Güncelleme Tarihi:
Konya yaptığı açıklamada, kamyon şoförlüğü yaparken 2004 yılında Adapazarı'nda aniden önüne çıkan otomobile çarpmamak için direksiyonu kırdığını ve karşıdan gelen kamyonla çarpıştığını anlatarak, kamyondaki şoförün olay yerinde hayatını kaybettiğini, kendisinin de ağır yaralandığını anımsattı.
Yoğun bakımda tedavi görürken doktorların ailesine yaşama şansının bulunmadığını söylediğini öğrendiğini ifade eden Konya, şöyle konuştu:
“İki hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra omurilik felci olduğum söylendi. Fizik tedavisi için gittiğim Eskişehir'deki hastanede, yaptığım trafik kazası nedeniyle tutuklandım. Daha sonra Eskişehir Cezaevi'nde 1 gece kaldım. Oradan Kastamonu Rehabilitasyon Merkezi mahkum koğuşuna sevk ettiler. Burada da 3 gece kaldım. Daha sonra 1500 lira kefalet ödeyerek cezaevinden çıktım. Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) 3 ay tedavi gördüm. Kaza yapmadan önce nişanlıydım, hatta nikahım bile kıyılmıştı. Düğün yapmayı düşünürken bu kaza meydana geldi. Yatalak olmak, yatan kadar bakan kişi için de çok zor. Bu yüzden eşimle boşanmak zorunda kaldım.”
Konya, yine de haline şükrettiğini, bu yüzden engellilerin karamsar olmamaları gerektiğini ifade ederek, “Her sağlıklı birey, birer engelli adayıdır. Engellilere karşı halkımız daha duyarlı olmalıdır. Engelliler, ellerinden geldiğince başkalarına yük olmak yerine yük çekmeye gayret gösterdiklerinde her şey çok daha kolay aşılıyor” dedi.
5 BİN LİRAYA ENGELLİ KAMYONET ALDI
Annesiyle Yeşilkent Mahallesi'nde yaşadığını ve ailesine yük olmadan yaşayabilmek için çeşitli araştırmalar yapmaya başladığını dile getiren Zafer Konya, şöyle devam etti:
“Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği tarafından hibe edilen akülü tekerlekli sandalyeyle dolaşmaya başladım. Kazadan önce 5 dakika bile yerinde duramayan bir insandım. Bu yüzden beni en çok üzen evde yatmak oluyordu. Bunu değiştirmek için ne yapabilirim diye düşünürken, internette benim gibi engelli olan Antalyalı Mehmet Tüysüz'ün kamyonetini gördüm. Kendisiyle irtibata geçerek aracına talip oldum. Bu aracı alabilmek için 5 bin liraya ihtiyacım vardı. Akrabalarımdan borç aldım. Benim gibi engelli olan Tüysüz'ün kamyonetini aldım. Kendisi de engelli olduğu için araçta bir dizi değişiklik yapmış. Yani bu araç engelli aracına dönüştürülmüş. Tekerlekli sandalyeyle arabaya binebilmek için bazı değişiklikler yaptırdım.”
Ailesi ve çevresindeki insanlara yük olmamak için aldığı araçla ticaret yapmaya karar verdiğini anlatan Konya, “Bu sefer de ticaret yapacak sermayem yoktu. Eskiden yanında çalıştığım İsmail Akar, ticaret yapmam için bana sermaye verdi. Bu parayla çorap, erkek iç çamaşırı, paket kuru yemiş alarak aracımla satmaya başladım” diye konuştu.
Konya, kamyonetin ve yaptığı işin kendisini daha çok hayata bağladığını belirterek, şunları söyledi:
“Ancak sattığım mallar, benzin paramı karşılamıyordu. Şoför olarak çalıştığım Bozüyük Taşıyıcılar Kooperatifinde kuru yemiş ve bisküvi satmaya başladım. Buradaki arkadaşlarım, aracımdaki kutuları kooperatifin lokaline kadar götürüyorlar ve ben de onlara para karşılığında bir şeyler satıyorum. Fazla kar almadan satış yapıyorum. Hafta sonları köylerden gelen sütleri satıyorum. Bir şekilde insanlara yük olmaktansa onlara yardım etmeye çalışıyorum. Başıma gelenleri kabul ederek yaşamaya çalışıyorum. Kazadan sonra (yaşamaz) denildi yaşıyorum, (bir şey yapamaz) denildi, yapıyorum ve daha fazla şey yapmak için bir umudum var hala. Madalyonun bir yüzünde engelli Zafer varsa diğer yüzünde ise insanlara yardım ederek hizmet veren Zafer var.”