Güncelleme Tarihi:
Ali Babacan’ın bu dönemde siyaset yapmayı istemediği ve Davutoğlu’nun ısrarı üzerine aday olduğu bilinen bir husus. Hatta Davutoğlu’nun kendisine yeni dönemde kabinede üstleneceği görevlere ilişkin bazı kuvvetli güvenceler verdiği de basına yansımıştı. Gelgelelim bu güvenceler boşlukta kaldı. Kendisiyle ilgili parti içinde yapılan tüm tartışmalarda sessiz kalmayı tercih eden Babacan’ın bu tavrı, yeni dönemde de sürüyor; üstelik birçok kişi tarafından bu durum “küskünlük” olarak değerlendirilse de... Yeni dönemde Meclis’e pek uğramayan Babacan, bu tavrını geçtiğimiz hafta da sürdürdü. Partisinin salı günkü grup toplantısına katılmayan Babacan, Genel Kurul çalışmalarına da pek ilgi göstermedi.
OY KULLANDI GİTTİ
İlginçtir, Babacan, önceki gün, görüşülen yasanın son maddesinde, Genel Kurul kapanmadan yarım saat önce Genel Kurul’a gelip, oy kullanıp yeniden gözden kayboldu. Kulislerde de vakit geçirmeyen Babacan’ın anlamlı sessizliği herkesin dikkatini çekiyor. Babacan, bugünlerde aile şirketi Ali Babacan Tekstil’deki makamı ile TBMM’deki 45 metrekarelik odası arasında geçeceği anlaşılan yeni bir yaşama hazırlıyor kendisini.
DAVUTOĞLU’NDAN BİLİM ADAMINA DİK DURMA KRİTERLERİ
- Kimseye el pençe durma
- Zihnini, fikrini teslim etme
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu son günlerde birbiri ardına verdiği mesajlarla fikir özgürlüğü konusunda kuvvetli taahhütlerde bulunuyor ve özellikle bilim adamlarına “Ne şart olursa olsun kimsenin önünde el pençe durmayın, zihninizi, fikrinizi teslim etmeyin” mesajları veriyor.
Davutoğlu, bu mesajlarını önceki akşam “Yurtdışındaki Türk Bilim İnsanları 3. Kurultayı”na katılan Türk bilim insanlarıyla Dolmabahçe Ofisi’nde yaptığı toplantıda da tekrarladı.
Başbakan, bu konuşmasında fikir özgürlüğünün olmadığı hiçbir yerde bilimsel gelişmenin de, felsefi arayışın da olamayacağını kaydederek “Ben size şunu taahhüt ediyorum, Türkiye’de fikir özgürlüğü mutlak anlamda hayata geçirilecektir. Bizim dönemde büyük ölçüde geçirildi ama fikir özgürlüğü anlamında karşılaşacağınız herhangi bir zorluk olursa, bunun siyasi sorumluluğu bizim üzerimizdedir” diye vurguladı.
BEN DURMADIM
Bu sözler kuşkusuz Başbakan cephesinde bağlayıcılık taşıyan önemli taahhütler. Bu çerçevede bilim adamı olarak kendi yaşamöyküsünden yola çıkarak yeni dönemde bilim adamlarından beklentilerini de şöyle sıraladı Başbakan Davutoğlu:
“Daha üniversitede okuyordum 12 Eylül darbesi olduğunda. Darbeyle birlikte üniversitenin üzerine çöken karabulutları ve 5 generalin önünde sıra sıra dizilen profesörleri gördüğümde ‘Acaba bilim adamı olmakla doğru mu yapıyorum?’ diye düşünmedim değil. Çok kanımıza dokunan bir tabloydu. Ben bugün yüzde 49.5 oy almış, demokrasi tarihimizin en yüksek, en fazla oyunu almış bir seçimden çıkan Başbakan olarak söylüyorum. Bizim huzurumuzda el pençe duracak bir bilim adamı istemiyoruz. Yine bir meslektaş olarak söylüyorum. Ne şart olursa olsun ben hiç kimsenin önünde el pençe durmadım, zihnimi, fikrimi teslim etmedim, sizlerin de teslim etmesini beklemeyiz. Bizim görevimiz, size en uygun şartlarda fikir özgürlüğünün temin edileceği bir siyasi ortam oluşturmaktır.”
Davutoğlu’nun bilim adamlarına getirdiği kriter yeteri kadar açık: Siyasilerin huzurunda el pençe durmak yok... YÖK’ün dikkatine sunulur.
KOLTUĞU TURİSTE KAPTIRDI
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Mahir Ünal makamına oturur oturmaz, Rusya krizini kucağında buldu. Uçak krizinin ardından Rusya’dan turist gelişleri bıçak gibi kesilince Ünal soluğu Antalya’da aldı ve turizmcilerle ‘çare arama’ toplantıları yaptı.
