Güncelleme Tarihi:
BRUNSON PAZARLIĞI OLMADI
Pastör Brunson’la ilgili ev hapsi kararı verilmesinin ardından ABD Başkanı tweet attı. Ardından ABD’de Türkiye’ye dönük geniş çaplı yaptırımlar için adımlar gündeme geldi. Oysa NATO Zirvesi’nde çok güzel fotoğraf vardı. Bugün neden bu noktaya gelindi? Trump’taki tavır değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tavır değişikliği benim değil Trump’ın sorunudur. Yani oturup konuşacağız, şudur, budur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Her halükarda Brüksel’den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok. Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın (Ebru Özkan) İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış ama pasaportuna el konulmuştu. Biz de Ebru’ya, ‘Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma’ demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik. Ama onlara, ‘Bunun karşılığında biz de size Brunson’ı vereceğiz’ demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu’yu aramış. Nitekim Netenyahu’nun, ‘Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık’ gibi bir açıklaması oldu. Ama iddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır. ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Biz Brunson’ı hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var. Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı.
BUNLARIN HEPSİ PSİKOLOJİK SAVAŞ
ABD Savunma Bakanlığı, askeri alanda bir sıkıntı yaşanmayacağı mesajı verdi, “İlişkilerimiz çok iyi” dedi. Bu durum ABD yönetimindeki uyumsuzluk mu, kafa karışıklığı mı yoksa taktik mi?
Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Bize düşen, doğruluğu esas alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.
ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa satılıyor. Bunlar da ortada. Bunlar herhalde bazı şeylerin farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte S400, S400, S400... Ne oldu? Biz vaz mı geçtik? Yani bize ‘S400’den vazgeçin’ diyenler kalkıp da Yunanistan’a, ‘S300’ü geri ver veya S300’den vazgeç’ diyebildiler mi? Demedi. Yunanistan S300’ü aldı. Biz S400’ü alma girişiminde bulununca Yunanistan da oraya kulak kabartmaya başladı. Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem.
ULUSLARARASI TAHKİME GİDECEĞİZ
Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş, F-35’leri vermeyebilirlermiş. ‘Vermezseniz uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz’ dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz. Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.
NE OLDU, BATTI MI İRAN?
ABD yaptırımdan söz ediyor ama başka alternatifler de var değil mi?
Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, ‘Kusura bakma biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?’ dedim. Aynısını Trump’a da söyledim.
EYLÜLDE ALMANYA’YA GİDECEK
ALMAN Bild gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Almanya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştireceğini yazdı. Gazete, muhtemelen eylül ayı sonunda düzenleneceğini belirttiği ziyarete ilişkin haberini Berlin ve Ankara’daki hükümet kaynaklarına dayandırdı. Buna göre, ziyaret Erdoğan’ın 2014 yılından bu yana Almanya’ya gerçekleştireceği ilk resmi ziyaret olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Temmuz’da Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen NATO zirvesi sırasında Almanya Başbakanı Angela Merkel’le ikili görüşme gerçekleştirmişti. Alman haber ajansı DPA, görüşmeye ilişkin haberinde Erdoğan’ın en geç sonbaharda Almanya’yı ziyaret etmek istediğini bildirmişti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gazeteci Deniz Yücel ve insan hakları aktivisti Peter Steudtner dahil bazı Alman vatandaşlarının Türkiye’de tutuklanması iki ülke ilişkilerini germişti. Gerilim, Steudtner’in geçen ekimde Yücel’in de şubat ayında serbest kalmasıyla azalmıştı. Geçen hafta Almanya, Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını yumuşatmış, ayrıca Türkiye ile ticaret yapan Alman şirketlerine sağlanan Hermes kredi garantisine yönelik sınırlama kaldırılmıştı.
O KÜLLİYEYİ YAPTIRAN AHLAKSIZ BİR ADAMDI
FETÖ’nün Güney Afrika’da hâlâ güçlü olduğuna dair kanaat var. Görüşmelerinizde somutlaşan konular oldu mu?
