Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2006 00:00
Demokratik bir toplumda hiçbir kurum ve kişinin eleştiri dışında kalamayacağını belirten Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, "Yargı kararları eleştirilemez diye bir kural yoktur" kararı aldı. Ancak kararda, eleştiride özle biçim arasındaki dengenin korunup, kamu yararının gözönünde tutulması gerektiği vurgulandı.
YARGITAY 4. Hukuk Dairesi, Başbakan
Tayyip Erdoğan'ın 2002 seçimleri öncesinde milletvekili adaylığına ilişkin verilen yargı kararına yönelik bir yazıyı eleştiri olarak kabul etti ve yazıda kişilik haklarına saldırı görmedi. Yargı kararlarının eleştirilebileceğine işaret eden Daire,
"Yargı kararları eleştirilemez diye bir kural yoktur. Demokratik bir toplumda ve hukukun üstünlüğünü kabul eden bir devlette, hiçbir kurum ve kişi eleştiri dışında kalamaz" dedi.
2002 milletvekili genel seçimleri öncesinde Başbakan
Erdoğan'ın adli sicil kaydına ilişkin, kapatılan Diyarbakır 3 ve 4 No'lu DGM'ce verilen kararların temyiz incelemesi, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından yapılmıştı. Daire,
Erdoğan'ın adli sicil kaydının silinmesi isteminin reddine ilişkin Diyarbakır 3 No'lu DGM'nin kararını onamış, bu kararı kaldıran 4 No'lu DGM'nin kararını ise yok hükmünde saymıştı. Bunun üzerine Yüksek
Seçim Kurulu,
Erdoğan'ın aday olamayacağı yönünde karar vermişti.
BİR ELEŞTİRİ YAZISI
Yeni Şafak Gazetesi'nde 17 Eylül 2002'de
'Yargıtay 8. Ceza Dairesi Suç İşliyor' başlığıyla bu sürecin eleştirildiği yazının yayınlanmasının ardından, kararda imzası olan bir Yargıtay üyesi manevi tazminat istemiyle dava açmıştı. Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi, tazminat istemini kısmen kabul etmişti. Yeni Şafak Gazetesi, kararı temyiz edince dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne gitmişti. 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını 2'ye karşı 3 üyenin oyuyla bozdu. Dava konusu yazının bir eleştiri yazısı olduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:
KAMU YARARI ÖNEMLİ "Eleştirilen bir yargı kararı da olabilir. Yargı kararları eleştirilemez diye bir kural yoktur. Demokratik bir toplumda ve hukukun üstünlüğünü kabul eden bir devlette, hiçbir kurum ve kişi eleştiri dışında kalamaz, yeter ki bu eleştiri yapılırken özle, biçim arasındaki denge korunmuş olsun ve eleştiride kamu yararı öncelikle gözönünde tutulmuş bulunsun. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bir kararında, 'mahkemelerin bir boşlukta çalışmadığı kabul gören bir olgudur, mahkemeler uyuşmazlıkların çözülmesi için birer forum işlevi görmekte ise de... Uyuşmazlık konusu olayların başka yerlerde tartışılmayacağı sonucu çıkarılamaz. Ayrıca kitle yayın organları yargının düzgün işleyişinin gereklerinin belirlediği sınırları aşmamak suretiyle kamu yararını ilgilendiren, başka alanlarda olduğu gibi mahkemelerin, gördüğü davalar konusunda da bilgi vermek ve fikirleri yaymak görevleridir. Sadece medyanın bu tür bilgi ve fikir yayma görevi yoktur. Halkın da bunlara ulaşma hakkı vardır' biçimindeki ilkeleri belirlenmiştir."