Yaşar Topçu davasında zaman aşımı dolmadı

Güncelleme Tarihi:

Yaşar Topçu davasında zaman aşımı dolmadı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2006 12:39

Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu'nun ”Karadeniz Sahil Yolu Projesi ihalelerine fesat karıştırdığı” iddiasıyla yargılandığı dava ile ilgili gerekçeli karar açıklandı.

Haberin Devamı

Yüce Divan kararında, Topçu'nun suçlama konusu eylemlerinde “fesat” (hile) öğesinin gerçekleşmediği, kendisi veya üçüncü kişiler lehine haksız menfaat temin ederek devletin zarara uğratıldığının da saptanamadığı kaydedildi. Gerekçede, ”Bu nedenlerle, sanığa yüklenilen 205. maddedeki suçun oluşmadığı sonucuna varılmıştır” denildi.
Gerekçede, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 366. maddesinde düzenlenen ”Hükümet hesabına yapılan artırma veya eksiltmeye fesat karıştırma” suçunun yasal unsurlarının da oluşmadığının anlaşıldığı belirtildi.

Topçu'nun eylemlerinin genel nitelikte görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı yönünden de irdelendiği gerekçede, “Sanığın sabit kabul edilen eylemlerinin, görevde yetki sınırlarının aşılması ve takdir yetkisinin amacı dışında kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğinden görevi kötüye kullanma suçuna uyduğu sonucuna varılmıştır” denildi. Gerekçede, şöyle denildi:

Haberin Devamı

“Yapılan değerlendirme sonucunda, sanığın üç proje halindeki yolu Bakanlar Kurulu Kararına aykırı olarak altı kısma böldürdüğü, ihale usul ve esaslarında sonradan yapılan ve Bakan oluruna bağlanan değişikliklerle ihaleleri birbirleriyle ilişkilendirerek ihaleye katılımı sınırlandırdığı ve ihalelere katılan firmaların tamamının ihale kazanmasının yolunu açtığı, ihale kriterlerine sahip Gökdelen, Tubin, Öz ve Bal-İş firmalarını ihaleye çağırmayarak bu firmaların 'mağduriyetine' sebep olduğu, ayrıca, belli firmaları çağırabilmek için başlangıçta belirlenen ihale kriterlerini değiştirerek sonradan çağırdığı Güriş ve Metiş Ortak Girişimi, Mapa, Limak ve Makyol inşaat firmalarınının ihalelere katılımını sağladığı ve bu firmaların tamamının da ihale kazandıkları, bu suretle söz konusu firmaların, koşullara sahip olup da ihalelere katılamayan firmalara göre avantaj sağladığından sanığın eylemlerinin 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 240. maddesine uyduğu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257. madde uyarınca da suç olmaktan çıkarılmadığı sonucuna varılmıştır.”

Üyeler Fulya Kantarcıoğlu ve Mehmet Erten,sanığa atılı eylemlerin kişilerin mağduriyeti, kamunun zararı ve haksız kazanç sağlandığının saptanamaması nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 257. maddesine göre suç olmaktan çıktığını ve beraat kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bu değerlendirmeye katılmadılar.

“ZAMAN AŞIMI İŞLEMEZ”

Gerekçede, davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı da tartışıldı. Gerekçede, şöyle denildi:

Haberin Devamı

“Anayasanın 83. maddesinin üçüncü fıkrası ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 107. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, milletvekilliği süresince zaman aşımının işlemeyeceğine ilişkin kuralda kanun koyucunun iradesinin hem ceza hem de dava zaman aşımını kapsadığı ve milletvekilliği süresince dava zaman aşımının işlemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Bir başka ifade ile suç işleyen milletvekilleri hakkında, herhangi bir karara gerek olmaksızın, milletvekilliği süresince dava ve ceza zaman aşımı süreleri işlemeyecektir.

Yasama dokunulmazlığı kurumunun ortaya çıkmasındaki neden, iktidara karşı görünen temsilcilerin iktidar tarafından keyfi, temelsiz ve zamansız kovuşturmalara uğratılarak yasama çalışmalarından alıkonulmamaları düşüncesidir. Dokunulmazlığın amacı milletvekillerini görevleri ile ilgili olmayan eylemlerden dolayı suçsuz saymak olmadığından suç olduğu konusunda duraksama olmayacak bir eylemin failini bu ayrıcalıktan yararlandırmak kurumun amacına ters düşer. Dokunulmazlık Meclisin kararı ile kaldırılabileceği için mutlak bir nitelik taşımaz. Dokunulmazlık, sorumsuzluk gibi sürekli değildir. Milletvekilliği sıfatının devamı süresince sonuç doğurur, bu sıfatın ortadan kalkmasıyla son bulur. Üyelik sıfatı sona erdikten sonra meclis üyesi hakkında ceza kovuşturması yapılabilir. Bu nedenle de 83. maddenin üçüncü fıkrasında üyelik süresince zaman aşımının işlemeyeceği kabul edilmiştir.

