Güncelleme Tarihi:
Bebekken Kızılay’dan nakledilen kandan HIV bulaşan Y.O.’nun trajik hikâyesi dün Türkiye’de en çok konuşulan haberlerden biri oldu. Kızılay’dan alınan kan nedeniyle doğar doğmaz HIV bulaşan 21 yaşındaki Y.O., yaşadıklarını Hürriyet’e şu cümlelerle anlatmıştı: “Bu benim suçum değildi, ama bütün acıyı ben çektim. Bir arkadaşım bile olmadı. Herkes benden kaçtı. Dışlandığım bir ülkede kalmak istemiyorum.” Y. O., haber yayımlandıktan sonra duygularını “Dün hayatımda yaşadığım en mutlu gündü. Hep susuyordum. Kendimi anlattım. Birilerinin artık bana manevi olarak da destek olacağına, yurtdışına gitmemi destekleyeceğine inanıyorum” sözleriyle dile getirdi.
Y.O.’nun tedavi gördüğü Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin Müdürü Prof. Dr. Deniz Gökengin ise Y.O. ile benzer duruma sahip kimse olmadığını belirterek şunları söyledi:
HALEN DAMGALANMALAR VAR
“Y. için tıbbi anlamda tüm imkânlar sağlandı, sağlanıyor. Bizim diğer hastalarımız öyle değil. Birbirleriyle paylaşabiliyorlar. Ancak Y. genç, daha naif ve onun durumunda benzer kimse yok. Yurdışına gitme isteğini anlayabiliyorum. Yurtdışında kabullenilmeleri daha kolay çünkü daha yaygın. Türkiye’de 20 yıl öncesine göre olumlu yönde düzelmeler oldu ancak halen damgalamalar, ayrımcılıklar var. Aramızda HIV pozitifliler daha çok oldukça o fikre alışılacak. Türkiye’nin her yerinden gelen hastalara tıbbi hizmet veriyoruz. Talep olduğunda sosyal hizmet de veriyoruz. Bizimle benzer Hacettepe Üniversitesi’nde çalışma yapan merkez bulunuyor. Akran Danışma Merkezi’nde Akran Danışmanlığı eğitimi verilecek. Ailelerden de talep eden olursa onlara da destek veriyoruz.”
ANNESİ: AİLELER GİZLENİYOR
Y.O.’nun annesi Neşe O. da 21 yılda çok yorulduklarını ifade ederek, ailece psikolojilerinin bozulduğunu söyledi: “Oğlumla benzer şekilde virüsü kapanlar olduğunu duymuştum ama onlar ne yaptı, ne yapıyor hiç bilmiyorum. Aileler birbirleriyle bile iletişime girmeyecek kadar kimliklerini gizliyor. Oğlum burada üniversite okuyamadı ama belki yurtdışında bir meslek kazanması için eğitim alması sağlanabilir. Kızılay tazminatın dışında eğitim bursu bağlamıştı ama şu an o da kesildi. Yıllardır arayan soran yok. Sadece tazminat verildi ama onun dışında ailece yalnız bırakıldık. Yurtdışında eğitim ve rehabilitasyon hakkı sağlanabilir.”
‘PARAYI VERDİK KURTULDUK’ OLMAZ
Y.O. ve ailesiyle bebeklikten bu yana hukuki mücadelede yanlarında olan avukatları Mehmet Emin Keleş ise “Parayı verdik kurtulduk” gözüyle bakılmaması gerektiği görüşünde: “’Y.O.’ya tazminat ödenmesi onun her şeyden kurtulduğu anlamına gelmiyor. Birey olarak toplumda yaşama koşulları sağlanmalı. Devletin kucak açması lazım. Kendi istemediği bir sebeple bunlara maruz kaldı. Hâkim kararda ‘Katrilyonlar verilse dahi bu ihlal karşısında azdır’ demişti. Hukuki mücadele belki bitti ama vicdani olarak bir gerçek var. Kızılay ‘kara gün’ dostu olduğuna göre böyle kara gün yaşayan gence el uzatabilir.”
15 YAŞIN ALTINDA 27 ÇOCUK
Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Daire Başkanlığı verilerine göre, 2015’te tanı alan toplam 2 bin 184 HIV (pozitif) vakasının 27’si 0-15 yaş arasında. 15-19 yaş arasındaki HIV’lilerin toplamı ise 49. Türkiye’de damgalanma korkusu nedeniyle aileler çocuklarının HIV’li olduğunu gizliyor.
Bakanlığın verilerine göre aynı yıl 0-1 yaş arasında 14, 1-4 yaşlarında 9, 5-9 yaşlarında 2, 10-14 yaşlarında 2, 15-19 yaşlarında 49, 20-24 yaşlarında 276, 25-29 yaşlarında 425 kişi HIV pozitif tanısı aldı. HIV’lilerin büyük kısmı erkek.
HIV virüsünün hâlâ yeterince tanınmadığını belirten Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, “Ne ailelerin çocuklarının ne de yetişkin hastaların kendilerinin HIV’li olduğunu sosyal yaşamlarında söyleme şansı yok. HIV virüsü hâlâ toplum genelinde stres yaratıyor” dedi. Ailelerden çocukların gittikleri okuldaki birine (örneğin öğretmenleri) mutlaka hastalığı söylemesini önerdiklerini anlatan Prof. Dr. Kara, “Bizim önerimize rağmen aileler söylemede çok zorlanıyor. Halbuki tedavilerle hastaların kanındaki virüs neredeyse sıfırlanıyor ve sosyal hayatta bulaşması mümkün değil. 18 yaş altı çocuk vakalarımızın mutlaka pedagojik destek almalarını sağlıyoruz. Ergenlikteki hastalarımızın ilacı almada tereddüt yaşadıkları dönemler oluyor. Yine çocuk psikiyatrisinin desteğini istiyoruz” dedi.
GENÇ SAYISINDA ARTIŞ
Son 2 yılda HIV saptananların sayısının, önceki 5 yılda tanısı konanlardan fazla olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kara, şunları söyledi: “HIV saptananlar arasında 17-21 yaş arasındaki gençlerde artış gözlüyoruz. Bu yaş grubunda korunmasız cinsel ilişki HIV bulaştırmada çok büyük risk yaratıyor. Bilhassa ücret karşılığı girilen cinsel ilişki sırasında korunmamak (kondom kullanmamak) bulaşmaya yol açıyor.”
Prof. Dr. Kara, gebelikte tedavi ve önlemle doğumda HIV’li bebek vakalarının çok azaldığını belirtti. (MESUT ERŞAN)