Yalnız kalplerin "Güzin Abla"sıydı

Güncelleme Tarihi:

Yalnız kalplerin Güzin Ablasıydı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2006 00:00

Aşk acısında, yalnızlıkta, cinsellikte, töre sorunlarında milyonlarca insanın dertlerine derman olmaya çalışan, başı sıkışan genç kızlara nasihat eden, "Güzin Abla" deyimini sözlüklere yerleştiren, Türk halkının sevgilisi, Hürriyet'in "Güzin Abla"sı dün sabaha karşı hayata gözlerini yumdu.Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin kıdemli üyelerinden Basın Şeref Kartı sahibi olan ve “Güzin Abla” olarak tanınan Fatma Güzin Sayar toprağa verildi.

Haberin Devamı

Hürriyet okurlarının dertlerine çare olmaya çalışan Güzin Abla (Fatma Güzin Sayar), dün sabaha karşı hayata gözlerini yumdu. Bir süredir evinde tedavi gören Sayar'ın yerine, kızı Feyza Algan, 1998 yılından bu yana 'Güzin Abla' okurlarına cevap veriyordu. Feyza Algan, "Anneciğimi kaybettim. Güzin Abla'mız hakkın rahmetine kavuştu. Bütün okurlarının başı sağolsun" dedi. 1922 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Güzin Sayar'ın cenazesi, bugün Erenköy Galip Paşa Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

KÖKLÜ BİR AİLENİN KIZI

40 yılı aşkın bir süredir okurlarıyla dertleşen, onlara destek olmaya çalışan Güzin Sayar, herkesin tanıdığı "Güzin Abla", kökeni Reşat Nuri Güntekin ve Refik Halit Karay'a uzanan, köklü bir ailenin kızıdır. Dedesi Mahmut Hayri Bey'e ait Erenköy, Ethem Efendi Caddesi'nde, haremlik ve selamlık bulunan eski dönemin o bağ köşkü diye tabir edilen ahşap bir köşkte 1922 yılında dünyaya geldi. Ne yazık ki, babasını çok genç yaşta kaybetti. Annesi Mediha Sayar, çok zeki ve çalışkan biriydi. Babası üst düzey bir devlet memuruydu. O yine de eşini kaybettikten sonra, 3 yaşındaki küçük Güzin'i alıp baba evine döndüğünde, ailesine yük olmamak için çalışmaya başladı. Alman mektebi mezunuydu. Üç lisan biliyordu. O dönemde, Türkiye'nin ilk çalışan kadınlarından biriydi.

Güzin Sayar, Harbiye Orduevi’nin karşısındaki evlerinden, Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi’ne gidip gelirken, genç bir subaya aşık oldu. Annesinin muhalefetine rağmen, 16 yaşında o subayla evlendi. Son derece ince ruhlu, piyano çalan, mürebbiyelerle büyümüş bir genç kadınla, daha zor koşullarda yaşamış ve yatılı bir askeri okulda büyümüş olan bu genç adam pek bağdaşamamışlardı. Küçük kızları dünyaya geldikten bir süre sonra, eşinin başka bir kadını; hem de evli ve iki çocuklu bir kadını, sevmesi nedeniyle, ayrılmak zorunda kaldı. Birkaç yıl sonra evlendiği mimar Tayfur Şehbal ile de beş yıllık evliliğini de yine bir başka kadının araya girmesiyle noktalamak zorunda kaldı.

İLK KADIN GAZETECİLERDEN
Annesi Mediha Sayar, Yeni İstanbul gazetesinde muhasebe müdürü olarak çalışıyordu. Aynı gazetede tercüme yazılar yazarak mesleğe başlayan Güzin Sayar, daha sonra Son Havadis gazetesinde, "Sorun söyleyelim" adıyla 1960’lı yıllarda bir köşeye imza attı. Bu belki de, "Güzin Abla" köşesinin ilk işaretleriydi. İnsanların sorunlarına eğilme merakı onda gençlik yıllarında da varolan, özel bir yetenekti. İleriki yıllarda Akşam, Hür Vatan gibi gazetelerde "Derim ki" diye bir köşe yazısıyla devam etti. Bu arada magazin müdürü olarak çeşitli gazetelerde çalıştı. Çocukluğundan itibaren gazeteci olmak istemişti. Gerçekten de Türkiye’nin ilk 3-5 kadın gazetecisinden biridir.

Haberin Devamı

Saklambaç gazetesinde ilk kez kendi adını taşıyan dertleşme köşesini ise 1971 yılında yazmaya başladı. Zaten o sıralarda aynı gazetede "Feride" adlı bir dertleşme köşesi vardı. Yazıişleri müdürleri, bu köşeyi "Güzin Abla Dertlerinizle Başbaşa" başlığıyla, kendi adıyla sürdürmesini uygun gördüler. Ve “Güzin Abla" köşesi böyle doğmuş oldu.

"Güzin Abla", olağanüstü güzel ve kültürlü bir kadın olduğu halde, ilginçtir; iki eşi tarafından da aldatılıp, terk edilmiş bir kadındı. Aynı zamanda çok onurlu bir insandı. İkinci evliliği ve ikinci hayal kırıklığından sonra, evliliğe noktayı koydu. Üstelik o sırada 35 yaşındaydı. Kendini kızına ve mesleğine adadı. Bir bakıma bir ekol olarak yarattığı Güzin Abla kavramı, bu başarısız iki evliliğin sonucudur denebilir.

Belki Güzin abla olarak hemcinslerinin, bitmek tükenmek bilmeyen dert ve sorunlarına eğilirken, bir anlamda kendi yaşadığı tecrübeleri onlarla paylaşmak istemiş olabilir. O sevgi dolu bir yürekti, insanlarla çok rahat iletişim kurabilen biriydi. Ve de en büyük özelliği inanılmaz hoşgörüsüdür.

/images/100/0x0/55ea52faf018fbb8f8787633
Bayrağı devraldı
84 yaşında hayata gözlerini yuman Güzin Sayar, uzun bir süredir sağlık problemleri yaşıyordu. Yaklaşık 35 yıldır Türk halkının dertlerine çare olmaya çalışan Sayar'ın, sağlığı elvermediği için bir süredir yazılarını kızı Feyza Algan kaleme alıyordu. 1998 yılından bu yana annesi Güzin Sayar'dan bayrağı devralan kızı Feyza Algan, uzun yıllar annesiyle birlikte Türk halkının dertlerine derman olmaya çalıştıklarını, bu süre içinde annesinin tecrübelerini kendisine aktardığını söyledi.

Haberin Devamı

Annesi Güzin Sayar'ın bir gazetecilik türünü de bugünlere getirdiğini, yıllar içinde benzerleri ortaya çıkmasına rağmen Türk halkının Güzin Abla'ya güvenini her zaman gösterdiğini belirtti. "Güzin Abla"nın bir marka olduğunu da sözlerine ekleyen Algan, Türk halkının başının sıkıştığı her anda fikirlerine güvendiği Güzin Abla'ya danıştığını, her zaman da kabul gören doğrulara ulaştığını vurguladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!