Haberin Devamı

Milletvekilinin dokunulmazlığının sona ermesinden sonra takibat yapılabilir. Yasama dokunulmazlığı da üyelik süresinin bitmesi ve Meclis üyesinin yeniden seçilmemesi veya Anayasanın 84. maddesi gereğince üyelik sıfatının düşme sebeplerinden biri ile sona ermesi ya da yasama dokunulmazlığının Meclis tarafından kaldırılması ile sona erer.”

“BAKANLARIN İŞLEDİKLERİ SUÇLARDA ZAMAN AŞIMI”

Bakanların işlediği suçlarda zaman aşımı kavramının da tartışıldığı gerekçede, bakanların görevleriyle ilgili olmayan suçları bakımından, milletvekillerinin tabi olduğu kayıt ve şartların aynen geçerli olduğu dile getirildi. Gerekçede, “Bir başka ifade ile, TBMM üyesi olan bakanlar ile TBMM üyesi olmayan bakanlar arasında hiçbir fark bulunmamaktadır” denildi.

Haberin Devamı

Gerekçede, bakanların görevleriyle ilgili suçlarla görevleriyle ilgili suçlarda da milletvekillerinin tabi olduğu kayıt ve şartların aynen geçerli olduğu dile getirildi. Gerekçede, şunlar kaydedildi:

“Bir başka ifade ile Anayasada bakanlar ve milletvekilleri için geçerli olan tek bir dokunulmazlık vardır. O da Anayasanın 83. maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığıdır. Milletvekilleriyle bakanların dokunulmazlıkları konusundaki farklılık, dokunulmazlıkların kaldırılması usul ve şartları bakımındandır. Bu konunun, milletvekilleri ile bakanların görev suçları açısından Anayasada farklı düzenlenmesi, dokunulmazlığın esası bakımından bir farklılık bulunduğu anlamında yorumlanamaz. Bu nedenle milletvekilleri, Başbakan ve bakanlar aynı dokunulmazlığa sahiptirler ve bu dokunulmazlık nedeniyle TBMM üyelikleri süresince haklarında zaman aşımı da işlemez. Anayasanın 100. maddesindeki farklı düzenleme yalnızca dokunulmazlığın kaldırılması bakımından getirilen bir farklılıktır. Diğer hükümler yönünden milletvekili olmaları nedeniyle Başbakan ve bakanlar da milletvekillerinin tabi olduğu kurallara tabi tutulmalıdır. Zaman aşımının bu şekilde uygulanmaması, haklı ve mantıklı bir izahı olmaksızın suç ve suçlular arasında ayrımlar yapılması gibi sonuçlara neden olacaktır.”

“ZAMAN AŞIMI SÜRESİ DOLMAMIŞTIR”

Gerekçede, TBMM üyeleri arasından seçilen Başbakan ve bakanların dışında, Anayasanın 100. maddesinin sağladığı olanakla TBMM dışındaki milletvekili seçilme yeterliği olanlar arasından seçilen bakanların da yasama dokunulmazlığına sahip olduklarının Anayasanın 112. maddesinin dördüncü fıkrasında ayrıca belirtilmesinin bu görüşün açık kanıtı olduğu dile getirildi. Gerekçede, ”Başbakan ve bakanlar hakkında suç tarihinden itibaren zaman aşımının işlemesi durumunda, Başbakanlığı veya bakanlığı sırasında ve sonrasında iktidar partisi mensubu olanlar hakkında zaman aşımı süresinin dolması kaçınılmaz olacaktır” denildi. Gerekçede, şöyle devam edildi:

Haberin Devamı

“Tüm bu nedenlerle, Anayasanın 83. maddesinin üçüncü fıkrası ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 107. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, kanun koyucunun iradesinin hem ceza hem de dava zaman aşımını kapsadığı, milletvekilleri hakkında milletvekillikleri süresince dava zaman aşımının işlemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, sanığın suç tarihi olan 19.9.1997 ila 17.4.1999 tarihleri arasında 20. dönem milletvekilliği, 18.4.1999 ila 3.11.2002 tarihleri arasında 21. dönem milletvekilliği görevinde bulunduğu dikkate alındığında, milletvekili olduğu 19.9.1997 ila 3.11.2002 tarihleri arasında dava zaman aşımı süresi işlemeyecektir.

Buna göre, eylemin 240. madde kapsamında düşünülmesi durumunda, sanığın milletvekilliği görevinin sona erdiği 3.11.2002 tarihinden itibaren işleyen 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 102. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde öngörülen beş yıllık asli dava zaman aşımı süresi, Yüce Divana sevk kararının verildiği 10.11.2004 gününde kesintiye uğramıştır. Bu durumda, sanığın milletvekilliği görevinin sona erdiği gün ile Yüce Divana sevk kararının verildiği gün arasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 102. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde öngörülen beş yıllık asli dava zaman aşımı süresi dolmamıştır.”

Başkan Tülay Tuğcu ile üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Mehmet Erten, Necmi Özler ve Şevket Apalak bu gerekçeye katılmadı.

Yüce Divan, davanın kesin hükme bağlanmasını 4616 sayılı “Şartla Salıverilme Yasası”na göre ertelemişti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!