Güncelleme Tarihi:
Açıklamada satırbaşları ile şöyle denildi:
HAVADA SU DÖVÜYORUZ
Geride bırakılan bir yargılama döneminin muhasebesi ile geleceğe dönük planlamaların yapıldığı adli yıl açılış törenlerinin nicedir anlam ve çizgisinden uzaklaştığı bir sürecin, yeni bir adli yıl mesajı hazırlamak zorunda kalan biz yargı örgütleri temsilcilerini havanda su dövüyor ve abesle iştigal ediyor gibi bir duyguya muhatap bıraktığı bir ortamda yeni bir adli yıla giriyoruz.
ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENLERİ EGOLAR SAVAŞININ ZEMİNİ
Yargının sorunlarının ve beklentilerinin ifade edildiği bir düzlemin vazgeçilmez aktörü olmaları gerekirken; yıllardır Yargıtay Başkanlığı'na yaptığımız başvurulara yanıt verilmesi nezaketi dahi gösterilmeden, konunun birinci planda ilgilisi yargıç ve savcıların meslek örgütlerine yer verilmeyen ve başta iktidar temsilcileri olmak üzere devlet büyüklerini karşılama-selamlama-uğurlama törenselliğine lüks otellerle renk katılmaya çalışılan adli yıl açılışı, bu defa da kaybolan ruhuna ikame olarak egolar savaşının zemini olmuştur.
HÜKÜMET BOYKOTU İLE KARŞI KARŞIYA KALINDI
Devletin temel değerlerine karşı olduğu gibi kurumlarının da kişilik ve teamüllerine yukarıdan bakan bir tavırla ve tamamen ham duygusal tepkilerle bir dizi siyasi kişiliğin (aynı zamanda HSYK Başkanı sıfatını taşıyan Adalet Bakanı dâhil) boykotu ile karşı karşıya kalınmıştır. Bu gelişme üzerine, Yargıtay Başkanının, tüzük gereği ve kurumsal teamül olan Barolar Birliği Başkanının konuşması hususunu Başkanlar Kurulunda oylamaya tabi tutması hatalıdır ve bağımsız bir yüksek yargı organının diğer erkler karşısındaki zafiyetinin göstergesidir. Aksine bu durum, ezik ve desteğe muhtaç evsahibi olarak görülmek ve gösterilmekten kurtulma, elbetteki anayasal sınırlar içinde kurumsal kimlik ve duruşunu meslektaşlarımıza yakışan olgunluk ve saygınlık içinde ortaya koyma adına kazanılması gereken bir sınavdır. Gerekçesi son derece basit ve arkasında yargıya hükmetme amacı olan bu boykotlar, yargıya asli fonksiyonları itibariyle herhangi bir şey kaybettirmeyeceği gibi sağduyulu kamuoyu nezdinde hak ettiği karşılığı bulacaktır.
YARGI KRİZDE
Yeni adli yılın başlangıcında ülkemiz yargısı, hem yapısı hem işleyişi hem de ürettiği adalet hizmeti ile toplumda karşılık bulduğu güven açısından yaşamsal bir krizin içinde bulunmaktadır. Toplumsal yapı ve onun doğal uzantısı olan yönetim sistemimizin genelindeki demokrasi ve hukuk bilinci eksikliği, yargının üzerine, derhal çözüm bekleyen devasa sorunlar yükü bindirmiştir.
ZAYIF ROLE RAZI EDİLMEK İSTENİYORUZ
Siyasal iktidarların sınırlandırarak vermek suretiyle sürekli "gerçek iktidar benim" hatırlatması yaptığı kaynaklarla, yapabileceğinin mantık sınırlarını zorlayacak düzeyde fazlasını üreten yargı, sonsuz sorunlu tutulduğu düzlemde, hak etmediği bir yetersizlik tablosu önüne konularak, kendisine uygun görülen eskisinden daha zayıf role ve konuma razı edilmek istenmektedir.