Yargıtay'dan hakime tarafsız olamaz kararı

Güncelleme Tarihi:

Yargıtaydan hakime tarafsız olamaz kararı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2007 13:31

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)tarafından İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevinden, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevine atanması tartışma yaratan Mustafa Akın ile ilgili Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin, ‘tarafsız olamaz’ şeklinde bir karar verdiği ortaya çıktı. Akın'ın görev değişikliği eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından da gündeme getirilmiş ve eleştirilmişti. Akın'ın ismi daha sonra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) üyeliği için kararname ile Cumhurbaşkanlığı’na gönderilmiş, ancak Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından ‘hükümet istifa ettiği' gerekçesiyle iade edilmişti.

Haberin Devamı

İŞTE O KARAR

8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanıklar İktisat Bankası'nin eski sahibi Erol Aksoy, Ufuk Fatma Altın, Nadire Melda Açıncı ve Ediz Osman Atik, Roy Arto Gevrekyan’ın avukatları, mahkeme başkanı Mustafa Akın için ‘reddi hakim’ talebinde bulundular. Akın’ın “Altın makas RTÜK’ adlı kitabında sanık Erol Aksoy’dan söz ettiğine dikkat çeken Yargıtay 7. Ceza Dairesi, reddi hakim talebini reddeden İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını 26 Haziran 2007 tarihinde bozdu.

Mahkeme Başkanı Akın, başkanlık ettiği mahkemede 4389 sayılı kanuna muhalefetten yargılanan Erol Aksoy’a karşı tarafsız olamayacağına karar verilmesine neden olan kitabında şu görüşleri dile getirmişti:

“Mevcut siyasal gelenek ve onun siyasal temsilcisi siyasal iktidarlarla aralarındaki mesafesizliği hiç sorunsallaştırmayarak onun bir parçası gibi davranan, toplumu modernleştirme misyonuna sahip yönetici elitin temsilcisi olan bir basın..”, “Yerel medyanın durumuna bakıldığında, başlangıçta karşımıza çıkan göreli olarak çoğulcu görüntünün hızla değişmeye başladığı gözlenmektedir. Elimizde yeterli araştırma verileri bulunmamakla birlikte, mevcut dikey, yatay ve çapraz tekelleşme dinamiğinin etkilerinin yerel medyayı da kapsamaya başladığı, ulusal ölçekli olanların haksız rekabeti karşısında kendilerine yine de dinleyici ve izleyici bulabilen yerel radyo ve televizyon kanallarının, ya İstanbul merkezli büyük medyanın yerel temsilcileri niteliği kazanmaya başladıkları ya da yerel ekonomik/siyasal iktidar merkezlerinin sesi olma özelliği gösterdikleri görülmektedir”, “Türkiye'deki medya ortamının başka bir belirleyici özelliğini, 1980’li yıllarda başlayan deregülasyon rüzgarının da etkileriyle 1990’lı yıllardan itibaren ivmesi artan tekelleşme ve sermayeleşme yoğunlaşmasının oluşturduğu; söz konusu ivmenin, hızla yerel medyayı da içine almaya başladığı söylenebilir. Medya sahipliğindeki bu sermaye yoğunlaşması ve tekelleşmenin en önemli sonucu ise, kamusal alandaki söylemsel çoğunluğun medya ortamına yeterince yansıyamamasıdır?”, “Medyada merkezileşen sermayenin bir ayağı da öteki sektörlerde idi. Doğrudan ya da organik bir bağ olmasa da, medya-siyaset-ticaret üçgeninin bütünleştiği bir iletişim ortamı oluştu.”

Yargıtay 7. Ceza Dairesi, reddi hakim talebinin reddine ilişkin verilen kararın bozulması yönünde yapılan temyiz başvurusuna ilişkin verdiği bozma kararında Akın’ın kitabında Aksoy’un da aralarında bulunduğu yayın gruplarına olumsuz bir bakış açısı ile baktığına dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi:

“Diğer medya grupları yanında sanığın da içinde bulunduğu Aksoy Grubu’na eleştiri ötesinde olumsuz bir bakış açısı getirildiği görülmektedir. Bu değerlendirmelerin tümü ya da bir kısmı başka yapıtlardan kaynak gösterilerek aktarılmış olsa da, eleştiri getirilmeyen ve aksi savunulmayan alıntıların yapılması yazarın bu düşüncelere katıldığını göstermektedir”

"YANSIZ YARGILAMA, SANIĞIN EN DOĞAL HAKKI"

Yargıtay 7. Ceza Dairesi, ‘yansız, adil, yasa ve yöntemine uygun bir yargılama beklentisi”nin sanık için en doğal hak olduğuna dikkat çektiği kararına şöyle devam etti:

“Bu beklentinin gerçekleştirilmesi de yargılama makamları açısından yasal bir zorunluluktur. Anılan kitaptaki olumsuz bakış açısının, mahkeme başkanının yargılamada yansız kalamayacağı yönünde sanıkta endişe oluşturması haklı bir gerekçedir ve aksinin düşünülmesi yani hakimin yansız olması da bu gerçeği değiştirmeyecektir.”

VETODA ETKİLİ OLDU

Çankaya'ya yakın kaynaklar, Sezer’in BDDK üyeliği için kararnamesi onay için Köşk'e gönderilen Akın’ı veto etmesinin en önemli nedenlerinden birinin Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin sözkonusu kararın olduğunu belirttiler.

ÇİÇEK, AKIN’I GÖREVDEN ALAN HSYK’YI ELEŞTİRMİŞTİ

Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek, Akın’ın 8. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığı görevinden HSYK tarafından alınmasının ardından 5. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığı’na atanmasını gündeme getirmiş ve eleştirmişti.

Çiçek, gazete ve televizyonlara yaptığı açıklamalarda, “Örneğin, ben soruyorum, bankalarla ilgili davalara bakan 8’inci Ağır Ceza reisi niye 5’inci Ağır Ceza reisi oldu? Bunun araştırılması lazım. Bu işlerde sakat, kötü şeyler döndüğünü düşünerek başvurduğu yerde, davasına baktığı hortumcu bankacının kardeşi içeriden çıkıyormuş, deniyor. Yani bunlar doğru mu, bakılmalı. Yargının önünde böylesi kötü ilişkilerle ilgili sorun var; ama bence asıl sorun bilirkişi kurumudur. Bu kurum düzeltilmedikçe sorun giderilemez. Bu konuda açtırdığımız pek çok soruşturma var; ama elli mislini biliyor, bir şey yapamıyoruz. Çünkü bilgiyi belgelemek, delillendirmek o kadar kolay olmuyor."

Çiçek’in bu demecinin ardından HSYK başkanvekili Mahmut Acar, eleştiriye sert yanıt vererek, “Ne bankada paramız var, ne de bankacıları tanırız” görüşünü ifade etmişti.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!