Yaşamın İçinden

Güncelleme Tarihi:

Yaşamın İçinden
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2000 00:00

Haberin Devamı

Büyük aşkın bedeli

Birgül’ü gazetelerden ‘‘Simitçi güzeli’’ diye tanıdık. Güzel olmasına güzeldi ama, başından geçenler, o kadar güzel değil. 14 yaşında şimdiki kocası dayısının oğluna aşık olan Birgül ve Zeynel Abidin, aslında imkansız bir aşkın iki kahramanı.

MUTLU AİLE TABLOSU

Birgül Bütev, sanki bir aşk ve macera kahramanı. 1991 yılından beri Zeynel Abidin Bütev ile birlikte geçen, yaşamlarını tehdit eden nice badireler atlattıktan sonra, şimdi Antalya'da, kocası ve dünyalar güzeli üç küçük kızı Berna, Buket ve Buse ile birlikte, nihayet huzurlu ve mutlu bir yaşamı paylaşıyor.

IL 1991'in ilkbaharı. Yer Tunceli’nin Pertek İlçesi'ne bağlı Geçityaka Köyü. Birgül, 10 kardeşten en küçüğü ve en şirini. Yaşı henüz 14. Bir gün köye bir adam gelir. Dayısının oğlu Zeynel Abidin'dir bu gelen.

Birgül ablasına, Zeynel'in neden geldiğini sorar. Aldığı cevap; ‘‘Hatun'dan boşanmış’’. Birgül, ‘‘Daha 6 ay önce evlenmediler mi?’’diye sorunca ablası da, ‘‘Hatun Almanya'ya gitmek isteyince Zeynel de karısını boşamış’’ der.

Zeynel'le Birgül'ün arasındaki aşkın ilk temelleri, işte bu anda atılıyor. Bir gün Birgül'ü kenara çeken Zeynel, ona olan duygularını anlatıyor. Elazığ'a geri dönen Zeynel, babasına konuyu açıyor.

Eşiyle arasındaki evliliği sözle bitirdikleri halde, resmi olarak boşanamayan Zeynel Abidin Butev'e, babası ilk önce karşı çıksa da, oğlunun ısrarına daha fazla dayanamayarak, büyük ablasının kızı ile evlenip boşanan oğlu için, küçük kız kardeşinin bir başka kızını istemeye gidiyor. Fakat Zeynel ‘‘Küçük halamın kızı’’ diyor ama hangisi olduğunu söylemiyor.

BİRGÜL NE OLACAK?

3 bekar kızı olan küçük kardesinin evine, 'hayırlı bir iş' için giden baba Bütev, ‘‘kızınızı oğluma istiyorum’’ diyor ama, Birgül'ü değil, ablasını istiyor. Zeynel'e evliliğini resmi olarak bitirmediği için kızı vermek istememeleri, isabet oluyor.

Hatadan dönüldüğü için rahatlayan Zeynel ‘‘Peki ya Birgül ne olacak’’ diye düşünüyor. Kendisi yerine ablasını istemeye gelen Zeynel'in bu durumuna bir anlam veremeyen Birgül, ‘‘Herhalde benimle öylesine konuştu’’ diye düşünüyor.

Zeynel, Elazığ'da Birgül'ün hasretiyle tutuşurken, bir haber geliyor. Birgül'ün, Elazığ'da oturan ablasının yanına geleceği haberi, Zeynel'i havalara uçuruyor

Hemen annesine açılan eden Zeynel, ‘‘Ne yap ne et, Birgül'ü bizim eve getir’’ diye yalvarıyor. Oğlunun ısrarı üzerine Gönül Hanım, o akşam eve kolunda Birgül ile geliyor. Gece yağmur yağıyor bahanesiyle, Birgül'ü evine göndermeyen Zeynel, Birgül'e ‘‘Seni kaçıracağım’’ diyor. Birgül'den olur cevabını alınca da, imkansız olarak nitelendirilen bu aşkın, umuda yolculuğu start alıyor.

İNSAN AVI BAŞLIYOR

Kaçmaya karar verdikleri gece, 6 akrabasına giderek, saklanmak istediklerini söylüyorlar. Fakat, herkes onlara sırtını dönünce, rota Antalya'ya çevriliyor.

Tedbir olarak, ilk önce Malatya'ya gidiliyor. Ardından, Antalya. Ertesi gün, kızları eve gelmeyince durumu fark eden Birgül'ün ailesi, ortalığı ayağa kaldırıyor. Önce resmi yollara başvurarak kızlarını arayan aile, insan avı başlatıyor.

'Bulundukları yerde ikisi de öldürülecek!' Antalya'da iki aylık bir saklanmadan sonra, insan avcılarının kentte olduklarının haberi geliyor Elazığ'dan. Hemen toplanıp Adana'ya gidiliyor. Burada da onları buluyorlar. Derken Turgutlu'ya... Geçen bu süre içinde, ailelerin arası yapılmaya çalışılıyor. Hiç bir yumuşama göstermeyen aile, bir torunları olduğunu öğrenince, biraz tavır değiştiriyor.

KORKUNÇ KAZA

İnsan avını durduklarını açıklayan aile büyükleri, 2.5 yıl sonra ‘‘Peki’’ diyorlar. Saklanmaktan kurtulan bu büyük aşkın iki kahramanı, aşklarının meyvesi olan küçük kızları Berna ile birlikte, yine Antalya'nın yolunu tutuyor.

Kiralık bir ev, simitçi fırınında bir iş ve mutlu bir hayat onları bekiyor artık. Aile, infazı durduğunu söylese de, onlar Elazığ'a gitmek istemiyor.

Zeynel, küçük bir motor alıp, işe onunla gitmeye başlıyor. Karısıyla motorla gezmeye çıktıkları bir gün, arkadan çarpan bir kamyonet, hayatlarını karartıyor. Birgül ağır, Zeynel ise hafif yaralı olarak kurtuluyor.

6 ay süren bir hastane hayatından sonra evine dönen Birgül, kalçası kırıldığı için, pek fazla hareket edemiyor. Bu arada Güllük Caddesi üzerinde simit satmaya başlayan Zeynel, evde yalnız başına çok sıkılan karısını ara sıra dışarı çıkartıyor ve tezgaha getiriyor.

Gel zaman git zaman simitçiliği seven Birgül ‘‘Sen fırında çalış simitleri ben satayım’’ diyor. Böylece, ‘‘Simitçi güzeli Birgül’’ doğuyor. Simit almaya gelenler, sağa sola bakınıyor ve ‘‘Siz hakikaten simtiçi misiniz? Yoksa kamera şakası mı?’’ demekten kendilerini alamıyor.

BÜTÜN BASIN PEŞİNDE

Bir gün elinde çantası ile bir gazeteci geliyor ve ‘‘Bir simit’’ diyor. Parayı vermek için kafasını kaldırdığı zaman, o da Birgül'ün güzelliğini fark ediyor ve diğerleri gibi, ‘‘Siz hakikaten simitçi misiniz’’ diye sormaktan kendini alamıyor.

‘‘Evet’’ diye gelen cevaptan sonra, ‘‘Sizin fotoğrafınızı çekebilir miyim’’ diyor gazeteci. Flaş patlıyor ve sonra Birgül'ü herkes tanıyor. Gazetede haberin çıkmasının ardından, bütün medya, Birgül'ün peşinden koşmaya başlıyor.

İlk başlarda hoşuna giden bu durum, gün geçtikçe onu sıkmaya başlıyor. Birgül, meşhur olmak istemiyor ki. O, genç yaşına sığdırdığı tehlikeler, ölüm korkusu ve yaşam mücadelesini atlatıp, 5 kişilik ailesiyle mutlu, huzurlu ve sakin bir yaşam sürmek istiyor. İmkansız denilen bir aşkın, mutlu sonu işte böyle...

KAMERA ŞAKASI OLMASIN

Güzel Birgül'ü simit tezgahının başında görenler, önce gözlerine inanamıyor, sonra etrafa bakınıp 'Sakın bu bir kamera şakası olmasın' diyor. Halbuki o, yoğun ve tehlikeli bir yaşam mücadelesinden başarıyla çıkan, çok sevdiği kocası ve üç güzel kızıyla mutlu bir yaşamı paylaşan genç bir kadın ve ailesine aşık bir anneden başka biri değil.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!