Bakan, Lara’daki Akra Barut Otel’de tüm turizm örgütlerinin katıldığı toplantılara başkanlık ederken, dışarıda da ilginç olay yaşandı. Bakan Ünal ile yapılacak televizyon röportajı için, otelin bahçesinde iki koltuk ve bir sehpa düzeneği hazırlandı.
Ünal’ın toplantıdan çıkıp röportaj için koltuklara götürüleceği sırada denizden çıkan bir turist kadın bakan için hazırlanan koltuğa yerleşmez mi
TOPLANTIYI AYAKTA YAPTI
Antalya’da güneşin son demlerinin tadını çıkaran turist önce plaj havlularını koltukların üzerine bir güzel serdi, ardından suyunu sehpanın üzerine, plaj çantasını da koltuğa yerleştirdi. Sonra da plaj havlusunun üzerine oturarak güneşlendi. Bakan Ünal da röportajı ayakta vermek zorunda kaldı ve bu gelişmeden habersiz olduğu için neden ayakta konuştuğu hususuna da kafayı pek yormadı. İşletmeci, böyle bir kriz döneminde ‘Turist velinimetimizdir’ yaklaşımını sergilemiş ve bakanın kendilerine bir süre önce verdiği mesajlara uygun davranmıştı.
FORSLU SEÇİM
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Anadolu Ajansı’nın (AA) Yılın Fotoğrafı oylamasına katıldı. Erdoğan, haber kategorisinde ‘Yunanistan’daki sığınmacılar’, yaşam kategorisinde ‘3. köprüde sona doğru’, spor kategosinde ise ‘Arda Turan’ın gözyaşları’ fotoğraflarını seçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oy kullanırken çektirdiği fotoğraftaki bazı ince ayrıntılar da dikkat çekti. Erdoğan’ın kol düğmelerinin sarı ve kırmızı renklerdeki Cumhurbaşkanlığı Forsu şeklinde olduğu görüldü. Erdoğan’ın oy kullandığı bilgisayarın üstünde Cumhurbaşkanlığı Forsu, altında da kendi imzasının yer alması dikkat çekti. Apple marka bilgisayarın özel üretim olmadığı, fors ve imzanın daha sonradan bilgisayara işlendiği öğrenildi. ( ANKARA )
PAYLAŞILAMAYAN BAKAN
YENİ hükümette Ankara siyasetine sürpriz gelen iki isimden biri oldu Fatma Güldemet Sarı. Sarı’nın Çevre ve Şehirçilik Bakanlığı’na, Bülent Tüfenkçi’nin de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na getirilmesi, en ilginç olan görevlendirilmeler olarak konuşuldu günlerce.
Ancak Fatma Güldemet Sarı, Aile Bakanlığı dışında göreve getirilen nadir kadınlardan biri olduğu için, üstelik Adana’da siyaset yapan
Ömer Çelik ve Necdet Ünüvar gibi güçlü siyasetçilerin arasından sıyrılıp geldiği için ve ayrıca bekâr olduğu için dikkatleri daha fazla üzerine topladı.
Öğrendik ki; Fatma Güldemet Sarı’nın bakanlığı, Adana ile Malatya arasında da ciddi bir çekişmeye neden olmuş. Malatya yerel basını, Darende doğumlu olan Sarı’yı Tüfenkçi ile birlikte ‘Malatyalı bakanlar’ sınıfına sokmuş. Adana basını da “Malatya bakanımızı çalıyor” diye tepki göstermiş. Bu tatlı çekşimenin dışında kalan Fatma Güldemet Sarı’nın her fırsatta Adanalı olduğunu söylediğini de belirtelim. Bu nedenle Adanalılar bakanlarını şehre ilk gelişinde kendisini mehter takımı ile karşılayarak coşkulu şekilde sahip çıkmış.
Adana için Tarsus Amerikan
Koleji bir bellek gibidir. Buradan çıkan pek çok ünlü ismi farklı sektörlerde önemli görevlerde yaparken görebilirsiniz. 1988 yılında Tarsus Amerikan Koleji’den mezun olan Sarı, gazeteci Ayşe Arman’dan bir dönem sonra, Sabancı ailesinin üçüncü kuşak üyesi Demir Sabancı’dan da bir dönem önce okuyan devreden. Gelenek olduğu üzere kolej arkadaşlarıyla sık sık bir araya geliyor.
Adana’da AK Parti yerel siyasetinin her aşamasında görev alan Sarı, uzun yıllar kendi ofisinde mimarlık mesleğini sürdürmüştü. Şimdi Sarı’nın bir mimar olarak taşıdığı estetik anlayışını büyük kentlerdeki çarpık yapılaşma karşısında nasıl seferber edeceği merakla bekleniyor.