Güncelleme Tarihi:
Yüksek teknolojiyle ortaya çıkan suçlar, yargı-da tartışmalara yol açıyor. Yargıtay'da bile görüşbirliği sağlanamayan yeni suç türleri oluştu.
Başkasının kredi kartı ve şifresiyle para çekmek, telsiz telefonla frekansa girmek, decoderla kahveden yayın yapmanın yaptırımı tartışılıyor.
YARGI dünyası hızla gelişen teknolojiye kendi açısından ayak uydurmak için yoğun bir tartışmanın içine girdi. Teknolojik suçlar konusunda henüz ayrıntılı bir yasa çıkarılmadığı için, yargı çevrelerinde bu konuda ciddi tartışmalar yaşıyor.
Yargıtay'ın bir dairesine göre, bir başkasına ait kredi kartı ve şifresi ile ATM'den para çekmek ‘hırsızlık’ ve kredi kartı da, ‘kilidi açan bir anahtar’ gibi bir suç aleti.
Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na göre ise bu durum, bilgisayar aracılığı ile işlenmiş bir ‘bilişim’ suçu. Bu suçu işleyenlere de, 1991 yılında, TCK'nın 11. babına eklenen ‘Bilişim alanında suçlar’ başlıklı maddeler kapsamında ceza verilmeli. Kredi kartı hırsızları ‘Bilişim suçu’ sanıkları olarak, TCK 525. maddeden 1 ile 5 yıl arası hapis ve 2 milyon liradan 20 milyon liraya kadar para cezası ile cezalandırılmalı.
Şimdi kredi kartıyla işlenen suçun niteliği hakkında, Ceza Genel Kurulu ile Özel Daire arasında çıkan bu ciddi görüş ayrılığının, İçtihadı Birleştirme Kararı ile giderilmesinin gündeme geldiği belirlendi. Bu konudaki tartışmayı bu karar çözecek.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bir başka kararına göre ise telsiz telefonla başkasının frekansına girerek konuşmak ‘hırsızlık.’ Yargıtay ‘eve aldığı’ decoderla (şifre çözücü) ‘kahvede maç yayını’ yapanlara artık hapis cezası uygulamıyor.
‘Bilişim Suçları’ ile ilgili panele katılan ve tebliğ sunan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taşdemir, bu konudaki tartışmayı gözler önüne serdi. Taşdemir'in araştırmasına göre Yargıtay, ‘Bilişim suçlarını’ şöyle değerlendiriyor:
KREDİ KARTI SUÇLARI
Başkasına ait kredi kartı ve şifresini ele geçirerek, ATM'den para çeken sanığın suçu tartışmaların odağı. Bu tip davaların temyiz incelemesini yapan, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'ne göre bu eylem hırsızlık. Kredi kartı da suç aleti.
HIRSIZLIK MI?
İtiraz üzerine konuyu ele alan Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise tam aksi görüşte. Kurul'a göre, kredi kartının hırsızlıkta kullanılan anahtar ve suç aleti gibi değerlendirilemez. Çünkü para çekilmesi için kart yetmez ve şifrenin de bilinmesi gereklidir. Bu nedenle de suç hırsızlık değil bilişim suçudur. Bu anlaşmazlık ancak içtihat kararıyla çözülecek.
ŞİFRELİ TV YAYINLARI
Şifreli televizyon abonelerinin, decoder'larını evleri dışında örneğin bir kahvehanede kullanıp, maç yayını yapmasının hangi suçu oluşturduğu da Yargıtay'ın tartıştığı diğer konu. Yerel mahkemelerde bu sanıklar hakkında açılan ceza davaları sonunda değişik mahkûmiyet kararları ortaya çıktı. Bu kararlardan bazıları Fikir Sanat Eserleri Kanunu'na muhalefet, bazıları da TCK'da yer alan ‘güveni kötüye kullanma’ bazıları da bilişim alanında suçlara ilişkin TCK 525. madde kapsamında verildi. Ancak Yargıtay şifreli TV yayınları ile ilgili tartışmayı noktaladı. Yargıtay bunun cezai bir yaptırım gerektirmediği, anlaşmazlığın hukuki bir tartışma olduğu sonucuna vardı. Buna decoderın, bilgisayar olmadığı gerekçe gösterildi.
TELSİZ TELEFON
Mahkeme bu suçu bilişim suçu olarak cezalandırdı. Temyizde, Yargıtay 6. Ceza Dairesi, hırsızlık suçudur sonucuna vardır. Yerel Mahkeme ise ‘Hırsızlık eyleminin taşınır mallara karşı işlenmesinin mümkün olduğunu’, bilgisayar çağına girilmesi nedeniyle bu eylemin TCK'daki maddelere uymadığı ve bilişim suçu olarak değerlendirilmesinde direndi. Mahkeme, sanığın ancak müştekinin telefon kablosuna bağlantı yaparak, konuşması halinde, hırsızlık suçu sayılabileceğini, oysa sanığın bir bilgisayar olan telsiz telefonu aracılığıyla suçu işlediğini de gerekçe gösterdi. Dava, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na geldi. Genel Kurul da suçu bilişim suçu saymayarak, daire gibi hırsızlık olarak değerlendirdi. Mahkemenin, ‘bilişim suçu’ diyerek, verdiği direnme kararını oyçokluğu ile bozdu.