Güncelleme Tarihi:
Hepimizi derinden sarsan yangınlarla mücadele devam ediyor. Yıllardır küresel iklim kriziyle birlikte sıcaklıkların ciddi derecede artacağını ve bu nedenle pek çok afetin yaşanacağını belirten uzmanların söyledikleri gerçekleşmeye başladı.
Sıcak havanın da etkisiyle dünyanın pek çok bölgesinde aynı anda orman yangınları başladı. ABD’nin Kaliforniya eyaleti, Rusya’nın Sibirya bölgesi, İspanya, İtalya ve Yunanistan başta olmak üzere birçok ülke, yüksek sıcaklıklar sonrası çıkan orman yangınlarını söndürebilmek için acil durum ilan etmiş durumda. En çok etkilenen ülkelerden biri de Türkiye.
Ülkemizde halihazırda yüksek olan sıcaklığa şimdi de 1 Ağustos’tan itibaren yazın en sıcak ve kuru günlerinin yaşanacağı ‘eyyam-ı bahur’un etkisi eklenmiş durumda…
Eskiden yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günlerini ifade etmek için kullanılan eyyam-ı bahur sıcaklığı, günümüzde ‘çöl sıcakları’ ve ‘cehennem sıcakları’ olarak adlandırılıyor. Bu sıcaklık, Afrika üzerinden gelen çok sıcak hava kütleleri ve muson uzantılı ‘Basra Alçak Basıncı' ile kuvvetli rüzgârla ülkemize taşınıyor. Böylelikle çok etkili olan boğucu sıcakları meydana getiriyor.
Hem kuru hem de sıcak olan havaya eşlik eden kuvvetli rüzgar orman yangınları için ideal bir ortam oluşturuyor.
Konuyla ilgili İTÜ, Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü'nde görevli Prof. Dr. Şükran Sibel Menteş, Doç. Dr. Ahmet Öztopal ve Meteoroloji Uzmanı Dr. Güven Özdemir hurriyet.com.tr'ye önemli bilgiler verdi.
Aşırı sıcaklıklar, yurdun büyük bir bölümünde etkili olmaya devam ediyor. Haliyle cevap bekleyen en önemli soru bu sıcaklıkların ne kadar daha devam edeceği ve önümüzdeki günlerde hava durumu açısından yurdun büyük bölümünü neler beklediği… Konu hakkında görüşlerine başvurduğum uzmanların hepsi sıcakların perşembe gününe kadar daha da boğucu bir şekilde devam edeceğini söyledi.
“Yer ve yukarı seviyedeki bu sistemlere bağlı olarak, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi sağanak yağış etkisindeyken Ege ve Akdeniz Bölgesi sıcak havanın etkisinde bulunuyor. Maksimum sıcaklıklar Marmara Bölgesi’nde 36-38 derece civarındayken, Ege Bölgesi’nde 38-42 derece ve Akdeniz Bölgesi’nde ise 42-45 derece civarında.”
“Marmaris ve Dalaman bölgesinde de sıcaklıklar perşembe gününe kadar aşırı yüksek olacak. Güneş altında durulmamalı. Hatta güneş altında ve yangın riski olan yerlerde bu sıcaklıklar 60 derecelere varacak. Vatandaşlar, sabah 10.00-17.00 arasında kesinlikle dışarı çıkmamalı.”
