Güncelleme Tarihi:
Çocuklarımızın bilinci yükseliyor
Bir gün, insani değerler ve içinde bulunduğumuz toplumun sahip olduğu kavramlara, davranışlara, bilinçlenmeye yönelik yoğun ve sıcak bir sohbet içine girdiğimiz bir sırada arkadaşlardan biri şöyle demişti;
'Bu toplumun eğitilmesi için önce anneanneleri eğitmek gerekir.'
Bu demektir ki, şimdi başlatılacak bilinçlenmeye yönelik bir eğitim programının sonuçlarını ancak üç kuşak sonra alabileceğiz. Üstelik, bu görevden birinci derecede sorumlu olup üstelenecek kişilerin anneler olacağı hemen anlaşılıyor.
Neden mi? Çünkü, çocuğun en fazla zamanı anneyle geçiyor. Hayat oyunun ilk sırlarını anneden öğreniyor. İnsan ilişkilerinin nasıl kurulacağından düşüncelerinin yönüne yani, nasıl düşüneceğine kadar ilk öğretiyi anneden alıyor.
Ancak, bu ilk bilgilerin ve eğitimin kalıcı olması, pratik hayata aktarılabilmesi ve şuurluluğun yükseltilmesi için, okullar ve sivil örgütlenmelerin programlarıyla desteklenmesi gerekir.
Hatta, kararlı ve tutarlı bir çalışma programı izleyen bir okulun, henüz olgunlaşmakta olan zihinler üzerindeki etkisi, anneden yetersiz eğitim almış olan gençleri bile olumlu etkileyip bilinçlendirebilir.
Aslında birlik anlayışını veren, kendi varlığı kadar diğer tüm varlıkların değerli olduğunun farkına vardıran bir programa toplum olarak büyük bir ihtiyaç duymaktayız. Fakat, ne yazık ki, üç beş kişi biraraya gelip sadece çocuklarımız, gençlerimiz için üzülüyor ya da içinde bulunduğumuz toplumu eleştiriyoruz. Olması gerekenler üzerine nutuklar çekiyor, nedenler üzerinde tartışıyor fakat, bir türlü öneri getirmiyoruz. Önerilerimiz olsa bile biraraya gelip herhangi bir çalışma yapmıyoruz.
Bütün yaptığımız, içine dalıp gittiğimiz kendimize yönelik uğraşıların arasında gözümüze batan çarpıklıklar ya da menfaatlerimize dokunan durumlar oluyor. İşte o zaman veryansın edip aklımızdan geçenleri söylüyoruz. Veya keyifli salon toplantılarında bir elimizde kadeh diğer elimizle söylediklerimizi güçlendiren hareketler yaparak ahkam kesiyoruz.
Tabii bunların dışında iyi niyetlerle kurulmuş bir takım dernekler de var. Fakat, bir çoğu, niyetlerinin yarısını bile bu ya da şu nedenlerle gerçekleştiremiyor. Sadece 'Ceğiz...cağız'larla dolu toplantılarla zaman geçiriyor.
İşte, bunların arasında öyle bir topluluk var ki, şimdiye kadar adını sanını duymamış olabilirsiniz. Çünkü, onlar, verdikleri bu hizmeti öylesine gönülden yapıyorlar ki, çalışma programlarının arasında isimlerini duyurmaya yönelik bir çalışmaya zamanları yok. Bütün dikkatlerini, gençlerin bilinçli, kararlı, yüksek değerlere sahip olmasını hedefleyen çalışmalara yöneltmişler. Ve bu doğrultuda bir vakıf oluşturmuşlar. Adı 'Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı.'
Tam adlarına yakışır bir hizmet programı uyguluyorlar. Yaklaşık altı yıldır bir fiil çalışmalar içinde sessiz sedasız sürdürdükleri faaliyetlerin başında gençlerin ahlaki değerlerini ve bilinçlerini yükseltmeye uğraşıyorlar.
Kurdukları Ondokuz Mayıs Gençlik Kulüpleri, öncelikli olarak Almanya’da sonra Türkiye’de giderek yaygınlaşıyor. (Umarım daha da aktif hale gelirler)
Bu kulüplere üye olan gençler, yardıma muhtaç kim varsa, onun yardımına gönüllü olarak koşuyor. Hem de hiçbir menfaat gözetmeden.
Hem ferdi hem de gurup halinde yaptıkları çalışmaları duyduğum zaman içimin bir hoş olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bizim binlerce kez konuşup, sağda solda neler yapacaklarını anlatanları yüzlerce kez dinlediğimiz fikirlerin gerçekleştiğini görmekten duyduğum heyecanı anlatmam mümkün değil. Bunun üzerine bir de Anadolu Üniversitesi Almanya bürosu başkanı Tahir Özgü’nün söylediklerini duyduğum zaman (İşte yüksek bir bilincin göstergesi diye düşündüm) etkilenmemem mümkün değildi. Çocukların çalışmaları hakkında şöyle diyor;
'Yardım etmek, ihtiyacı olanın yardımına koşmak sadece bir araç. İnsan olmak ve insani değerlerin bilincine varmak için yalnızca bir araç....'
Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı’nın çalışma programı iki bölümden oluşuyor. Birincisi az önce belirttiğim Ondokuz Mayıs Gençlik Kulüplerinin faaliyetleri, ikincisi ise, Kültür ve sanata yönelik çalışmalar. Bu iki faaliyeti birleştiren bir merkezin dün Marmaris’te açılışını yaptılar. Bu merkezi şöyle tanımlıyorlar;
Ondokuz Mayıs Kültür Sanat ve Eğitim merkezi ile kapsamındaki Internationale Akademi Marmaris.
Yani, Uluslararsı Marmaris Akademisi adıyla anılan Marmaris’in Turunç Koyu’nda açtıkları bu merkezde hem sanatsal faaliyetler hem de gençlerin eğitimine katkıda bulunacak çalışmalar birarada yürütülecek. Umarım anlattıkları tüm faaliyetleri başarıyla gerçekleştirir, vatana ve millete hayırlı olurlar. Tabii bunun için bizlerin de karınca kararınca katkılarımız olmalı, çocuklarımız için desteklemeliyiz, diyorum, Yasemin’ce...