Güncelleme Tarihi:
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Alaattin Çakıcı’nın önderliğinde suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütün 2017 yılında 25’in üzerinde, "Suç işlemek amacıyla silahlı suç örgütü kurma", "Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak yağmaya teşebbüse azmettirme", "Suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak tehdit", "Tasarlayarak öldürmeye azmettirme", "Kasten yaralamaya azmettirme", "Nitelikli yağma", "Cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Kasten silahla genel güvenliğin tehlikeye sokulması", "Nitelikli yağmaya teşebbüs" suçunu işlediği belirtiliyor. İddianamede aralarında Alaattin Çakıcı’nın da bulunduğu 27 sanığın 3 yıl 6 aydan 210 yıla kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması talep ediliyordu.
Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 Eylül 2020 tarihinde görülen karar duruşmasında Alaattin Çakıcı, yeğeni Adem Çakıcı’ya karşı işlediği iddia edilen "Tasarlayarak öldürmeye azmettirmeye teşebbüs" suçundan 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
İSTİNAF ÇAKICI’NIN BAŞVURUSUNU ESASTAN REDDETTİ
Allattin Çakıcı, avukatları aracılığıyla kararı bir üst mahkeme olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne (İSTİNAF) taşıdı. 28 Haziran 2021’de kararını açıklayan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Çakıcı’nın istinaf başvurusunu esastan reddetti. Çakıcı, başvurusunun reddedilmesinin ardından kararı temyiz etti.
SANIĞIN SUSMA HAKKINI KULLANDIĞI KABUL EDİLEREK KARAR VERİLDİ
Yargıtay savcısı, sanık Alaattin Çakıcı’nın 25 Eylül 2020’de Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) savunma yapacağını belirttiğini, fakat 18 Eylül 2020’de sağlık problemleri nedeniyle 10 günlüğüne istirahat raporu aldığını, mahkemenin de sanığın susma hakkını kullandığını kabul etmeyerek savunmasını almadığı vurgulandı.
YETERSİZ GEREKÇELERLE HÜKÜM KURULDU
Söz konusu fiillerin örgüt kapsamında işlenip işlenmediğinin, tasarlamanın unsurlarının oluşup oluşmadığı hususlarının karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tespit edilmesi gerektiği vurgulanan tebliğnamede, yetersiz gerekçeyle hükümler kurulduğu kaydedildi.
Delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği kaydedilen tebliğnamede, gerekçeli kararda açık bir şekilde gösterilmeyen telefon görüşmelerine atıfta bulunduğu ve yetersiz gerekçeyle hükümler kurulduğu belirtildi.
KARARIN BOZULMASI TALEP EDİLDİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu gerekçelerle sanık avukatlarının temyiz itirazlarını yerinde gördüğünü belirterek kararın bozulmasını talep etti.
Savcılık, tebliğnamesini Yargıtay 1. Ceza Dairesi Yüksek Başkanlığı’na gönderdi. Daire’nin incelemesini sürdürdüğü öğrenildi.