Güncelleme Tarihi:
Başbakan Tayyip Erdoğan, ’Sakallı ve bıyıklı adam çalıştırmam’ diyen işadamı Rahmi Koç’un düşüncesinin ilkel ve ayrımcı olduğunu savunarak, "Kendi insanları arasında böyle bir ayrımcılığı yapmanın sosyolojik anlamda bir tanımı olabilir mi? İşte bu ülkede bu insanların primi yok. Bunlar sadece kendi lobilerinde kalırlar" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Hürriyet’te yayınlanan röportajında, "Sakallı ve bıyıklı adam katiyen almam" diyen işadamı Rahmi Koç’a, partisinin genişlekilmiş il başkanları toplantısındaki konuşmasında sert tepki gösterdi. Bunun "ilkel bir anlayış" olduğunu savunan Erdoğan, "İşte bu insanların bu ülkede primi yoktur" dedi.
YARGITAY KOÇ'TAN YANA: “BIYIK VE SAKAL İSTEMEMEK AYRIMCILIK DEĞİL” |
İşadamı Rahmi Koç’un, işyerlerinde bıyıklı ve sakallı olanları çalıştırmayacağına ilişkin sözlerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği "bu ayrımcılık" yanıtı yeni bir polemik başlattı. Ancak Yargıtay'ın Başbakan Erdoğan'a yanıt gibi bir karar verdiği ve "Bıyık ve sakal istememek ayrımcılığa girmez. Bıyık ve sakal istememek işverenin yönetim hakkı içine girer” dediği belirlendi. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi üyeleri, işverenin işyerinde bıyıklı ve sakallı olanları çalıştırmama hakkı olduğunu ve bunun ‘ayrımcılık’ olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, “İşle uyuşmadığı zaman bıyık ve sakalı haklı fesih nedeni yapıyoruz. Bıyık ve sakal istememek ayrımcılığa girmez. Bıyık ve sakal istememek işverenin yönetim hakkı içine girer” dedi. Yargıtay üyeleri, yapılan iş ile kılık kıyafeti önemsediklerini ve işçinin yaptığı işe uyumlu olması gerektiğine de dikkat çekerek, “Örneğin bir aşçının sakal ve bıyık bırakması veya bir cerrahın uzun saçlı olması kabul edilemez. İşveren, bıyık ve sakalını kesmeyen aşçıyı, saçını kesmeyen cerrahı çalıştırmak istemeyebilir. Biz bu konuda ‘ayrımıcılık’ yapıldı demiyoruz. Çünkü, işin gereği aşçının sakalsız, cerrahın da kısa saçlı olması gerekir.” İŞTE YARGITAY’IN ‘BIYIK’ KARARI Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işyerinde çalışan bir davacının bıyık bırakması üzerine işverence iki kez ihtar edildiğini buna rağmen bıyığını kesmediği için iş akdinin fesh edildiği bir davada emsal bir karara imza attı. Mahkeme, işçinin açtığı davayı reddetti. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozarak şu görüşleri dile getirdi: “Davalı işyerinde çalışan davacının bıyık bırakması üzerine, önce işverence iki kez bıyıklarını kesmesi için ihtarda bulunulduğu, kesmemesi üzerine akdin 1475 sayılı iş yasasının 17/-g maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının işverenin uyarısına rağmen bıyıklarını kesmemesi nedeni ile hizmet aktinin feshedilmesi haklı fesih olarak kabul edilip ihbar ve kıdem tazminatı isteği reddedilmiştir. Davacının işe girdiği sırada yürürlükte bulunmayan işyeri yönetmeliğinin 26/] maddesinin kılık kıyafet, traş, bıyık ve sakalla ilgili olarak işverence alınmış ve işin gereği olarak verilen sözlü ve yazılı emir ve talimatlara uymamak ihtar cezasının verilmesini gerektiren bir durumdur. Davacının bıyık bırakması aynı yönetmeliğin 27. maddesinde düzenlenen işten çıkarmayı gerektiren durumlar arasında sayılmadığı gibi 1475 sayılı yasanın 17/2-g maddesine giren hallerden de değildir.” ‘İŞVERENİN BIYIKLI İŞÇİ İSTEMEMESİ MAKUL BİR NEDEN’ Aynı kararda, işverenin bıyıklı işçi çalıştırmak istememesinin makul bir neden olduğuna da dikkat çekilerek şu görüşler dile getirildi: “İşveren, bıyık bırakan davacının işyerinde çalışmasını istemiyorsa bu hal makul bir neden olarak kabul edilip, hizmet aktini 1475 sayılı yasanın 13. maddesi gereğince feshederek davacıya ihbar ve kıdem tazminatları alacağını ödemesi gerekir. Tanık anlatımlarından işyerinde davacı ile aynı işi yapan bir işçinin işe girerken bıyıklarını kesmeyeceği şartını ileri sürdüğü ve işverence bu koşul kabul edilerek bu işçi bıyıklı olarak aynı işte çalıştırıldığından işverenin işçilere eşit davranma ilkesine de uymadığı saptanmıştır.Bu nedenlerle davacının ihbar ve kıdem tazminatları isteklerinin kabulü gerekirken reddedilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir” |
Ayrımcılığın ta kendisi
Konuşmasında isim vermeden Rahmi Koç’un değerlendirmelerini eleştiren Erdoğan, şunları söyledi: "Bizler hiçbir zaman bu ülkede ayrımcılığın tarafı olmadık. ’Ben işyerime asla sakallı ve bıyıklı adam asla almam’ diyenlerden yana olmadık. Bugün dünyanın neresinde böyle bir ilkel anlayış var? Kendi insanları arasında böyle bir ayrımcılığı yapmanın sosyolojik anlamda bir tanımı olabilir mi? İnsana bakışın böyle bir tanımı olabilir mi?"