Konuşmanın ötesinde onların Milli Eğitim Bakanları ile bizim Maarif Vakfı’nın ortaklaşa çalışmanın içine girmesini teklif ettik. Güney Afrika, FETÖ’nün Amerika ve Almanya’dan sonra en fazla yığınak yaptığı yerlerden biri. Johannesburg’da ‘külliye’ dedikleri yeri yaptıran, İstanbul’da Üsküdar Burhaniye’de oturduğum dönemde komşum (Ali Katırcıoğlu) ama şahsen tanışmam kendisi ile. Aldıkları himmetler şunlar bunlar o adamda toplanırdı. Ahlaksız bir adamdı. Edebi yerinde olan birisi değil. Çok ahlaksız bir tipti. Son zamanlarda gündeme düşen kişi var ya o kişi gibi biri. Ama yaşlı birisi. Oğlu var. O da onun gibi. Aynen karakter olarak öyle. Ahlaki yönden zaafları olan bir tip. Bunları da kendilerine anlattık. Burda dikkatli olmakta fayda var. ‘Bunlar Türkiye’den gelip burada sizin rejiminize adam yetiştirmiyor. Ne yapıyor? Sizin onlara teslim ettiğiniz çocukları, gençleri alıyor, onları kendileri istedikleri gibi yetiştirip ondan sonra da sistemin içine sokup, sistemin içinde burayı ele geçirme operasyonlarını yapıyorlar. Yaptıkları iş bu. Biz geç fark ettik, bedelini ağır ödedik. Aynı yanlışa siz de düşerseniz siz de bunun bedelini sonra çok ağır ödersiniz’ dedik. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa bu konuda Zuma’dan daha duyarlı. Sayın Ramaphosa’ya elimizdeki bazı bilgi ve belgeleri takdim ettik. İstihbarat birimlerimiz yakın çalışma içerisinde olacaklar.
PROFESYONEL ASKERLİĞİ İYİ DÜŞÜNMEK LAZIM
Bedelli askerlik çıktı. Askerlikte kalıcı düzenleme nasıl olacak?
Biz hedefi veriyoruz arkadaşlarımız çalışıyor. Önümüze getirecekler. Ondan sonra nihai kararımızı inşallah vermiş olacağız.
“Profesyonel askerliğe geçiş net bir şekilde ortaya konmuş olacak” diyebilir miyiz?
Profesyonel askerliğin getirisini götürüsünü iyi düşünmek lazım. Profesyonel askerlik yüzde 100 olmalı mı, olmamalı mı? Bu noktada da ayrı bir tartışma söz konusu. Çünkü o asker ruhu amatör olarak ayrıdır, profesyonel olarak daha başkadır. Şimdi 1.5 milyona yakın birikim konuşuluyor. Bunu bir eritelim. Bunu erittikten sonra her mevsim bedelli askerlik gelir mi, gelmez mi bu beklentileri ortadan kaldıracak bir sürecin içine girelim istiyoruz.
HESABİ OLAN BİZİ BATIRIR
18 Ağustos’taki kongreyle birlikte AK Parti’de nasıl bir genel merkez yönetimi göreceğiz? Gençleştirme olacak mı? Milletvekilleri ve parti ile bakanlar arasında temas nasıl sağlanacak?
Partinin genel merkez yönetiminde şu andaki bakan arkadaşlarımızdan görevlendirme yapacak değiliz. Böyle bir şey yok. Yasama yürütme arasındaki ilişkiler konusunda da şu anda bizim MYK’da yasama organının içinde olan arkadaşlarımız var. Diyelim ki Mehdi Eker bey şu anda parlamentoda. Ama benim dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcım. İlişkileri bu vesile burdan oraya taşıma imkânımız var. Aynı zamanda bakanlarımıza ulaştırılması gereken bir konu olduğu zaman da bu genel başkan yardımcılarımız vasıtasıyla bunların oraya ulaştırılması mümkün. İstediğimiz anda bakan arkadaşlarımızı MKYK’ya da MYK’ya da çağırırız. Gelirler orada bilgilendirmeyi rahatlıkla yapabilirler. Buna mani bir hal yok. Bazıları, ‘Salı grup toplantısında siz konuşacaksınız, oraya bakanların gelmesi doğru olur mu, olmaz mı?’ dediler. Allah Allah! Niye doğru olmasın? Bütün vatandaşları oraya davet ediyoruz, onların hepsi oraya geliyor da bakan arkadaşlarımız oraya niye gelmesin? Onlar da gelsin ki o heyecanı hep beraber halkı ile paylaşmış olsun.
