Güncelleme Tarihi:
Depremin yıktığı şehirlerde hasar büyük, binlerce insanımızı kaybettik. Yüzbinlerce insan evsiz kaldı. Bundan sonraki hayatlarında omuzlarındaki bu acıyı taşıyacaklar. Kent merkezleri gibi köylerde de benzer bir acı var. Biz de depremin tüm şiddeti ile kendini gösterdiği dağ köylerine gittik. Neredeyse her kilometre başında 2 katlı bir ev yüksekliğinde kayalar yolları kapatmış, çoğu yerde heyelan meydana gelmişti. Yol aldıkça hasar büyüyor ve aynı zamanda kar kalınlığı da yükseliyordu.
SAĞLAM BİNA KALMADI
Dağları aştığımızda Adıyaman’ın Aksu ve Recep köylerine ulaşabildik. Gördüğümüz manzara karşısında donakaldık. Yüksek tepelerden yuvarlanan dev kayalar köylerin ortasından geçip yolları ve duvarları parçalamış ayakta elektrik direği bırakmamıştı. Biraz daha ilerleyince köylerde de sağlam ev kalmadığını gördük. Sanki depremin üzerinden bir hafta geçmemiş az önce burada bir deprem olmuş gibiydi. Bu iki köyde de hayat depremin olduğu anda donmuş kalmıştı.
‘YALIN AYAK BEKLEDİK’
İlk önce Aksu köyüne ulaştık. Dağ yamacına kurulmuş bu köyde acı büyük. Köylüler arabamızı görünce yanımıza yaklaşıyor. Bu küçük köyde her hanede bir acı var. Hayatta kalanlar da yakınlarının yasını tutuyor. Deprem olunca hem sarsılmışlar hem de dağlardan yuvarlanan kayaların korkusunu yaşamışlar. Kendini dışarı atabilen duracak yer bile bulamamış. Hepsi yalın ayak kalmış dışarıda. Hayatta kalanlar önce kadınları küçük bir tütünlükte (tütünlerin asıldığı çardak) toplamışlar. Yıkıntılar arasından kıyafet bulup onlara vermişler. Sonra enkazlara koşmuşlar. Cenazelerini kendileri çıkarmış.
GÖZLERDE ACI VE ÇARESİZLİK
Recep köyünde de manzara aynı. Bu köyde deprem iki kişinin canını almış. Ama yıkılan ev sayısı çok fazla. Kar hiç durmamış, yollar kapalı. Ne iletişim ve ne de elektrik. Asker yolları açana kadar öylece beklemişler. Köyde birinin yanına yaklaştığımızda daha ne olduğunu sormadan gözlerindeki acı ve çaresizlik bizi esir alıyor. Yollar açıldıktan sonra gıda ve kıyafet yardımı gönüllüler tarafından ulaştırılmış. 5’inci ve 6’ncı günlerde köye çadırlar gelmiş. Çadırları da kendileri temin etmiş.
Bizden en önemli istekleri ise şu oluyor: “Sesimizi duyurun. Neden 1 hafta boyunca kaymakamlık gelmedi buraya? Bu soğukta gece gündüz onları bekledik. Devlet artık gelsin. Bu köyler artık bitti. Tarlalar çöktü, duvarlar yollar yıkıldı. Bize bir yol, bir yer göstersin. Biz oraya gidelim. Orası bizim yeni köyümüz olsun.”
70 HAYVANI ENKAZ ALTINDA
Adıyaman’a kilometrelerce uzaktaki Recep köyü depremin en çok etkilediği köylerden biri. Geçimini tütün ve hayvancılık ile sürdüren köylülerin tüm geçim kaynakları etkilenmiş durumda. Abuzer İlhan’ın 80 küçükbaş hayvanı enkaz altında kalmış. 20 yılda yapabildiği yeni evi alt kattaki hayvanlarının üzerine yıkılmış. Abuzer İlhan (50), “İçeride yaşayan hayvanlarım var. Sesleri geliyor. Tüm geçim kaynağım buydu. Köye iş makinesi gelmiyor. Devletten yardım istiyorum. Yoksa geçinemem, aç kalırım” dedi.
‘AYRILMAYA RAZIYIZ’
Aksu köyünde tütüncülükle uğraşan Mehmet Karakuş’un (62) söyledikleri oldukça dikkat çekici. Karakuş ve beraberindekiler köydeki evler yapılsa bile artık burada yaşamaya korkuyor. Karakuş yaşadıklarını ve taleplerini şu şekilde anlatıyor: “Engelli kardeşim enkaz altında hayatını kaybetti. Cenazesi bozulmasın diye etrafını karlarla kapattık. Üçüncü günden sonra yollar açılınca götürüp gömebildik. İki yıllık tütünüm ziyan oldu. Burada yaşamak zor, ümidimizi kestik. Devletimiz bize yeni bir yer göstersin. Buralardan ayrılmaya razıyız.”
‘ELLERİMİZLE ÇIKARTTIK’
Yıkımın en çok vurduğu köylerden birisi Aksu köyü. 250 nüfuslu köyde kış aylarında ortalama 50 kişi yaşıyor. Köylüler bir haftadır gıda ve giyim desteği dışında kimsenin kendilerine ulaşmadığını söylüyor. Hava bu köylerde o kadar soğuk ki araçtan 5 dakika ayrılınca nefesimiz kesiliyor. Köy sakini Mehveş Kıskaç, “Sadece bizim köyde 11 kişi hayatını kaybetti. 3 gün boyunca ellerimizle taşları kaldırarak cenazeleri alabildik. Bizim sesimizi duyun” diye seslendi.