Yarın Kadir Gecesi

Güncelleme Tarihi:

Yarın Kadir Gecesi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2011 10:53

Bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi, yarın kutlanacak.

Kuran-ı Kerim'de de “bin aydan hayırlı” olduğu belirtilen bu gece, Osmanlı döneminde de kutlanıyor, sabaha kadar ibadetle geçiriliyordu.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Osmanlılarda 2. Selim döneminde camiler aydınlatılıp, minarelerde kandiller yakıldığı için mübarek addedilen “Mevlid, Regaib, Mirac, Berat ve Kadir” gecelerine “kandil geceleri” deniliyordu.

Kadir Gecesi de Ramazan ayının son on gününde gizli olduğuna inanılan, ancak yaygın kanaate göre ayın 27. gecesine tekabül eden bir gece. Kuran-ı Kerim'in indirildiği gece olarak da bilinen bu gece için aynı isimli bir sure de bulunuyor.

5 ayetten oluşan “Kadr” suresinde, bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu bir ayette de bulunuyor. “Melekler ve ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir” ibareleri surenin son ayetlerini oluşturuyor.

Osmanlı Devleti'nde de Kadir Gecesi hem sarayı ile hem de halkıyla en özel şekilde kutlanıyordu.

Osmanlı toplum hayatında zengin bir geleneğe sahip bu gecede, Ramazan ayında okunmaya başlayan hatimlerin Kadir Gecesinde veya öncesinde tamamlanıp,
hatim duasının o gece yapılmasına dikkat edilirdi.

Büyük camilerde yapılan dualar sabaha kadar sürerken, Kadir Gecesinden nasibini almak isteyenler, yatsı ve teravih namazının yanı sıra “Kadir namazı” adıyla anılan tesbih namazını da camilerde kılıyordu.

“KADİR ALAYI”

Kadir Gecesi kutlamalarına saray erkanı da katılıyordu.

Padişah ve saray halkıyla devlet erkanı iftardan sonra kutlamaların yapılacağı camiye giderken, güzergahta “Kadir Alayı” adıyla bir yürüyüş düzenlenirdi.
Bundan dolayı alayın geçeceği güzergahtaki yollar önceden tamir edilir, fenerler, kandiller ve meşalelerle donatılarak aydınlatılır, binalar elden geçirilip boyanırdı.
Güzergahın uygun yerlerine de halkın alayı rahatça seyredebilmesi için oturma yerleri yapılır, bilhassa harem arabalarıyla seyre gelecek olanlar ve diplomatlar için özel alanlar tahsis edilirdi.

“Muhteşem” olarak nitelenen Kadir Alayı sırasında, haremde bulunan kadınlar ve sultanlar, iki atın çektiği arabalara binerler, meydanda kendileri için ayrılan yerde dururlardı. Namaz bitinceye kadar, meydanda atılan fişekler seyredilir ve namazdan sonra kadın efendiler ile sultanlar şehirde yapılan şenlikleri seyretmek için kısa bir tur atarlar ve sonra hareme dönerlerdi.

FETİHTEN SONRA AYASOFYA MERKEZ OLDU

Kadir Gecesi merasimleri, fetihten itibaren önceleri Ayasofya'da, sonraları ise padişahın arzusuna göre belirlenen bir selatin camisinde (sultanların ve eşlerinin yaptırdığı birden çok minaresi olan camiler) düzenlenirdi.

Hünkar imamı ve müezzinlerinin törenlerin yapıldığı camilerde halkın karşısına çıkması ise halk içinde heyecan yaratırdı.

Büyük kalabalıkların katılımıyla gerçekleşen bu merasimlerde, güzel sesli imamların her rekatı farklı bir makamda kıldırdıkları teravih ve Kadir namazları, müezzinlerin rekat aralarında okudukları “elveda” nakaratlı Ramazan ve Kadir Gecesi ilahileriyle ziyafete dönüşürdü.

Kadir Gecesi kutlamalarında Ayasofya Cami etrafında da özel bir folklor ve gelenek oluşmuş. Fatih Sultan Mehmet zamanında başlayarak müzeye çevrilinceye kadar beş asra yakın bir süre Ayasofya Cami'nde düzenlenen Kadir Gecesi kutlamaları, İslam dünyasında hiçbir camiye nasip olmayan bir ihtişamla yapılmış.

MÜSLÜMANLARLA GAYRİMÜSLİMLERİN BİR ARAYA GELDİĞİ AY

18 ve 19. yüzyıllarda Kadir Gecelerinde, Ayasofya Cami ağzına kadar dolar, caminin üst bölümlerinde resmi elbiseleriyle yabancı büyük elçiler ve çok şık giyimli eşleri de yer alırdı.

Dolayısıyla Ramazanlar aslında çelişki gibi görünse de Müslümanlarla gayrimüslimlerin daha çok bir araya geldiği, daha çok sosyalleştiği zamanlar olarak ortaya çıkmış.

Minarelere Kadir gecesine has mahya çekilmesi, tek minareli camilere “kaftan giydirme” denilen uygulama, Osmanlı'nın Ortadoğu ve Mısır bölgelerinde minarelerde kandil yakılarak bayrak çekilmesi, camilerin iç mekanlarının bu gecelerde daha özenle aydınlatılması, İstanbul'a ait bir özellik olarak mihrap üstünde
iç mahya kurulması da bu geceye ait diğer güzel uygulamaları oluşturuyor.

Ayrıca eski İstanbullular Kadir Gecesinde, teravih namazını Ayasofya'da kıldıklarında, dilek ve dualarının kabul edileceği inancını taşıyordu. Bu sebeple iftardan önce buraya gelip, iftarlarını çekirdeksiz hurma ve üzümle açarlar, akşam ve teravih namazlarını burada kılarlardı. Bazıları sabah namazını da Ayasofya'da kılmaya özen gösterirdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!