Güncelleme Tarihi:
TURİZM cenneti Marmaris’te, 29 Temmuz’da çıkan orman yangını, bir hafta sonra kontrol altına alınabildi. Ancak yangında 110 bin dönüm ormanlık alan yandı.
Yangından hemen sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, ‘Özel Çevre Koruma Bölgeleri ve Doğal Sit Alanlarındaki Orman Alanlarında Yangınların Biyoçeşitlilik Üzerindeki Etkilerinin Tespiti’ adlı bir proje başlatıldı.
Proje kapsamında inceleme yapmak için Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nden 7 akademisyen yangından hemen sonra Marmaris’e gitti. Çalışmaları yerinde takip etmek için Marmaris’te akademisyenlerle buluştuk.
Burası Marmaris’in Bayır köyü ile Osmaniye köyleri arasında kalan ormanlık bir alan. Birçok ağaç ve hayvan türüne ev sahipliği yapan bu bölge ‘Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’ sınırları içinde yer alıyor. Yangın ekoloğu Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu, Doç. Dr. Burçin Yenisey Kaynaş, Gökhan Ergan ile orman ekoloğu İrem Tüfekcioğlu bu bölgede meydana gelen yangınlarla ilgili çalışıyor. Çalışma kapsamında uzmanlar bir yandan yangını sağ atlatan ağaçları tespit ederken diğer yandan çam ağaçlarının üzerindeki kozalakları sayıyor.
Fotokapan ve tuzaklar sayesinde hangi hayvanların yangını sağ atlattığını belirlemeye çalışan uzmanlar aynı zamanda yangın sonrası sürgün veren ağaçları fotoğraflayarak ormanın nasıl kendini yenilediğini belgelemeye çalışıyor. İlk bakışta tamamen yanmış gibi görünen alanı dikkatlice incelediğimizde ormanda yangından zarar görmemiş cepler olduğunu fark ediyoruz. Akademisyenler bu durumun ormanın kendini daha iyi yenilemesi için bir fırsat olduğunu belirtiyor. Yanmış çınar, hayıt, zakkum, tesbih çalısı, sakız, menengiç ve defne gibi ağaçların sürgün verdiğini, hatta bazı sürgünlerin boyunun bir buçuk metreyi geçtiğini görüyoruz. Ormandaki bu değişimi ormanaltı bitki türlerinde de görmek mümkün. Örneğin 10 gün önce sürgün veren Adasoğanı’nın boyu bir metreyi aşmış.
Büyük orman yangınlarının önümüzdeki dönemlerde Türkiye’de daha sık meydana geleceğini söyleyen Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu, “Türkiye orman yangınlarını söndürmeye yönelik çok enerji sarf ediyor. Bunun yerine yangınları önleyici tedbirler almamız lazım. Örneğin ormanların yanıcı madde yükünü azaltabiliriz. Bunun için gerekirse Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi denetimli yangınlar çıkarabiliriz. Örneğin keçilerin orman içinde otlatılması yanma potansiyeline sahip bitkilerin azaltılmasında önemli yer tutuyor. Bu tarz hayvancılık yöntemleri yangınları önlemede faydalı olabilir” dedi.
MARMARİS ormanlarının birçok hayvan türüne ev sahipliği yaptığını söyleyen Doç. Dr. Burçin Yenisey Kaynaş hayvanlarla ilgili, “Bu bölgede karakulak, porsuk, tilki domuz ve ayı gibi birçok memeli tür yaşıyor. Bu bölge aynı zamanda birçok böcek ve kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Hayvanların yanan bölgelere adaptasyonunu bitkilerdeki gibi net bir şekilde göremiyoruz. Aşırı yanmış alanlarda hayvan aktivitesi çok düşük. Ancak daha az yanmış alanlarda böcek, kuş ve kelebek türleri gördük. Daha çok türün tespiti için yanan bölgelere fotokapan ve tuzaklar kurduk” dedi.
Yanmış bir alanı gezerken bir zakkum ağacının sürgünü üzerinde yaprak bitleri ile karıncaların olduğunu görüyoruz. Zakkum ağacının sürgünü etrafında bir ortak yaşamın meydana geldiğini söyleyen Kaynaş, sözlerine şöyle devam etti: “Yangından sonra zakkum sürgün vermiş. Daha sonra bu sürgüne yaprak biti gelmiş. Ardından yaprak bitinin salgıladığı şekerli sıvı ile beslenen karıncalar gelmiş. Böylece ‘Simbiyoz’ denilen ortak bir yaşam meydana gelmiş. Bu durum ormanın kendini yenilemede ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.”
YAĞMUR BEKLİYOR
MARMARİS’te bulunan ormanların 60’tan fazla ağaç ve çalı türüne ev sahipliği yaptığını söyleyen yangın ekoloğu Gökhan Ergan, “Şu ana kadar 25’ten fazla türün sürgün verdiğini tespit ettik. Bu çalışmada yangının bölgeye ne kadar zarar verdiğini anlamaya çalışıyoruz. Ayrıca yanan bölgelerin kendini yenileme kapasitesini ölçüyoruz. Örneğin çam ağaçlarının kozalakları ormanın kendisini yenilemesi için çok önemli. Kozalakları sayarak ormanın kendini yenilemesi için gerekli olan tohum miktarına sahip olup olmadığını tespit ediyoruz. Ormanın nasıl kendini yenilediğini görmek için sürgün veren türleri belgeliyoruz” diyor.