Yaptığı ev başına yıkıldı

Güncelleme Tarihi:

Yaptığı ev başına yıkıldı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

12 Kasım depreminin merkez üssü Kaynaşlı, felakatten bir yıl sonra sadece prefabrik konutlar ve çadırlardan ibaret. Düzce'nin bu küçük ilçesinde herkes konteynır, derme çatma kulübeler ve prefabriklerde yaşıyor.

Kaynaşlı Belediye Başkanı Eftal Altundal da E-5 yolu üzerinde konteynırların bulunduğu bir bölgede kendi yaptırdığı bir prefabrik konutta kalıyor. Deprem öncesi yasalara göre bölgesindeki tüm inşaat projelerini mevzuata uygunluk açısından incelemek ve ruhsat vermekle yükümlü olan belediye başkanının da evi yıkılmış. Ailesi çöken binanın 5. katından canını zor kurtarmış ancak alt kattaki kahveden 7 ceset çıkmış. Binanın 'müteahiti' ise yine kendisi. "Ustaya para verdim, yaptı" diyor. Arkasından da ekliyor. "Buralarda bu işler böyle olur. Kendi evini kendin yaptırırsın."

Başkan Altundal'a göre yıkımın tek sorumlusu ise fay hattı. Yan taraftaki binadan 17-18 ölü çıktığını söylüyor. Depremin ardından uzun süre çadırda kaldıktan sonra kayınbiraderine ait arsanın üzerine prefabrik konut yaptırmış. Şimdilik rahatı yerinde. Ancak yaptıracağı yeni evin projesini çizdirmiş bile. 'Bu kez iki katlı yaptıracağım" diyor.

Kaynaşlı'da kalıcı konutların sözü bile edilmiyor. Evi yıkılanlara Düzce'deki kalıcı konutlardan yararlanma hakkı tanınıyor ancak bu küçük ilçede henüz inşaatı planlanan bir konut projesi yok.

Kaynaşlı Belediye Başkanı Eftal Altundal'a göre ilçenin en büyük sorunu bu. Kaynaşlılar'ın ilçeyi terketmek istemediklerini söylüyor ve ilçeye konut yapılmasını istiyor. Bir yandan Kaynaşlı'nın, Ankara ve İstanbul'u birbirine bağladığını belirterek ilçenin önemini vurgulayıp, diğer yandan da kanalizasyon şebekesi bile olmadığını, 'foseptik çukurlarla idare ettiklerini' söylüyor. Belediyenin maddi sıkıntı içinde olduğundan şikayet ediyor. Tüm bu sorunlar için çalmadığı kapı kalmadığını, Devlet Bahçeli'yle bile görüştüğünü söylerken tepkisini de "Sesimizi artık yükselteceğiz. Gerekirse E-5 karayolunu kesip eylem yapacağız" sözleriyle dile getiriyor.

Prefabrik hayatlar

Evi yıkılan ya da hasar gören binlerce depremzede için prefabrik konutlar en başta 'başlarını sokacak dört duvar' ve 'kurtuluş umudu' demekti. Ancak her yağmurda içeri giren suları temizleyip, prefabriklerin çevresini ziftle kapatmak, komşular duyacak diye hep kısık sesle konuşmak onlara her geçen gün biraz daha zor geliyor. Eski komşuları, eski evleri, eski yaşamlarına özlemleri giderek büyüyor. Şıralık prefabrik konutlarda kalan Süheyla Bayar 'evimin camlarını silmeyi bile özledim" diyor. Kadınlar, kent merkezinden uzakta sıra sıra dizilmiş bu prefabrik bölgelerden hiç dışarı çıkmıyorlar. Çünkü depremi unutmak istiyorlar. Başlarını dışarı uzatıp, yıkılan binalardan geriye kalan boşlukları görmek, kayıpları hatırlayıp aynı acıyı yaşamak istemiyorlar.

İş istiyoruz

Bölgedeki en büyük sorunlardan biri de işsizlik. Düzce'de depremin ardından kahvehanelerin sayısı mantar gibi artmış. Kadınlar prefabrik evlerinden, erkekler ise kahvelerden çıkmıyor. Evleriyle birlikte işlerini de kaybeden depremzedeleri geçim sıkıntısı iyice bunaltıyor. Sadece erkekler değil kadınlar da iş istiyor. Depremde evi yıkılan Nesrin Yüksel, kira yardımı alabilmek için prefabrik konuta geçmemiş, Şıralık Çadırkenti'nde kalıyor. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen sıkıntılarının giderek arttığını söylüyor: "Kocam da çalışamadığı için tek geçimimiz kira yardımı ama yetmiyor. İş de bulamıyoruz. İş bulsam ben de çalışacağım. Aradım ama bulamadım. Buraya bir fabrika kursalar bir sürü insana iş yaratmış olurlar. Yeter ki elimize üç beş kuruş para geçsin."

En ağır fatura çocuklara...
Depremin faturası en ağır çocuklara çıktı. Uzun süre çadırlara bile girmek istemeyen çocuklarda deprem derin izler bıraktı. Depremde yanındaki arkadaşı ölunce, her elini tuttuğu arkadaşı ölecek diye kimseyle arkadaşlık etmeyen, uzun süre kimselerle konuşmayan çocukları en başlarda bölgeye giden psikologlar, sosyal hizmetler uzmanları yatıştırmaya çalıştı. Oyun evleri kuruldu. Merkezi Fransa'da bulunan Dünya Çocukları İnsan Hakları Derneği de Düzce'de çadır ve prefabrik konutlarda kurduğu 'mutluluk yuvaları'yla bir parça da olsa çocukları rahatlatmaya, depremi unutturmaya çalışıyor. Önce eğitim alan gençler, her yaş grubuyla ayrı ayrı ilgilenip, animasyon, oyunlar, dans ve tiyatroyla depremi çocukların hafızalarından silmek için çaba gösteriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!