Lobilerinde kalırlar
"Düşünebiliyor musunuz, bu ülkede birçok şeylerin konuşulduğu zaman güya kendilerine saygı duyulduğunu zannediyorlar" diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "İşte bu insanların bu ülkede primi yoktur, karşılığı yoktur. Bunlar ancak kendi lobilerinde kalırlar. Zira bu insanlar asla benim vatandaşlarım arasında kendilerine o arzu ettikleri sevgiyi saygıyı bulmazlar. Bunlar ancak kendi lobilerinde kalırlar."
Bu anlamda tarafım
"Eğer bunu ben söylüyorsam ve burada bana ’Taraf’ deniyorsa, evet ben bu anlamda tarafım" diyen Erdoğan, şunları dile getirdi: "Niye? Çünkü benim vatandaşlarımın arasında böyle bir ayrımı yapma hakkına kimse sahip olmamalı. Çünkü bu milletin evlatlarının eli öpülür. Bu milletin evlatlarını her zaman hep birlikte kucaklayacaksınız."
Blucinle olmaz, mini etekli ve düşük çoraplı da
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ismini vermeden vatandaş arasında ayrımcılıkla suçladığı Rahmi Koç, 29 Haziran’da Hürriyet’in Pazar ekinde Ayşe Arman’ın yönelttiği sorular üzerine, şunları söylemişti:
Ne tür insanları kesinlikle işe almazsınız?
- Sakallı, bıyıklı adam katiyen almam. Kirli sakal da sevmem. Her gün tıraş olacak bir kere. Cote D’Azur’e gider gibi gelinmez. Blucin de giyilmez. Kadınlar da mini giyemez. Buranın da kendine göre bir ciddiyeti var. Biz 1 Haziran’dan 15 Eylül’e kadar "smart casual" giyiniyoruz, kravat filan yok, toplantıları olanlar takıyorlar tabii. Yılın geri kalan zamanları lacivert blazer-gri pantolon- kravat, bildiğimiz iş kıyafeti. Gerçi arkadaşlar, "smart casual" giyinmenin daha zor olduğunu söylüyorlar, uyumlu giyinmek daha zor, öteki türlü takımı giyiyorsun çıkıyorsun. Bir de cumaları daha rahat kıyafetler giyilir bizde.
Tişört giyilebiliyor mu?
- Yok, tişört olmaz, gömlekle gelecek, bir yakası olacak. Çorabı düşük adam da sevmem. Eti gözükmeyecek, Almanlarda vardır o çok. Ayakkabılar da boyalı olacak. Kadın personel için de düzgünlük isterim. Çok frapan olmasın.
Eşimi sevmem tartışılamaz
BAŞBAKAN Tayyih Erdoğan, Türkiye’nin çeşitli illerinden öğrencilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, "Eşinizi sürekli yanınızda gezdiriyorsunuz. Eşinizi çok mu seviyorsunuz" sorusuna, şu karşılığı verdi: "Eşimi sevmem tartışılmaz. Liderlik ailede başlar. Eş liderlik oluşturması lazım. Beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını ilk olarak eşimle birlikte söyledik."
Lider dediğin üç, dört adım sonrasını görür
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, "Liderler iyi bir satranç oyuncusudur. Tüm ihtimallere göre oyun planlarını hazırlamışlardır. Lider dediğin üç, dört adım sonrasını görür" dedi. Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı Saime Toptan’ın yaptığı Üstün Zekalı ve Yetenekli Çocuklar Derneği’nin toplantısına katılan Erdoğan, bir liderin özelliklerini şöyle sıraladı:
Lider vefalıdır
"Lider her şeyden önce güven vermeli, saygı uyandırmalı, kazanmaya inanmalı. Kısaca vefalı olan kişidir. Bazıları doğuştan lider olma özelliğine sahiptir. Ama sayıları azdır. Doğuştan lider olma özelliğine sahip olmak başarıyı getirmez. Ayağı mutlaka yere basmalı. Ama şimdikilerin öylesi az. Çoğu uçuyor. Uçmayacak ki topluma güven versin."
Kazanmanın ödülü meçhuldür
"Ölmesini bilmeyen komutanlar, ölmesini bilmeyen askerler üretemezler. Kazanmanın ödülü meçhuldür. Kaybetmenin bedelinin ağır olduğu kesindir. Liderler iyi bir satranç oyuncusudur. Tüm ihtimallere göre oyun planlarını hazırlamışlardır. Üç, dört adım sonrasını görür lider dediğin. Dalkavukların oluşturduğu yönetimlerde liderlik başarısızlık getirir." kimse aynı şeyi söyleyemez. Neden yapıyoruz? Çünkü amacımız ülkemize hizmet. Bunu başardığımız zaman Gazi Mustafa Kemal’in söylediği muasır medeniyet seviyesine ulaşırız.