Gençleştirme olacak mı?
Dinamik bir yapıyla tecrübeyi bir araya getireceğiz. Önümüzde önemli bir süreç var. Bir mahalli seçime gidiyoruz. Bu mahalli seçimde hakikaten çok çok yoğun bir çalışma gerekiyor. Söylediğim konu çok çok önemli. ‘Tevazu, tevazu, tevazu.’ Hesabi olmayacak, hasbi olacak bir ekip. Eğer hesabi olursa bu, bizi batırır. Ama hasbi olursa o zaman da bize neticeyi getirir. ‘Ben, ben, ben’ yok. ‘Biz, biz, biz’ var. Kimse ben diye işi götürmeye kalkarsa orada netice alamayız.
İSTANBUL’DA 4’LÜ ZİRVE 7 EYLÜL’DE
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüşmesini şöyle özetledi:
Önümüzdeki hafta Soçi’de teknik düzeyde toplantı yapılacak. Gündemde Suriye’de çatışmaların durdurulması, anayasa komisyonunun çalışmalarının başlaması, seçimlerin yapılması ve siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilmesi, öncelikli konularımızın arasında yer alıyor.
İdlib’de 12 askeri gözlem noktasını kurduk. Şu anda oralarda askerimiz bulunuyor. İdlib’e yönelik herhangi bir rejim saldırısını kabul etmemiz elbette mümkün değil. Bu konuyu Sayın Putin ile görüştüm. Bu konuda zaten mutabıkız. Dara konusu sıkıntılı bir konu. Putin’le onu da görüştük.
Bu arada kuzeye doğru özellikle oradan çıkacak herhangi bir Arap dostlarımızın kardeşlerimizin aynen Halep’te yaşadıkları gibi böyle bir şeyi yaşarlarsa bu da tabii bizim için ciddi bir sıkıntı olacaktır. Burada Tel Rifat olayı var. O ayrı bir sıkıntı. Bunların aşılmasını, bu konuları da görüşme imkânımız oldu.
Kudüs ve Ortadoğu barış sürecini de ele aldık. Bunları görüşme fırsatımız oldu. İsrail hükümetinin son dönemdeki tavrının barış sürecine katkı sunmadığını Filistin tarafını yokluğa mahkûm etme amacı güttüğünü kendilerine ifade ettik.
Sayın Putin İdlib konusunda bir mesaj verdi mi? Esad’ın oraya saldırmaması konusunda bir güvence verdi mi? Suriyeli muhaliflerin geçiş sürecine katkısı konusunda bir işaret var mı?
Bunları da etraflıca konuştuk. Kendisinden bu konuda da gerekli müdahaleleri istedim. Temenni ederim ki o da bu konuda inşallah gereğini yapacaktır. Burada istihbarat birimlerimiz, dışişleri ve savunma bakanlıklarımız, çok daha sık bir araya gelerek süreci inşallah yönetecekler. Bizim de 7 Eylül’de ayrıca Rusya, Almanya, Fransa ve Türkiye olarak İstanbul’da bir zirvemiz olacak. Bölgede neler yapabileceğimizi hep birlikte oturup konuşacağız, görüşeceğiz. Rusya ile ilişkilerimizi bu dörtlü dışında da tabii ki sürdüreceğiz. Nitekim Türkiye, Rusya ve İran olarak, üçlü zirveyi Soçi ve Ankara’nın ardından önümüzdeki süreçte Tahran’da gerçekleştireceğiz. Orada da zaten tüm bu konuları ele alma imkanımız olacak.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR