Güncelleme Tarihi:
Bir hazin öykü
933 yılında Çankırı'da çok varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Nurdan Nur takma adlı Fatma Nur Aker bir süre sonra ailesi ile birlikte Adapazarı'na taşındı. Tüccarlık yapan babasının işinden dolayı buradan da İstanbul'a taşınan Aker Ailesi Beyoğlu yakınlarında satın aldıkları bir evde oturmaya başladı. İlkokulu Çankırı'da okuduktan sonra bir daha okula gitmeyen Fatma Nur Aker, annesine yardım ederek günlerini geçiriyordu. Siyah-beyaz filmler ve taş plaklara büyük bir hayranlık duyan Fatma, daha çocuk denecek yaşlarda sinema sanatçısı olmak istiyordu.
ARTİSTLER KAHVESİ
İstanbul'da olmanın avantajlarını da kullanarak Artistler Kahvesi'ne gitmeye başlayan Fatma Nuran Aker, kurduğu dostluklarla ve güzelliği ile kısa süre içinde filmlerde küçük roller almaya başladı. Çalışmalarıyla ve azmi ile birden kendisini sinema dünyasının içinde buldu. Bu arada filmlerde oynamasını istemeyen babası ile arası açıldı. Babasından para alamadı. Filmlerden aldığı parayla da geçinemiyordu. Güzelliğine güvenerek şarkı da söylemeye başladı. Bazı gazinolarda geceleri uvertür olarak sahneye çıkıyordu. Sinemayı ve sahneyi bir arada götürüyordu. Güzelliği ile erkekleri etrafında döndüren Fatma Nur Aker bu arada ismini de Nurdan Nur olarak değiştirdi.
Sinemada hedefini büyüten Nurdan Nur, Fikret Hakan'la oynadığı ‘‘Yılanların Öcü’’ ve yine aynı yıllarda çok tutulan bir film olan ‘‘Babaların Günahı’’ filmleri ile şöhretini pekiştirdi. Artık hem Yesilçam'da hem de zamanın lüks gazinolarında adından sıkça söz ediliyordu. Genç yaşlı herkesi güzelliği ile peşinden koşturan Nurdan Nur bu süre içinde iki kere evlenip boşanmıştı. İkinci evliliğinden Mümtaz ve Yasemin isimli iki çocuğu olan Nur, çocukları için çalışıyor ve onlara iyi bir gelecek sağlamak için çaba sarfediyordu. Aradan yıllar geçmişti. Hem eski güzelliğini, hem de söhretini kaybetmeye başladı...
ALANYA'YA YERLEŞTİ
İstanbul artık ona istediklerini veremiyordu. İkinci kocası ile evlendikten sonra balayı için geldikleri Alanya hep gözünde tütüyordu. İstanbul'da artık yapacağı çok fazla bir şey yoktu. Çocukları da büyümüştü. Birden karar verdi ve 1985 yılında Alanya'ya taşındı. Çok hızlı bir yaşam geçiren Nurdan Nur ‘‘Artık dinlenmeliyim’’ diye düşündü ve gözlerden uzak bir yaşam sürmeye başladı. Alanya'da muz ağaçlarının arasında küçük bir ev satın aldı. Biraz birikimi de vardı. Bir süre hiçbir iş yapmasına gerek yoktu. Parası bitse bile ‘‘Çocuklarım bana bakar’’ diye düşündü. Ne de olsa onlara yıllarca annelik yapmıştı.
HUZURLU GÜNLER
Alanya'da huzurlu günler yaşıyor, kısa büre içinde edindiği dostları ile sahilde yürüyüş yapıyordu. Bunca koşturmadan, gece hayatının ve beyaz perdenin yorgunluğundan sonra bunları haketmişti. Huzurlu günler çabuk geçiyordu. Bir süre sonra üzerine bir halsizlik çöktü. Önemsemedi. Arkadaşlarının zoru ile doktora gitti ve kötü haberi aldı. Lenf bezi kanseri olmuştu. Yaşadığı hızlı hayatın acısı yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı. Çocukları da kendini aramaz oldu. Artık sürekli olarak tedavi gördüğü için bakıma muhtaçtı. Fakat ona yardım edecek kimse de yoktu.
AMANSIZ HASTALIK
Bu sıralarda Sevilay Kopan adındaki hayırsever bir kadınla tanışan Nurdan Nur, çocuklarından görmediği şefkati Sevilay'dan gördü. Kadın, Nur'u evine aldı ve ona elinden geldiği kadar iyi bakmaya çalıştı. Durumu gittikçe kötüleşen Nurdan Nur'un doktoru onun hastaneye yatması gerektiğine karar verdi. Hastaneye yatırıldıktan sonra sürekli aranan çocukları telefonlarına bir türlü cevap vermiyordu. Annelerini ölüme terketmiş ve ona ne olacağını önemsemiyorlardı. Sevilay Kopan zorunlu olmadığı halde Nurdan Nur'a elinden geldiği kadar bakıyor ve ölümü beklenen kadının son günlerini huzur içinde geçirmesini sağlıyordu.
KAÇINILMAZ SON
Beklenen gün geldi ve Nurdan Nur takma adlı Fatma Nur Aker, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi görmeye başladıktan bir ay sonra hayata gözlerini yumdu. Beyazperde ve sahnelerdeki başarıları ile adından yıllarca söz ettirirmiş bir sanatçı olarak bundan daha iyisini hakediyordu.
CENAZEYE GELMEDİLER
Şöhret olduğu yıllarda milyonlarca hayranını peşinden sürükleyen Nurdan Nur'u bu son zamanlarında herkes yalnız bırakmıştı. Alanya'da onu tanıyan ve seven birkaç arkadaşından başka hiç kimse cenaze törenine katılmadı. Hatta çocukları bile gelmedi. Yaşarken annelerine sahip çıkmayan vefasız evlatları, öldükten sonra da aynı tavrı sürdürdü.
O bunları hak etmedi
Nurdan, zamanında bütün erkekleri peşinden koştururdu. İstanbul Artistler Kahvesi'nde Osman Alyanak, Atıf Kaplan ve Turgut Özatay'la birlikte otururduk. Ben, o zamanlar Orhan Gencebay ile birlikte çalışıyordum. O da başka bir sahnede çıkıyordu. Alanya'da olduğunu öğrenince kendisiyle irtibat kurdum. Hep eski günlerden konuşurduk. Bu kadar yalnız kalmayı hak etmemişti