Güncelleme Tarihi:
Yaz bitti, ama caz bitmedi. 8 Ekim perşembe gününden başlayarak, neredeyse iki hafta boyunca, cazın yolculuğunda duraklar İstanbul, Ankara ve Adana... Akbank'ın sekizinci yılını dolduran caz festivali, bu yıl kendi tarihinin en renkli ve etkileyici olanı.
Bu yılki festivale saksofon, piyano ve davulun önde gelen isimleri katılıyor. Alışılmışın ötesinde, sürpriz dolu deneylerle... Brezilya, Küba, California, Kamerun, New York, Chicago ve İstanbul. Dünya yolculuğunda buluşmanın keyfi yaşanacak.
Akbank Caz Festivali İstanbul'da başlayacak, Ankara üzerinden geçip, Adana'daki iki konserle son bulacak.
Perşembe günkü açılış konseri, Brezilya'nın dünya sahnesine taşıdığı müthiş bir vokal ve piyano ustasına aitti. 1960'ların ortasında, genç yaşta, Sao Paulo barlarında kendine özgü tarzıyla şarkılar söylerken keşfedilen Maria, Elis Regina ve Maria Bethania gibi öncü kadınların müziğe damgasını vurduğu bir dönemde, kendi kişiliğiyle öne çıkmayı başarmış olan, 1970'lerde iyiden iyiye caza yönelen, her albümünde kendisini aşabilen bir müzik devi. Yerinde duramayan bir piyano tarzı, scat geleneği üzerine oturmuş bir vokal üslubu var. Sahnesi çok güçlü, elektrikli. İzleyenler, mutlu oldular.
ŞENLİK BAŞLIYOR
Ama asıl şenlik, bu salı gününden itibaren başlıyor. CRR'deki iki konserde davulun tarihine damga vuranlardan, efsanevi Paul Motian'ı izleyeceğiz önce. Bill Evans Üçlüsü onsuz eksikti. Keith Jarrett, Charlie Haden ile yolculuklar yaptı. 1990'larda yeni bir kulvara girerek elektro gitara yer veren Motian, yanında Chris Potter gibi çok iyi bir genç saksofoncuyu getiriyor. Ama grubunun asıl özelliği, elektro basta çığırlar açan Steve Swallow'la birlikte gelmesi. Zaten salı gecesi, bas şenliği var. Ardından sahneye beklediğimiz Kübalı piyano virtüözü Gonzalo Rubalcaba da yanına günümüzün Jaco Pastorius'u sayılan inanılmaz Jeff Chambers'ı almış. Ertesi akşam yine iki büyük gövde gösterisi var. Geçen yaz İstanbul'da kapalı devre gibi bir konserde izlediğimiz Aydın Esen Group, kendine özgü vokal tarzı ile dinleyeni çarpan Randy Esen ve -elbette ki- dünyanın en iyi davulcularından olan, Steve Smith ile birlikte Esen'in sofistike bestelerini yorumlayacaklar. Peşinden, her türlü sürprizi bize yaşatması beklenen bir sahne atölyesi kuruluyor. Art Ensemble Of Chicago'nun güçlü elemanı Roscoe Mitchell, çift piyano, çift kontrbas, gitar, trompet ve saksofon ile yeni bir dünyayı yaratmanın izini sürecek. Merak uyandırıcı bir konser.
Perşembe günü, tenor saksofonun tarihi, bizlere yeniden hatırlatılacak. İki ihtiyar genç, caz tarihine kazınmış, kendilerine ait çalış tarzlarıyla karşımızda. 1980'lerde güçlü bir dönüş yapan, bu satırların yazarına, hayatının en müthiş konserlerinden ikisini yaşatan Pharoah Sanders, o kadar genç ki, şimdiki acid house çocukları, en çok onu dinliyor. (Onun Londra Camden'daki Dingwalls konserine zor bela bilet bulmuştum.) Ustamızı bu kez çok özel bir formatta, Okay Temiz (vurmalılar), Ahmet Özden (zurna), Suat Berkay (dümbelek), Bill Henderson (piyano) ve Adam Rudolph (tuşlular) eşliğinde izleyeceğiz. Tam bize göre!
Sanders ardından Sam Rivers, o müthiş sahne çekimiyle, iki arkadaşı eşliğinde, eminim ki, uzun bir öyküyü yine çok farklı anlatacak. Doğaçlamanın anatomisi hala merakınızı celbediyorsa, bu konseri atlamayın. Cuma gecesi, sahne Rumeli ve Anadolu'ya ait. Vokalin has temsilcilerinden Yıldız İbrahimova, aralarında büyük usta İvo Papazof'un (gırnata) da bulunduğu bir Bulgar ekibi önünde, insan sesinin nelere kadir olduğunu gösterecek. Aynı gece Ankara'da Aydın Esen grubu var.
Ve İstanbul konserleri dizisi Cumartesi gecesi, Afrika sesleri ile noktalanacak. Makossa kelimesi ile hayatı özdeşleşen Kamerunlu öncü müzisyen, saksofoncu Manu Dibango, Londralı gospel korosuyla, yeni bir proje sunacak cazseverlere.
Son olarak da festivalin en ilginç konserlerinden biri: Dave Murray, Hamiett Bluiett gibi avantgarde tayfasını birarada toplayan World Saxophone Quartet, donanımlı ve kararlı bir Afrikalı davulcular grubu eşliğinde cazı ormanların içine sürükleyecek. Bir başka kaçmaması gereken gösteri.
Pharoah Sanders, ODTÜ Halk Müziği Grubu, Manu Dibango ve İbrahimova, 17 Ekim tarihinden itibaren Ankara'da peşpeşe çalacaklar. Adana da Akbank Caz kapsamında: İbrahimova 20 Ekim'de, İlhan Erşahin Üçlüsü de 21 Ekim'de orada çalacaklar.
V98 ya da tam açılımıyla ‘‘Virgin '98 Festivali’’, Avrupa'nın en önemli canlı müzik organizasyonlarından biri olarak gösteriliyor. Bu yıl bir ayağı Londra'ya bağlı Chelmsford kasabasındaki Hylands Park'ta, diğer ayağı ise Leeds'te yapılan ve toplam iki gün süren festivali, Blue Jean Dergisi dakika dakika izledi.
İki gün boyunca üç ayrı sahnede toplam 54 grubun sahne aldığı organizasyonun en iddialı headliner'ı, yani esas grubu; ‘‘The Drugs Don't Work’’, ‘‘Bitter Sweet Symphony’’, ‘‘One Day’’ gibi parçalarıyla 1998'in en başarılı performansını sergileyen The Verve'dü. Festivalde Verve'ün yanı sıra All Saints, James Brown, The Charlatans, Fun Lovin' Criminals ve Underworld headliner'lık yaptılar. Headliner toplulukların dışında; Green Day, Texas, Robbie Williams, Chumbawamba, Catatonia, Lightning Seeds, Gomez, Whale, Stereophonics, Feeder, Karen Ramirez, Superstar, Iggy Pop, P. J. Harvey, Rialto gibi 'baba' isimlerin performansları da ayrıca görülmeye değerdi.
GREEN DAY FARKI
Blue Jean, sağanak yağmurdan fırsat buldukça, adı geçen grupların elemanları ve sanatçılarla özel röportajlar yaptı. Gomez'in solisti Ben, Whale'in solisti Cia, Iggy Pop, bütün kadrosuyla Superstar, Lightning Seeds'ten Ian Broudie, theaudience'ın solisti Sophie, Texas'ın solisti Sharleen Spiteri, sahne arkasında avare avare dolaşırken Blue Jean ekibine yakalanan isimler oldular.
Virgin Records tarafından düzenlenen Avrupa'nın bu en büyük festivalinde, okyanusun diğer tarafındaki California'dan gelen üç kişilik punk grubu Green day, üstün sahne performansıyla dikkat çekti. Karizmatik solistleri Billie Joe liderliğinde sahne alan grup, önce yeni ve eski şarkılarıyla festival alanında geçici bir kıyamet durumu yarattı, sonra da Metallica, Marilyn Manson, Survivor gibi alakasız grup ve sanatçıların şarkılarını yorumlayarak soytarılık yapıp herkesi eğlendirdi. Green Day, son olarak sahnede enstrümanlarını yakarak, sadece bir akustik gitar eşliğinde 50 bin kişiye ‘‘Time Of Your Life’’ı söyleterek duygusal bir final yaptı. Green day dışında performansları beğenilen diğer isimler ise James, The Verve, Fun Lovin' Criminals, Iggy Pop, Robbie Williams ve Gomez oldu.
Katılan isimlerden de anlaşılacağı gibi, V98 özellikle BritPop gruplarının boy gösterdikleri bir etkinlik. Bu türün meraklıları, favori isimlerinin bir arada boy gösterdiği V98'i izlemek için Avrupa'nın dört bir köşesinden Büyük Britanya'ya akın etti. 22-23 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen festival, temizliği ve organizasyondaki başarısıyla takdir topladı. Bu ilginç festivalle ilgili geniş bilgi ve özel röportajlar, Blue Jean'in Ekim sayısında... Blue Jean'in son sayısında ayrıca; içinde Leanardo Di Caprio'dan Spice Girls'e, Queen'den Nirvana'ya kadar pek çok grubun posterinin bulunduğu bir süper poster albümü, İstanbul Techno Festivali, Iron Maiden röportajı, Manic Street Preachers, Sepultura, Bryan Adams, futbol geyikleri ve uyuşturucu dosyası gibi pek çok konu bulunuyor.