Güncelleme Tarihi:
Yargıtay, Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yardım suçunun kriterlerini belirlediği gerekçeli kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına da atıfla, basın özgürlüğünü genişletecek şekilde yorum yaptı. Gerekçeli kararda olasılıkla somut delile dayanmadan mahkûmiyet kararı verilemeyeceği vurgulanarak şu değerlendirmelerde bulunuldu:
BİLEREK VE İSTEYEREK YARDIM
“Bir hakkın kullanılması hukuka uygunluk nedeni olup sınırları içinde kullanılan basın özgürlüğü de bu haklardandır. Nitekim basın yasasında, ‘Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir’ şeklinde ifade edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre, basının ‘kamuoyunun bekçi köpeği’ rolü, demokrasinin siyasi işleyişi için yaşamsal önemdedir.
Örgüte yardım oluşabilmesi için suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. ‘Bilerek’ ibaresi ‘doğrudan kastı’ ifade eder.
‘Doğrudan örgüte’ değil de ‘örgüt mensuplarına yardım edilmesi’ halinde ise ‘yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi’ gerekir. Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kast yeterli değildir. Özel kast (saik) ile işlenen bir suçtur. Suçun oluşabilmesi için failin örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmesi ve bu kastın da açıkça belirlenmesi şarttı.”