Güncelleme Tarihi:
Ancak, Ağrı Dağı’nda veya Doğubeyazıt’ta kitapta anlatılan mekânların benzerlerini bulamaz. Üstelik, bir akşam Doğubeyazıt’ta biri yaklaşır yanlarına ve ‘Ağrı Dağı’nda film filan çekemezsiniz. Çünkü tapusu bende’ der. Doğrudur da.
BEŞİKTAŞ futbol kulübünde iki sene profesyonel futbol oynadığı da ortaya çıkan ünlü yönetmen Memduh Ün, filmlerinin hikâyesini anlatırken, yakın dostu Yaşar Kemal’in Ağrı Dağı Efsanesi ile ilgili ilginç bilgiler de veriyor. 1975 yapımı filmle ilgili mekân arama çabaları sırasında Memduh Ün, Gani Turanlı ve Duygu Sağıroğlu ile birlikte Ağrı Dağı’na bakmak için doğal olarak Doğubeyazıt’a gidecektir. Ne var ki, Ağrı Dağı’na tırmanmak -bugün de kolay değildir ama- hiç de kolay değildir o yıllarda. Binbir zorlukla tırmanıp kitapta anlatılan Küp Gölü’nü bulmuşlardır buna rağmen. Karlı kaplı göl, kitaptakine hiç de benzememektedir ama karlar eriyince o muhteşem manzara ortaya çıkar nasıl olsa diye teselli edecektir ekip kendisini.
İşte dağın tapusu
Bahar gelince, Memduh Ün ile Gani Turanlı bir kez daha düşecektir Doğubeyazıt yollarına. Ekip ise daha sonra katılacaktır kendilerine. Gerisini şöyle anlatıyor Memduh Ün:
“Akşam motelin lokantasında oturmuş yemek yerken yanımıza fötr şapkalı, büyük tokalı geniş kemerli biri afilli afilli yanaştı. Siz Ağrı Dağı’nda film çekecekmişsiniz dedi. Herhalde meraklı biri dedim içimden, figüranlık mı yapmak istiyordu acaba? Ama ardından çekemezsiniz dedi; o dağın sahibi varmış çünkü. Dağın sahibi mi olur dedik. Elinde tapusu var, hem de zamanında padişah tarafından verilen bir tapu. Şimalen buzullar, cenuben yaylalardan biri dedi. Donup kalmıştık. Dağa sahip çıkan adamın avukatlık yapan ve de çetesi olan birisi olduğunu öğrenmiştik (...) Biz de kolayını bulduk; dağa çıktığımızda adamın tapusunun dışında kalan bir yerden tırmandık.”
Az kalsın çıldırıyordum
Aksilikler bununla sınırlı değildir. Sırada, Yaşar Kemal’in olağanüstü bir şekilde anlattığı göl kıyısına gitmek vardır: “Göle baktığımızda dehşete düştük. Çapı elli metre olan bir su birikintisiydi sadece. Çevresinde değil çiçek, yeşil çimen bile yoktu. Dağdan kopan kırmızımtrak kayalarla doluydu. Çıldırıyordum az kalsın. Yaşar Kemal’in çizdiği görüntüyle en küçük bir benzerlik taşımıyordu. Yaşar Kemal belki de görmeden bir göl üretmişti hayalinde.”
Filmin başrolünde Fatmak Girik’le birlikte Hakan Balamir oynamaktadır. Ama nasıl demeli, sanki biraz sorunludur Balamir. Çekimlere geciken kimi zaman hiç gelmeyen Balamir’i şöyle anlatıyor Memduh Ün:
“Hakan’in pisliği sonra da devam etti. Elbiselerini ve kılıcı teslim etmedi bize. Yazı yazdım Prodüktörler Cemiyeti’ne. Hiç ses çıkmadı. Yıllar geçti, 12 Eylül darbesi yapıldı. Kesici ve patlayıcı maddelerin sıkıyönetim komutanlıklarına teslim edilmesi istenmişti. O günlerde Hakan Balamir’in arabası aranmış ve kılıç bulunmuş. Kesici alet bulundurduğu için de mahkemeye verilmişti. Kılıç Memduh Ün’ün demiş sorgusunda. Beni de çağırdılar mahkemeye. Hakim sordu, ben anlattım (...) Sinema bu tür kişileri bünyesinde barındırmaz, geçmişi karışık olan Balamir de kayboldu gitti.”
(Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor,Hazırlayan: Vadullah Taşçı Kabalcı Yayınları)
Şükrü Gülesin’in o ünlü sevgilisi
BEN top oynarken yuh sesi işitmemiştim Şeref Satadı’nda. O günlerde seyirci centilmendi. Şükrü Gülesin’in genelevde çalışan Sevim isimli sevgilisi koyu Galatasaraylıydı. Beşiktaş maçına geldiğinde, yarısı sarı, yarısı kırmızı formaya benzeyen bir bluz giyerdi. Kimse laf atmazdı kadına. Gene İstanbul Spor’da sol açık oynayan Adanalı Kadir’in genelevde çalışan sevgilisi Muazzez ismindeki kadına da kimse ses çıkarmazdı. Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Fenerli herkes bir arada otururdu.