Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 2001 01:44
ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın kongrede yaptığı çıkış, Genelkurmay'ın bu çıkışa verdiği yanıt ve ANAP'ın MKYK'sının karşı yanıtıyla birlikte ortaya çıkan gerginlik, köşe yazarlarının yorumlarında da ilginç bir bölünmeye yol açtı.
Bu bölünmede çizgiler şöyle şekilleniyor:
A) Genelkurmay'ı haklı bulanlar, B) Yılmaz'ı haklı bulanlar, C) Her ikisini de haksız bulup eleştirenler, D) Gerilimi Yılmaz'ın senaryosu olarak görenler, E) Genelkurmay'ı özünde haklı görmekle birlikte açıklamayı demokrasi açısından sakıncalı görenler...
MESUT YILMAZ HAKLI
Yılmaz doğru olanı yaptı
Oktay Ekşi (Hürriyet)
ANAP'ın tutumu isabetlidir. Çünkü özellikle Türkiye gibi, askerin toplumsal yaşamda ağırlıklı bir rol üstlendiği bir ülkede bu kurumla gerilim yaratmanın ne anlamı vardır, ne de yararı. Ancak, Silahlı Kuvvetler'le gerilim yaratmamak için gösterilecek dikkat ‘‘doğru’’ olanın söylenmesini engellememelidir. Yılmaz'ın ‘‘ulusal güvenlik kavramını tartışmaya açması’’ çok doğru olmuştur. Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmeye kararlıdır. Bununla ilgili olarak kendisinden beklenen tüm taahhütlerin altına da imza atmıştır. Bu adımların karşısına iki de bir ‘ulusal güvenlik’ gerekçesi çıkıyorsa, Yılmaz şikayetini kendi milletine duyurmayıp da ne yapacaktı?
AB’ye karşı zora düşüyoruz
Tufan Türenç (Hürriyet)
Batı'da siyasi otorite ile askeri otorite arasında zaman zaman yaşadığımız bu tip tartışmalar olumsuz karşılanmaktadır. Batı, bu tartışmalar nedeniyle Türkiye'de demokrasinin asker vesayeti altında olduğu kanısındadır. Bu da AB ile ilişkilerimizde karşımıza önemli bir engel olarak konulmaktadır. Türkiye bütün kurumlarıyla önyargılarından arınarak, demokrasisini Batı çizgisine çıkarmak zorundadır. Bunu yapamazsak Avrupa'dan koparız. O zaman da aramızdaki uçurum giderek derinleşir.
Tartışma askerin tekelinde
Hasan Cemal (Milliyet)
Ulusal güvenlik dahil bütün konuların tartışma platformları yalnızca devletin dorukları değildir. Bu tartışma askerin tekelinde de olamaz. Demokrasiler de bu yoktur. Sivil gibi asker de eleştirir! Genelkurmay Başkanlığı'nın yalnız ANAP lideri Yılmaz'ı değil, gerçekte hükümeti ve bir bakıma siyaset kurumunu hedef alan Salı günkü açıklaması yanlış olmuştur. Genelkurmay'ın bir siyasal parti, bir muhalefet partisi gibi tutum sergilemiş olması, yerleşik demokrasi anlayışı bakımından bir talihsizliktir. Türkiye’de sivil-asker ilişkilerinin yerli yerine oturmasıyla demokratik hukuk oevletinin bu ülkede yerleşmesi birbiriyle içiçe konular... Bu bakımdan sivil tadar askere de düşen görevler var.
Bunun zemini MGK'dır
Mehmet Ali Birand (Posta)
Genelkurmay Başkanlığı, ANAP liderini gayrimeşru zeminlerde tartışma yapmakla suçlarken, keşke kendi açıklamalarını da kamuoyuna ültimatom havasında vermek yerine MGK'da seslendirseydi. Hem daha şık hem de daha demokratik hem de onlara yakışan ağırbaşlılıkla olurdu. Üstelik bu tip sert açıklamalar, TSK'nın ağırlığını arttırmak yerine, aksine askeri siyasi polemiklerin içine çekmekte, siyaset bataklığına itmektedir.
GENELKURMAY HAKLI
Altına imzamı atarım
Serdar Turgut (Hürriyet)
Genelkurmay açıklaması bu ülkedeki insanların önemli bir bölümünün hislerine tercüman olan, ülkenin geleceğinden umudunu kesmeye başlayan insanlara bir umut ışığı yakan, Türkiye'yi yakıp bitiren ve hala koltuklarına yapışıp da daha mahvolmasını seyreden insanlar dışında bu ülkeyi düşünenlerin de olduğunu hatırlatan bir metindir.
Ordu kongrede eleştirilmez
Yılmaz Öztuna (Türkiye)
Silahlı Kuvvetler'e müteveccih hem de kapital eleştiri hiçbir demokraside, parti kongresinde yapılmaz. Aksi takdirde açık ve sert cevap hakkı doğar. İngiltere'de bile bu konular kapalı kapılar ardında konuşulur. Politikacı, meşru zeminleri kullanmasını bilmek durumundadır. Son olayda Genelkurmay'ın yayınladığı tebliğ, bu vesileyle bazı gerçekleri de vurgulamıştır. Bu hususu pas geçmek ve geçiştirmek isteyenler yanılırlar, yanlış yaparlar.
MESUT YILMAZ'IN SENARYOSU
Yılmaz'ın çok ucuz oyunu
Emin Çölaşan (Hürriyet)
Bu, Bay Mesut Yılmaz'ın çok ucuz bir oyunu. Anketlerde yüzde 4'e inmiş. Aslında amacı, dikkatleri partisinin çöküşünden ve kendi başarısızlığından uzaklaştırıp başka yerlere çekmek. Kendisinde ciddi bir ‘‘asker alerjisi’’ olduğu bilinmektedir. Bir yanda bu allerji virüsünü bünyesinde taşımakta, ama 28 Şubat sonrasında askerler sayesinde Başbakanlık koltuğuna oturmayı içine sindirmektedir!
Teşekkürler, almayayım
Cengiz Çandar (Yeni Şafak)
Bu çatışmayı böyle bir zamanlama ile Mesut Yılmaz'ın seçtiğini ve çatışma çıkar çıkmaz sahayı boşaltarak, bilenen ‘‘demokrasi yanlıları’’nın arkasına çekilip, ‘‘sipere yatacağını’’ biliyordum. Aslında Mesut Yılmaz, izlediği gerilim startejisi ile kendi açısından ‘‘ustaca’’ bir siyasi manevra yaparak ‘‘inisiyatif’’ almış durumda. Genelkurmay'ın tepki göstermesini düşünümüş ve hatta istemiştir. Bu anlamda Genelkurmay yaptığı çıkışla, Mesut Yılmaz'ın senaryosuna dahil olmuştur. Olan biteni ‘‘demokrasi mücadelesi’’ gibi sunanlara ve saf tutmamızı talep edenlere teşekkür edeyim ve ben almayayım.
ANAP DA GENELKURMAY DA HAKSIZ
Açıklama dramatik ama doğru
Bekir Coşkun (Hürriyet)
Olan oldu. Bu demokrasimiz açısından dramatik bir durum. Askerlerin açıklaması demokrasimiz açısından dramatik olsa da, tüm açıkladıkları rezaletler doğru mu doğru. İşte asıl çıkmaz sokak. Bunlar doğruysa, bu sistemin iflası değil de nedir? Soygun düzeninin normal bir davranış haline geldiğini bu kez ben yazmıyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri resmen açıklıyor.
Türkiye’yi uçuruma götüremezler
Fatih Altaylı (Hürriyet)
Yılmaz, Türkiye'nin en fazla erozyona uğramış siyasetçisi. O nedenle kendisini savunmak, söyledikleriyle yüzde yüz hemfikir olduğunuz zamanlarda dahi mümkün değil. Ama yapılan açıklama da net bir ‘‘had aşımıdır.’’ Yani bu konudaki ‘‘askeri rahatsızlıklar’’ muhtıralarla tartışılmaz. Türkiye'yi uçuruma götürmeye siyasilerin nasıl hakkı yoksa, bürokratların da hakkı yoktur. İster asker, ister sivil olsun.
Demokrasi tartışma rejimidir
Okay Gönensin (Sabah)
Mesut Yılmaz başlattığı tartışmanın içeriğine ilişkin somut örnek ve öneriler getirmelidir. Tartışmaya siyasi ağırlıklı bir tavırla katılmış olan Genelkurmay'ın açıklamasında da yanlış anlamalara yol açabilecek bölümler vardır. Demokrasi herkesin sinirlenmeden, birbirini korkutmadan, birbirine yasak koymadan rahat ve ‘‘yapıcı’’ tatışmalar yapabildiği bir rejimdir. Bu yüzden de insanların bugüne kadar bulduğu ‘‘en az kötü’’ yönetim ve yaşama düzenidir.
Tartışmanın haklı tarafı yok
Enis Berberoğlu (Hürriyet)
‘‘ANAP lideri Mesut Yılmaz, kaçıncı kez seyrettiğimizi bile unuttuğumuz senaryoyu yeniden ısıttı. Partide sıkışınca, ‘‘ANAP barajı aşamaz’’ tahmini gazete köşelerine hákim olunca askere çatma alışkanlığı nüksetti.
Yılmaz'a veya askere hak verenlere saygımızı korumakla birlikte... Bize sorarsanız, bu abes tartışmanın haklı tarafı yok. Keşke Türk Silahlı Kuvvetleri de siyasi tartışmanın parçası haline gelmese, siyasi parti gibi reaksiyon göstermeseydi... Hele bu ülkede askeri tarz siyasetin akla hemen darbe tehlikesi getirdiği düşünülürse...
Yılmaz çizmeyi aşan kedi
Perihan Mağden (Radikal)
Yılmaz, şimdi Çizmeyi Aşan Kedi olarak sıkı bir fırçalanmaktadır. Böylece çok vahim ve mühim bir tatışma güme gitmektedir. Türkiye'nin meselesi bu: Güç odakları ele geçirmiş oldukları, ellerinde bulundurdukları GÜÇ'ten her hal ve şartta taviz vermeye yanaşmıyor. Yalnız ve yalnızca karşı GÜÇ'ün nasıllığını ve niceliğini sorguluyor. Ya da azarlayıp dövüyor. Türkiye bu ağır güç odaklarının elinde, soluk alıp vermez haldedir. ANAP nepotizmden ciddi olarak vazgeçsin; Ordu da oligarşik bir güç konumunda olduğunu kabul edip konuşmamıza 'izin versin'. Mesele bu.
İki tarafın da üslubu hatalı
Abdurrahman Dilipak (Akit)
Yılmaz, bunu parti kongresinde değil hükümette, MGK'da Meclis'te tartışmalıydı. Keşke, bu konuyu AB'yi arkasına alarak yapıyor havası vermeseydi. Şimdi görev Yılmaz'da. Evet bu konu tartışılmalı. Doğru yerde ve doğru bir üslupla. Meydan okumadan ve polemik yapmadan. Yılmaz'ın üslubu ne kadar yanlışsa askerlerin tepkisi de aynı şekilde dışarıda ve içeride ülkemize puan kazandırıcı bir üslupla olmamıştır.