da fotoğraf karesiyle ölümsüzleştirdiğini kaydetti. Daha sonra sanatçılardan el teması üzerine şiir, deneme ya da öykü yazmalarını isteyen Asena, amacının ''yüzyılımızı yaşanılır kıldıkları için sanatçılara teşekkür etmek olduğunu'' belirtti.
Asena, yazarları belirlerken kullandığı tek kriterin, 40 yaş sınırı olduğunu da işaret ederek, ''En azından 20. yüzyılda 40 yıl yaşamış insanlar olsun istedim. Bence daha genç olanlar, 21. yüzyıl yazını içerisinde yer alabilirler'' dedi.
Sanatçıların el izi, fotoğrafı ve yazısıyla yer aldığı kitapta, yalnız geçen yıl vefat eden Mina Urgan, Fakir Baykurt ve Zeyyat Selimoğlu'nun yazısı bulunmuyor.
''İnsanoğlunun en sevgi dolu organı
İlhan Berk'in ''cinselliğin simgesi'', Vedat Günyol'un ''insanın insana ettiği iyilik ve kötülüğün kaynağı'', Şükrü Erbaş'ın ''ömrün mühürü'', Adalet Ağaoğlu'nun ''vahdet-i vücud vidası'' olarak gördüğü eller, Yaşar Kemal için ''insanoğlunun en sevgi dolu organı''...
İnsanoğlunun, ''dört ayaklıdan iki ayaklıya geçerken elleriyle düşünmüş, elleriyle yaratmaya başlamış'' olduğuna inanan usta yazar, şunları kaydediyor:
''Eller, okşamasını bilir en derin sevgiler ondan süzülür. Bin beladır, olmaz olsun savaş yapar, gider Hiroşima'nın üstüne, yüreği titremeden altından binlerce insanın öleceğini bile bile, o kırılası parmağıyla düğmeye basar.
Eller, bir şiirdir. Sağırların konuşmasını gören var mı? Eller, bin ince oyundadır. Dil icat edilmeden, insanoğlu elleriyle konuşmuştur. İnsanın elleri, insanın yüreği kadar merhametlidir. O zaman atom düğmesine nasıl bastı diyeceksiniz. Çünkü insanoğlunun aldığı o kötünün kötüsü insanlık dışı eğitimle eller, delirtilmiştir. İnsan yeni eğitimlere kavuştuğunda, kendisini mecbur olduğu dünyaya kavuşturduğunda eller, insanoğlunun en sıcak, en merhametli, en sevgi dolu organlarından biri olacaktır.''
Fethi Naci ''Elden söz etmeye elim varmıyor'' derken, Demirtaş Ceyhun da ''Parmak uçları ile avuç içlerindeki yumuşak derilerinin üzerinde bulunan çizgilerin asla değişmeyeceği veya başka birisininkine benzemeyeceği gerçeğinin keşfedilmesini'', insanlığın enbüyük buluşu olarak değerlendiriyor.
İnsan kişiliğine tutulan gizemli ayna
Elleri, her insanın kişiliğine tutulmuş ''gizemli bir ayna'' olarak gören Uğur Kökden ise aynadaki yansımaları şöyle anlamlandırıyor:
''Zorlu ve sıkıntılı iş dünyasının kaba etli, yer yer su toplamış,küt parmaklı elleri, gerçek bir emek insanın kimliği sayılır. Ya da onun yanı sıra ömür boyu sıcak sudan hiç soğuk suya girmemiş kimi ellerin bakımlı, ama sınırlı ve kısır evrenine ne demeli. Narin, zarifiçli ve nerdeyse saydam ellerin üzgün ve yalnız dünyasına...''
Necati Cumalı, sevgilinin ellerine duyduğu özlemi mısralara döküyor:
''Ellerin aklıma geldikçe
Kırık bir dal gibi senden
Gölgesi kadehlerime düşen
Giderken çektiğin kapım üstünde
Ellerin omuzlarımda gezen
Anladım bütün şüphelerim beyhude
Ne çare geri dönemem''
Vedat Günyol da ''Ellerin ellerle buluşup kenetlenmesi, sevdalı güzel günlere götürür bizi. Çünkü 'Bir elin nesi var, iki elin sesi var' diyoruz ya, işte bu ses bizi mutluluğa götürecek mucizenin sesidir'' görüşünü anlattığı yazısını, ''O 'öpülesi', o 'dert görmeyesi' insan elinin, olumlu insan kafasının buyruğunda, doğaya taşçıkartacak ölçüde, dünyamıza mucizemsi mutluluklar getireceğine inanıyorum. Sevgilerle'' diye bitiriyor.
(aa)