Yasaklanırsa annelerin ölümü artar

Artış verisi yok

Kürtajın Türkiye’de arttığı yönünde hiçbir veri yok. Sayı olarak artmış görünse de nüfusa oranladığınızda aslında bir artış olmadığını görüyorsunuz. 1993’te 100 gebelikten 18’i kürtajla sonuçlanırken, bu rakam 2008’de yüzde 10’lara geriledi.�

Kadın istemez

Kürtaj zaten bir doğum kontrol yöntemi değil. Bir kadının kürtaja karar vermesi hem duygusal, hem de fiziki açıdan çok zor. Sonuçta kürtaj ciddi bir tıbbi girişimdir. Yani bir kadın ‘Aman ne olacak kürtaj olurum’ demez. Başbakan’ın yüreği bir kadının, annenin yüreğinden daha mı yumuşak?

Cinayeti kim işliyor?

Yasal bir tıbbi girişim için hele de yetkili makamların cinayet üslubunu kullanması çok yanlış. Ortada cinayet varsa bu cinayeti kim işliyor? Maalesef kadına ve hekime yönelik şiddet bu söylemlerle artar. Asıl cinayet, kürtajı yasaklanmasıyla artış gösterecek anne ölümleridir. Parası olan yurt dışında kürtajın serbest olduğu ülkelere giderek istemediği gebeliği sonlandırabilir. Ancak parası olmayanlar bunu farklı yöntemlere başvurarak yapacaklardır ki bu da anne ölümlerini ciddi biçimde artıracaktır. Kürtaj süresinin 4 haftaya indirilmesi, bu uygulamayı fiili olarak imkansız kılmak içindir. Çünkü kadının hamileliğini fark etmesi için belli bir süre geçmesi gerekiyor.

Zihinsel engelli sorunu

Zihinsel engelli kadınların gebeliğe ilişkin sorunları da ortaya çıkıyor. Zihinsel engelli doğacak çocuğunu doğurmak istemeyen kişi ne yapacak? Ama bu konularda o kadar vicdansız davranılacağını sanmıyorum. Çünkü sonuçta bu çocuklara devlet değil aile bakacak.

Bölgelere göre kürtaj (2008 yılı)

İstanbul % 17.9
Batı Karadeniz % 13.9
Ege Bölgesi % 13.6
Akdeniz % 9.9
Orta Anadolu % 6.7
Doğu Anadolu % 5.3
Güneydoğu Anadolu % 4.1

İsteğe bağlı kürtaja karşıyız

DOÇ. Dr. Banu Dane (Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Jinekoloji Anabilim Dalı Başkanı): Hastane olarak kürtaj yapılmasına karşıyız. Hastanemizde isteğe bağlı kürtaj yani gebelik sonlandırma yapmıyorum. Ancak annenin hayati bir tehlikesi varsa bu durumda yapılabilir. Ayrıca bunun bir aile planlaması yöntemi olmadığını düşünüyoruz. Sadece annenin hayatını tehlikeye sokuyorsa, o da belli haftalar içinde uygulanabilir. Kürtaj riskli birşey. Yapmak için çok düşünmek lazım. Etik kurul kurulması gerekiyor. Gerçekten gereklilik varsa etik kurul onayı alındıktan sonra yapılması gerekiyor. Ben kişisel olarak da gebelik sonlandırılmasına karşıyım. Cenin de bir canlı nihayetinde. Onun da bir hakkı olmalı.

4 haftada gebelik ultrasonda görünmez

PROF. Dr. İsmail Mete İtil (Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği  Başkanı): İstenmeyen gebeliklerin güvenli koşullarda sonlandırılması ve buna bağlı oluşan anne ölümlerinin engellenmesi BM’nin Binyıl (Millennium Goals) Amaçları içerisinde yer alıyor. Çünkü bu dünyada ciddi bir sağlık sorunu. Dünyada her yıl 46 milyon kadın düşük yapıyor ve bunların yüzde 49’u güvenli olmayan koşullarda gerçekleşiyor. Güvenli olmayan düşükler yüzünden ölümlerin yüzde 95’i Afrika ve Asya’da, yüzde 4’ü Latin Amerika’da görülüyor. Bu ülkelerde isteğe bağlı düşük yasalarla kısıtlanmış. İsteğe bağlı düşüklerin kısıtlanmadığı dünyanın gelişmiş bölgelerinde, düşüğe bağlı anne ölüm oranları yüzde 1 civarında. Yine isteğe bağlı düşüğün kısıtlandığı ülkelerde düşük oranlarının kısıtlanmaya rağmen daha yüksek olduğu görülüyor. 4 haftada gebelik ultrasonda bile görülmez. Ancak kan testiyle anlaşılabilir. Bu nedenle rahim tahliyesi (kürtaj) işlemi için uygun bir hafta değil. Avrupa ülkelerinde bu sınır 12’nci hafta. Bizde 10 hafta. Bu sınırla oynanması doğru değil. İstenmeyen gebelikler için bir açık kapı bırakılması lazım. - Mesude ERŞAN