CUMA GÜNÜ VE SONRASI ÇOK OLMASA DA BİR NEBZE SERİNLEYECEĞİZ
BU DURUM YANGINLAR İÇİN GÜZEL HABER OLABİLİR
Dr. Güven Özdemir, cuma gününden itibaren Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde havanın neminin gündüz yüzde 65, gece yüzde 75 civarında olacağının altını çiziyor ve önemli bir detay paylaşıyor:
“Şu an düşük nem ve kuvvetli kuzeyli rüzgarlar yangın riskini devam ettiriyor. Bu nedenle ormanlık alanlardaki kolay tutuşmayı sağlayan cam, pet şişe, şişe ve çöplerin bu bölgelerden uzaklaştırılması gerekir. Cuma günü ve sonrası ise rüzgâr hızı saatte 10 ila15 kilometrelere kadar gerileyecek. Hava sıcaklıları ise 28 ila 33 derece arasında olacak. Bunu da yangın felaketinin büyük ölçüde azalabileceğinin müjdesi olarak kabul edebiliriz. ”
Ayrıca Özdemir bu duruma paralel olarak, Marmara ve İç Anadolu’da da cuma gününden itibaren aşırı sıcaklıklarda azalma, cumartesi günü ise Marmara’nın doğusu ve güneyi, Karadeniz ve Doğu Akdeniz bölgelerinde yağış ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor. Ayrıca pazar günü Ordu, Trabzon, Rize ve Artvin’de “Şiddetli yağışlara dikkat!” diyerek uyarıyor.
Peki boğucu bir sıcaklığa neden olan ve cehennem sıcakları olarak da bilinen ‘eyyam-ı bahur’dan tam olarak ne zaman kurtulacağız?
Doç. Dr. Ahmet Öztopal, "Eyyam-ı bahur’un halk arasında ağustosun ilk haftası gerçekleştiği düşünülür ama oysa böylesine sıcak hava dalgaları ağustosun ilk haftası dışında da yaşanıyor" diyor. Öztopal bununla birlikte güzel bir haber de veriyor:
“Bugünkü meteorolojik verilere ve değerlendirmelere göre, cumartesiden itibaren sıcaklıklarda 5-6 derecelik düşüşler bekleniyor.”
İKLİM KRİZİ İLE ARTAN SICAKLIK ÜLKEMİZDE EGE, AKDENİZ VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİNİ DAHA DA TEHDİT EDECEK!
Geçtiğimiz birkaç yıl içinde iklim bilimciler, iklim değişikliği için güvenli olduğunu düşündükleri ısı artışı sınırını yeniden tanımladılar. Onlarca yıldır araştırmacılar küresel ısı artışının 21. yüzyılın sonuna kadar, sanayi öncesi döneme göre 2 derecenin altında tutulması halinde, iklim krizinin en kötü etkilerinden kaçınılabileceğini söylediler.
Paris Anlaşması'nı imzalayan ülkeler de taahhütlerini bu öngörülere göre yapmıştı. Fakat şimdi uzmanlar bu ısı artışı sınırının 2 değil 1,5 derece olması gerektiğinde birleşiyor. Haliyle artan bu sıcaklık, bugün yaşanan afetlere baktığımızda ülkemiz için de tehdit oluşturuyor.
Meteoroloji uzmanı Prof. Dr. Selahattin İncecik’e 'Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya iklim değişikliğini en derinden hissedecek yerlerin başında mı geliyor?' diye sordum.
Buna cevabı çok net bir şekilde 'evet' oldu. İncecik, 'Güneydoğu Avrupa bölgesinde iklim değişikliğini en sarsıcı hissedecek ülkelerin başında ne yazık ki biz geliyoruz' dedi ve ekledi:
Zaten kısa bir süre önce Çevre ve Orman Bakanlığı’nın isteğiyle, İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, küresel ısınmasının, Türkiye üzerindeki etkilerine ilişkin bir rapor hazırladı. Bu rapora göre, eldeki veriler baz alındığında ve küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, yaz aylarında Türkiye’nin batısında sıcaklıklar 5 ila 6 derece, Orta ve Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise 3 ila 4 derece yükselecek.
Yalnız şunun da altını çizmekte fayda var. İklim değişikliğinin etkisi sadece sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde de artışlar bekleniyor ve olmaya da başladı. Okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları ciddi risk altında... En önemlisiyse mevcut politikalar ve uygulamalarla bu orandaki artışın daha da devam edeceği öngörülüyor.